İstihdam ve İşsizlik Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
İşsizlik
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İşsizliğin tanımı nedir?
İşsizlik, genel olarak, çalışmak için işgücü piyasasına gelen işgücünün uygun çalışma olanağı bulamaması durumudur. İşsizlik çalışma isteğinde olmama gibi subjektif nedenlerden çok emek arzının emek talebinden fazla olması durumudur. Talep yetersizliği; işyeri yetersizliği, mevcut işyerlerinin çalıştırılamaması, ücretlerin düşük olması ve işçilerin beceri ve yeteneklerinin işe uygun olmaması gibi nedenlerle ortaya çıkabilmektedir.
Bir ülkede işsizlik oranı nasıl ölçülmektedir?
Bir ülkede fiilen çalışanların toplam işgücüne oranı istihdam oranı adını almaktadır. Bu yüzden bir ülkede toplam işgücünün % 60’ı çalışıyorsa bu ülkenin istihdam oranı % 60 olacaktır. Buna karşılık % 40’ı istihdam edilemediğinden işsizlik oranı, istihdam edilemeyenlerin, işgücüne oranı olarak tanımlandığından bu ülkede işsizlik oranı % 40 olacaktır.
İşsizliğin sayısal olarak belirlenmesinde işgücü arz ve talep tahmin yöntemlerinden yararlanılmaktadır. İstihdam arz ve talep miktarı tahmin edildikten sonra ikisi arasındaki fark işgücü fazlası diğer bir ifadeyle işsiz sayısını vermektedir.
İşsizliğin tahmininde diğer bir yaklaşım, potansiyel çıktı ile reel çıktı arasındaki açıktan yararlanarak işsizlik düzeyinin belirlenmesidir. Bu tahminde Okun Yasasından yararlanılmaktadır. Okun Yasası reel çıktı ile potansiyel çıktı arasındaki açığın boyutundaki değişmeler ile işsizlik oranı arasında sabit bir ilişkinin olduğunu kabul etmektedir.
İradi ve gayri iradi işsiz kime denir?
İşsizlik kavramı gayri iradi işsizliği ifade etmektedir. Ancak iradi ya da gönüllü olarak işsizliği tercih eden birisi yine de işsizdir ve esasen ekonomik sonuçları bakımından işsiz olan birisinden pek farklı değildir. Bir işçi, marjinal ürününe ya da verimliliğine eşit bir reel ücret teklifini reddettiği zaman iradi işsiz olarak kabul edilmektedir. Bu reddetme; yasal zorunluluktan, sosyal uygulamalardan, pazarlıktan, ayarlama gecikmelerinden veya psikolojik nedenlerden kaynaklanabilir. İşsizliğin süresi eğer iş arayan bireyin denetiminde olan nedenlere bağlı ise o zaman gönüllü işsizlik, değil ise irade dışı işsizlikten söz edilebilir. İş arayan, parasal ücretini azaltarak veya daha yoğun iş araştırması ile iş arama süresini etkileyemiyorsa bu işsizlik irade dışı işsizlik olarak kabul edilmektedir. Bu tür işsizlik, işçinin kısa dönemde ücret talebini ayarlayarak veya işgücü piyasası hakkında daha iyi bilgi edinerek ortadan kaldıramayacağı bir durumun sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Görünümüne göre işsizlik ayrımı kaç gruba ayrılır?
Görünümüne göre işsizlik ayrımındada işsizlik “açık işsizlik” ve “gizli işsizlik” olmak üzere iki ana gruba ayrılır ve “açık işsizlik” de çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir.
Açık işsizlik, bir kişinin para kazanmak veya geçimini sağlamak üzere yapacak bir işinin olmaması durumudur. Gizli işsizlik ise, bir kişinin açık bir şekilde işsiz görünmemesine rağmen, gerçekte üretime hiçbir katkısının olmamasını ifade etmektedir. Şayet bir işyerinde işçilerden bir kısmı işten çekildiği hâlde üretimde bir azalma olmuyorsa o işyerinde gizli işsiz konumunda işçiler bulunduğu söylenebilir.
Gizli işsizliğin nedeni nedir?
Gizli işsizlik işgücünün istihdam edilmesine rağmen, çok düşük (veya sıfır) verimlilikle çalışması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bir işçinin verimliliği düşük veya sıfır olduğu zaman bu işçi gizli işsiz niteliği taşımaktadır. Herhangi bir üretim alanında bir miktar işgücünün üretimden çekilmesi durumunda eğer üretim miktarı düşmüyorsa bunun nedeni gizli işsizliktir. İktisatta zaman zaman, görülmeyen işsizlik biçiminde de tanımlanan gizli işsizlik daha çok tarım, hizmetler ve kamu sektörlerinde görülmektedir. Bu yüzden belirli bir sayıdaki işgücü tarafından yapılabilecek herhangi bir üretim, sözünü ettiğimiz bu belirli sayıdan daha fazla işgücü tarafından yapılıyorsa gizli işsizlik ortaya çıkacaktır.
Toplam talep yetersizliğine bağlı gizli işsizlik hangi durumlarda oluşur?
Eğer bir toplumda işsizlik sigortası veya benzeri uygulamalar yoksa efektif talebin yetersizliği yüzünden normal işlerini kaybeden insanlar hayatlarını kazanmak için mutlaka bir şeyler yapmak zorundadırlar. Yani efektif talep yetersizliği çeşitli endüstriler toplamının sağladığı istihdam hacmini daraltırken yapacak bir şeyi olmamak anlamında “işsizlik” olmayacak, normal işlerini kaybeden işçilerin başka işlere kaymalarına yol açacaktır. Böyle bir durumda istihdam azalışından ve işsizlikten söz etmek kolay değildir. Çünkü bir yerdeki işini kaybeden kimse bir başka yerde iş bulmuş olmakta, istihdam seviyesi değişmemektedir.
Fakat işçilerin yeni işlerindeki verimlilikleri eski işlerine göre düşüktür. Bir endüstride işine devam eden bir işçinin aldığı ücret o endüstrideki işini kaybetmiş olan benzer bir işçinin marjinal fiziki verimliliğinin bir ölçüsüdür. Çünkü işini kaybeden bu işçi kendisine daha yüksek ücret sağlayacak bir iş bulabilseydi o işi kabul etmek için işinden atılmayı beklemezdi. Bu durumda çeşitli endüstriler toplamının üretime olan talepteki bir azalma işgücünün yüksek verimli işlerden düşük verimli işlere kaymasına yol açar. Bu kaymanın nedeni, efektif talepteki azalma, normal anlamdaki işsizliğin nedeni ile aynıdır ve işlerini kaybeden işçilerin düşük işleri kabul etmeleri gizli işsizliktir.
İktisat literatüründe piyasa aksaklıklarına bağlı bir işsizlik nasıl açıklanmıştır?
Toplam talebe bağlı işsizlikte ücret oranındaki düşmeleri engelleyecek çeşitli unsurların varlığı hâlinde işgücü arzı ve talebinin eşitlenmeyip bir işsizlik sorununun doğduğu durum söz konusudur. Bu engeller işçilerin davranışlarına bağlı olabileceği gibi sosyal güvenlik ile ilgili mevzuata ya da işçilerin artan pazarlık gücüne bağlı olabilir. Ancak her durumda ekonominin bütünü için söz konusudur. İşçi ücretlerindeki böyle bir katılığı işgücü piyasasının işleyişindeki bir aksaklık olarak kabul etmek mümkündür. Bu durumda talep yetersizliğinden doğan bir işsizliğin devamı geniş ölçüde piyasa aksaklığına bağlanıyor demektir.
Ancak iktisat literatüründe piyasa aksaklıklarına bağlı bir işsizliğin varlığından söz edilirken anlatılmak istenen farklıdır. Böyle bir ad altında daha çok kesimler ve bölgeler arsında ücret farklılıkları yaratan engeller, işgücünün hareketini kısıtlayan unsurlar kastedilmektedir. Örneğin ekonomide ücretlerin düşmesini engelleyen nedenler ekonominin yalnız belli kesimleri için söz konusu olabilir. Diğer kesimler için böyle engeller bulunmadığına göre toplam talepte ya da belli kesimlerde üretilen mallara karşı talepte ortaya çıkan bir azalmanın yarattığı işsizlik sorunu, sadece ücretlerin esnek olmadığı kesimler üzerinde kalmış olacaktır. Bu kesimlerde girişimciler hem üretim azalışına bağlı olarak daha az işçi kullanmayı isteyecektir hem de nispi olarak pahalı kalan işgücü faktöründen tasarruf sağlayacak sermaye yoğun üretim tekniklerini seçmeye yöneleceklerdir. Böyle bir durum sanayi kesimi ile sanayi dışı kesim arasında sosyal sigortalar mevzuatı ve işçi örgütlerindeki farklılıkların belirgin olduğu ülkelerde ortaya çıkabilmektedir.
Az gelişmiş ülkelerin pek çoğunda üretim teknolojilerinin değişik özellikler gösterdiği iki ana kesim nedir?
Az gelişmiş ülkelerin pek çoğunda üretim teknolojilerinin değişik özellikler gösterdiği iki ana kesim belirgin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Bir yanda piyasa için üretim yapan ve ileri üretim tekniklerinden yararlanan daha çok sanayi ve madencilikte yoğunlaşmış bir “gelişmiş kesim” diğer yanda oldukça geniş ölçüde kendi tüketimi için üretimde bulunan ve bu üretimi tarım ve el sanatlarında yoğunlaşmış “geleneksel kesim” bulunmaktadır.
Açık işsizlik türleri nelerdir?
Geçici İşsizlik, Yapısal İşsizlik, Teknolojik İşsizlik, Konjonktürel İşsizlik, Mevsimlik İşsizlik açık işsizliğin türleri olarak sıralanmaktadır.
"Arızi işsizlik" hangi durumlarda görülür?
İktisaden gelişmiş olsun ya da olmasın her ülkede rastlanan bir diğer işsizlik türü de emek piyasasının iyi işlememesinden doğan “arızi işsizlik” tir. Nerede iş bulacağını bilmeyen işçilerin varlığı ya da yer değiştirmenin masraflı olması nedeniyle bu işsizlik görülebilir.
Örneğin bir ülkede bazı insanlar işsiz gezerken bazı işverenler de işçi arıyor olabilir. Bu durumda işsizliğin nedeni talep yetersizliği değil, sadece işçilerin mevcut çalışma olanaklarından habersiz olmaları veya çalışacakları yere gitmenin masrafına katlanamamalarıdır.
Bir ekonomide ne kadar friksiyonel işsiz bulunacağı neye bağlıdır?
Bir ekonomide ne kadar friksiyonel işsiz bulunacağı özellikle o ülkedeki işgücü piyasalarının iyi organize edilip edilmediğine bağlıdır. İş ve işçi bulma kurumları iyi organize edilir ve etkin bir şekilde çalışırlarsa bu işsizlik türü de azalır.
Geçici işsizlik ne tür bir işsizliktir?
Geçici işsizlik; kısa süreli, hiçbir zaman sıfıra indirilemeyen, son derece yaygın olarak görülen bir işsizlik türüdür. İnsanların iş değiştirmeleri yoluyla verimsiz oldukları alanlardan daha verimli olacakları alanlara geçmelerini sağladığından olumlu bir fonksiyonu olduğu söylenebilir.
"Yapısal işsizlik" ne tür bir işsizliktir?
Bir ülkenin ekonomik yapısında meydana gelen değişmelerin neden olduğu işsizlik türü “yapısal (strüktürel)” işsizliktir. Örneğin ilkel yöntemlerle tarım üretimi yapılan bir ülkede tarımın makine ile yapılmaya başlanması hâlinde makineli üretim yaygın bir hal aldıkça, köyde çalışma imkânlarından yoksun kalan işçilerin sayısı artacaktır.
Yapısal işsizlik sadece bir ülkenin tarımsal yapısında değişim yaşanması sırasın- da ortaya çıkmaz, aynı zamanda sınaî üretimin çeşitli dallarında görülecek üretim tekniği değişmelerinden de kaynaklanmaktadır.
İşsizlik türleri içinde en ciddi problem olan tür yapısal işsizliktir. Yapısal işsizliğin oluşmasının temel nedeni uzmanlaşmış, beceri ve nitelik gerektiren belirli işler için tek işgücü piyasası yerine çok sayıda alt işgücü piyasası olmasıdır.
Yapısal işsizliğin nedenleri nedir?
Açık işler ile iş arayanların beceri gereği yönünden farklı olması yapısal işsizlik nedenlerinden ilki olarak belirtilebilir. Yapısal işsizliğin ikinci nedeni, açık işlerle iş arayanların farklı yerlerde olmasıdır. Açık işlerin bulunduğu bölgeler ile işsizlerin bulunduğu bölgelerin coğrafi olarak farklı yerlerde olması emek piyasaları ile ilgili bilgi eksikliğinden daha çok mobilitenin zor olmasına yol açmaktadır. Teknolojik gelişmeler yapısal işsizliğin diğer bir nedeni olarak sayılmaktadır. Teknolojik gelişme aynı miktar mal ve hizmetin daha az faktör kullanımı ile üretilmesini mümkün kılmaktadır. Bu durumda eskisine nazaran daha az emek kullanılacağından, işsizlik sorunu ortaya çıkacaktır.
Geçici işsizlik ile yapısal işsizlik arasındaki fark nedir?
Geçici işsizlikten farklı olarak yapısal işsizlik belirli gruplar arasında yoğunlaşmaktadır. Geçici işsizlik bütün demografik gruplar arasında rastlanan bir işsizlik türü iken yapısal işsizlik teknolojik değişimlerin veya firmaların ülkenin bir kesiminden diğer kesimine taşınmasından zarar gören belli gruplar arasında yoğunlaşmıştır. Yapısal işsizliğin ikinci önemli özelliği uzun süreli olmasıdır. İş arama süreci yavaş ilerlemektedir.
Teknolojik işsizlik ne tür bir işsizliktir?
Teknolojik gelişme ve modernleşme sonucunda üretimde; çok zaman daha az emek kullanılmasının mümkün olduğu ve az emek kullanımının maliyetleri düşürebildiği bilinmektedir. Bu yüzden, eğer bir ülkede geliştirilen yeni teknolojiler, üretimde maliyetleri düşürürken daha az emek kullanımı gerektiriyorsa, bu ülkede teknolojik gelişmeye bağlı olarak işsizlik ortaya çıkabilir. Bu işsizlik türüne teknolojik işsizlik adını verebiliriz. Bu işsizlik türü ekonomiyi çok önemli boyutlarda et- kilemektedir. Ancak teknolojik gelişme verimlilik artışı yoluyla üretimi ve gelirleri arttırarak sonuçta yeni yatırımlar yapılmasına neden olursa yaratılan yeni istihdam olanakları, teknolojik işsizliğin ortadan kalkması konusunda etkili olabilir.
Konjoktürel işsizlik ne tür bir işsizliktir?
Konjonktürel işsizlik piyasada yeterince açık iş olmaması nedeniyle ortaya çıkan işsizliktir. Ücret rijitliği ve konjonktürel işsizlik; ekonominin daralma ve genişleme şeklindeki konjonktürel dalgalanmaları arasında doğrudan bir ilişki vardır. Ekonominin genişleme dönemlerinde toplam ve üretimdeki artışlara bağlı olarak işsizlik oranı kademeli olarak düşer. Öte yandan resesyon dönemlerinde toplam talepteki daralma, üretim ve satışları olumsuz etkileyeceğinden, istihdam da buna paralel olarak daralacak, işsizlik oranları yükselecektir. Ekonomide toplam talep yetersizliği ve ücret rijitliğine bağlı olarak ortaya çıkan bu işsizliğe “konjonktürel işsizlik” adı verilmektedir.
Konjonktürel işsizlik veya devri işsizlik olarak tanımlanan işsizliğin ekonomik gerileme veya duraklama dönemlerinde ortaya çıkışı ne tür sorunlar ortaya çıkarmaktadır?
Konjonktür kelimesi, bir ülkenin ekonomik durumunu belirli bir anda açıklayan tüm ögelerdir. Kuşkusuz bu öğelerin arasına işsizlik de girmektedir. Konjonktürel işsizlik veya devri işsizlik olarak tanımlanan işsizliğin ekonomik gerileme veya duraklama dönemlerinde ortaya çıkışı aynı zamanda iki önemli sorunu ortaya koymaktadır.
İlki; konjonktürel işsizlik, üretim ve yatırımlarda artışa rağmen, toplam talebin yetersiz kalışıdır. İkincisi de toplam talepteki yetersizliğe bağımlı olarak ekonominin dönemsel bir genişleme ve daralmaya girmesidir.
Mevsimlik işsizliğin meydana gelme nedeni nedir?
Konjonktürel işsizlik gibi mevsimlik işsizliğin nedeni de talep dalgalanmalarıdır. Ancak burada sözü edilen talep dalgalanmaları önceden beklenen dalgalanmalardır ve yıl boyunca sistematik bir seyir izlemektedir. Örneğin, soğuk bölgelerde kışın inşaat işleri durmakta, bahar ayları ile birlikte tekrar başlamaktadır. Bunun gibi tarım kesiminde de istihdam büyük ölçüde üretim dönemi ile bağlantılıdır. Konjonktürel işsizlikte olduğu gibi burada da talepteki mevsimsel dalgalanmalara bağlı olarak işverenlerin neden ücretleri azaltmak yerine işten çıkarmayı tercih ettiği sorusu sorulabilir. Konjonktürel işsizlik ile ilgili olarak bu konuda belirtilen nedenlerin burada da geçerli olduğunu belirtmemiz gerekmektedir.
Mevsimlik işsizlik olgusunun tarım ağırlıklı yapılanma içinde belirli bazı aylarda toplanması neden kaynaklanmaktadır?
Mevsimlik işsizlik olgusunun tarım ağırlıklı yapılanma içinde belirli bazı aylarda toplanması iklim ve çevre koşullarından kaynaklanmaktadır. Çalışanların yılın bir kısmını faal olarak geçirmeleri diğer kısmını faal olunan dönemin kazancı ile sürdürmeleri öncelikle sermaye yetersizliği, verim düşüklüğü, veri bir tarımsal ürün getirisinin yıl içinde dengesiz biçimde dağılmasına yol açacaktır. Öte yandan tarımsal faaliyetlerin “açık havada çalışılabilir” gün sayısı ile sınırlı olması da mevsimlik işsizlik olgusunun kaçınılmaz sınırlarını çizecektir. Hava ve iklim koşullarının yeterli olması, aslında tek başına mevsimlik işsizliği çözmemektedir. Çünkü tarımsal yapıyı belirleyen iklim dışı faktörler, örneğin bölgenin su dengesi, makine ve teçhizat kapasitesi, yeni teknik gelişmelerden yararlanma yüzdesi dışsal mevsimlik işsizliği etkileyecektir.