Çalışma İlişkileri Tarihi Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Dünyada Çalışma İlişkileri: 1945’Ten Günümüze Kadar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
1945 sonrasında Avrupa’da savaşın yıkıntılarındançıkan ülkeler, ulusal düzeyde yeniden yapılanırlarken,dünyada ABD’nin en büyük sınai güç olarak öne geçtiğiyeni bir ekonomik ilişkiler ağının örüldüğü görülmektedir.1930’lu yılların ekonomik ve sosyal krizinden ve 2. DünyaSavaşı’nın yıkıcı yıllarından sonra gelen ve “kapitalizminaltın çağı” olarak da adlandırılan bu yeni dönemde, çalışmailişkilerinde de göreli olarak barışçı ve uzlaşmacı bir aşamayaşanmıştır.
Endüstri ilişkilerinin incelenmesinin dünya ölçeğinetaşınması, hangi çalışmalar yoluyla olmuştur?
Endüstri ilişkilerinin incelenmesinin dünyaölçeğine taşınması, karşılaştırmalı çalışmalar yoluylaolmuştur. Dünyada çalışma ilişkilerinin incelenmesindekarşılaştırmalı bir yöntem kullanılması, ülkeleringruplandırılmasının nasıl yapılacağı sorununu daberaberinde getirmiştir.
Karşılaştırmalı çalışmalar, endüstri ilişkileri alanındanasıl yaklaşımlara yol açmıştır?
“Benzeşme” yaklaşımına göre, sanayileşme süreciiçerisinde ulusal endüstri ilişkileri sistemleri birbirlerineyaklaşacaklardır. “Ayrışma” yaklaşımı ise siyasi sisteminbir alt sistemi olan endüstri ilişkilerinin ulusal farklılıklarasahip olduğunu ve bu farklılıkların kalıcı olduğunu ilerisürmektedir. Bir üçüncü ve ara yaklaşım denebilecek biryaklaşım, dünyadaki çalışma ilişkilerinde bir benzeşmeeğilimi olmakla birlikte, bu eğilimin her ülkenin kendi ulu-sal özelliklerine göre biçimlendiğini ileri sürenyaklaşımdır.
Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve 1970’li yıllarınsonuna kadar olan döneme iktisat yazınında “Kapitalizminaltın çağı” veya “Keynes Çağı” adı verilmesinin nedeninedir?
Bu dönemde, tüm dünyada ama özellikle Batı Avrupa ve Doğu Asya’da ekonomilerin hızla büyümesi, refahın artması ve çoğu ülkede tam istihdam koşullarının yaşanmasıdır. Bu büyüme ve refah yılları, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin azaldığı yıllar olduğundan bu şekilde adlandırılmışlardır.
Sosyal bilimciler arasında, bu dönemdeki üretimrejiminin hangi temele dayandığı düşünülmektedir?
Sosyal bilimciler arasında, bu dönemdeki üretimrejiminin, ulusal pazarlar için kitlesel üretim ve kitleseltüketime dayanan “Fordizm” olduğu, ekonomik genişle-menin bu Fordist temel üzerinde yükselen Keynesçipolitikalar sayesinde hayata geçirildiği görüşü yaygındır.
Ulusal talebi yönlendirici ve ekonomik istikrar sağlayıcıKeynesçi politikalar ve kitlesel tüketimi destekleyen sosyalrefah uygulamaları nelerdir?
Batıda 2. Dünya Savaşı sonrasının endüstriilişkilerine temel teşkil eden sistem, Taylorizme ve montajhattı tekniklerine dayalı Fordist kitlesel üretim, ulusal talebiyönlendirici ve ekonomik istikrar sağlayıcı Keynesçipolitikalar ve kitlesel tüketimi destekleyen sosyal refahuygulamalarıdır.
60 yıllık Fordizm sürecini hangi aşamalarla ele almakmümkündür?
?Fordizmin birinci aşaması, 1914-1929 yıllarıarasındaki Amerikan modeli Fordizmdir.
?Fordizmin ikinci aşaması, ABD’de BaşkanRoosevelt’in, sendikaları güçlendiren, toplupazarlık sistemini destekleyen, bireysel işçihaklarını ve sosyal güvenliği geliştiren “NewDeal/Yeni Anlaşma” politikaları ile başlayan ve 2.Dünya Sava- şı’na kadar süren dönemdir.
?Fordizmin üçüncü aşaması ise 1945 yılından1970’lerin ortalarına kadar olan dönemdir.
2. Dünya Savaşı sonrası dönemde Keynesçi politikalar,hangi alanlarda sorunlarla karşılaşmaktaydı?
Savaş sonrası dönemde Keynesçi politikalar, ikialanda sorunlarla karşılaşmaktaydı. Birinci sorun, üyesayıları hızla yükselen ve işsizliğin son derece az olduğuAltın Çağ’da pazarlık güçleri artan sendikaların aldığıyüksek ücret artışlarının, enflasyonist bir baskıyaratmasıydı. İkinci sorun da, ekonomi fazla ısındığı zamantalebin azalmasını sağlamak için kamu harcamalarınınkısılması gerekirken, halkın tepkisini düşünenhükümetlerin bu yola başvurmakta zorlanmasıydı.
Ebbinghaus (1998) Batı dünyasındaki endüstri ilişkilerisistemlerini kaç grupta toplamaktadır?
?Kuzey korporatizmi (Danimarka, Finlandiya,Norveç, İsveç, ayrıca Hollanda)
?Çekirdek ülkeler veya Ren Bölgesi modeli(Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya,Lüksemburg)
?Anglo-Sakson sistemi
?Akdeniz sistemi
Neo- korporatist endüstri ilişkileri nedir?
Emek sermaye karşıtlığını yönetme süreçlerinde,işçi ve işveren örgütlerinin birbirleriyle ve devletle, yapısalve işlevsel ayrıcalıklara sahip biçimde girdiklerikurumsallaşmış işbirliğine neo-korporatizm adı verilir.
Savaş sonrasındaki bu sosyal uzlaşmanın dayandığıunsurlar nelerdir?
?Birincisi, bu sosyal uzlaşmanın emek tarafındasendikal ve siyasal alanda güçlü ve mücadeleci birişçi hareketi bulunmaktadır.
?İkinci unsur, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’dakapitalizmle rekabet eden bir sistem olaraksosyalizmin varlığıdır.
?Üçüncü olarak, 2. Dünya Savaşı sonrasındakapitalist dünya yirmi yılı aşkın bir süre istikrarlıve güçlü bir ekonomik gelişme dönemi yaşamıştır.
1980 sonrasında neo-korporatizmin etkisizleşmesiniaçıklayan bazı unsurlar nelerdir?
?Birinciolarak neo-korporatist dönemde sendikaların bürokratikleşmesi ve 1980 sonrasında üye sayılarındaki ve politik etkilerindeki azalmaya değinmek gerekir.
?İkinci olarak, 1989 yılında Berlin duvarınınyıkılmasının ardından, Sovyet sistemi çökmüş;Doğu Avrupa ülkeleri sosyalist sistemlerini terkederek piyasa ekonomilerine dönüşmüş ve soğuksavaş dönemi ortadan kalkmıştır.
?Üçüncü olarak da ekonomik büyüme yavaşlarkenişsizlik artmış; Keynesçi politikaların yerini neo-liberal politikalar almıştır.
Fordizmin ve Keynesçiliğin gerilemesindeki faktörlernelerdir?
1930’larda Fordizmin birinci krizinin nedeni satınalma gücünün düşüklüğü idi. Fordizmin ikinci krizinde,gümrük duvarları ve sermaye kontrolleri ile bölünmüş içpazarlar doygunluk aşamasına geldiği için üretim, kitleseltüketimde karşılığını bulamıyordu. Fordist sistemdekitıkanmanın bir başka nedeni de, 70’lerde işçilerin ve sendi-kaların işverenler üzerindeki baskı gücünün büyük ölçüdeartmış olması ve bu güçle giriştikleri direniş hareketlerininyaygınlığı idi.
Ekonomik anlamda 1980 sonrası dönemin temelözellikleri nelerdir?
?Teknolojik Dönüşüm ve Esnekleşme
?Esnek Üretim Sistemleri
?Esnek Üretim Örgütlenmesi- Yalın Üretim
Yalın üretime bu adı veren hangi özelliğidir?
Yalın üretime denk düşen yalın yönetime “stresleyönetim’’ de denmektedir. Yalın yönetim anlayışı,maliyetlerin sürekli düşürülmesine dayandığından, çalışan-lar üzerinde de sürekli bir baskıya yol açmaktadır.
Esnek çalışma biçimleri nasıl sınıflandırılabilir?
Esnek çalışma biçimleri, sayısal esneklik, zamana bağlı esneklik, işlevsel esneklik, ücret esnekliği ve uzaklaştırma stratejileri olarak sınıflandırılabilir.
Sayısal esneklik nedir?
Sayısal esneklik, işçi alımının ve işten çıkarmalarınpiyasa koşullarına hızla uyarlanmasıdır. Bu uyarlanmanınyapılabilmesi için yasalarla işçilere sağlanan işgüvencesinin sınırlanması gerekecektir.
Sayısal esnekliği gerçekleştirme araçları nedir?
Kısmi sürelerle çalışma, geçici işler, belirli süreliçalışma ve çağrı üzerine çalışma sayısal esnekliğigerçekleştirmenin araçlarındandır.
Zamana bağlı esneklik nedir?
Zamana bağlı esneklik, firma içindeki işçilerinçalışma saatlerinin esnekleştirilmesini ifade eder.
Zamana bağlı esnekliği gerçekleştirme araçları nedir?
Kayan iş süreleri, vardiyalı çalışma, telafi ediciçalışma, yoğunlaştırılmış iş haftası, izin sürelerininesnetilmesi; zamana bağlı esnekliği gerçekleştirmeninaraçlarındandır.
İşlevsel esneklik nedir?
İşlevsel esneklik, çalışanların firma içinde farklı faaliyetlere ve görevlere aktarılabilmelerindeki esnekliktir.
Ücret esnekliği nedir?
Ücret esnekliği, ücret düzeylerinin toplu sözleşmelerle değil bireysel sözleşmelerle belirlenmesi ve performansa dayalı ücret sistemlerine geçilmesi demektir.
Mekan esnekliği nedir?
Mekan esnekliği de denilen uzaklaştırma stratejilerinde ise çalışanlar, normal işyerinin dışında, taşeron veya fason firmalarda ya da evlerde istihdam edilirler.
Yalın yönetim esnek çalışma biçimlerinindezavantajları nelerdir?
Esnek çalışma biçimleri, iş güvencesini ve sosyalgüvenceleri azaltan, çalışma yaşamlarını düzensizleştiren,işçiyi toplu ilişkiler yerine bireysel ilişkilere yönelten,işyeri ölçeğini küçülten, işçi-işveren ilişkisini işyeri dışınataşıyan yönleriyle, çalışma ilişkilerinde emek aleyhine birortam yaratabilmektedir. Yalın yönetim ve esnek çalışmabiçimleri, doğaları gereği sendikalaşmayı ve toplu ilişkilerizayıflatan bir etki yapmaktadırlar.
Yeni Uluslararası İş Bölümü hangi savadayanmaktadır?
Yeni uluslararası işbölümü, sanayi üretimininemek yoğun bölümünün merkez ülkelerden emeğingöreceli olarak ucuz ve örgütsüz olduğu az gelişmiş çevreülkelere kaydığı savına dayanmaktadır.
Yeni uluslararası iş bölümünün oluşumunda,birbirleriyle ilişkili hangi temel faktörler rol oynamıştır?
Yeni uluslararası iş bölümünün oluşumunda,birbirleriyle ilişkili üç temel faktör rol oynamıştır. Bufaktörlerden birincisi, ulaştırma, haberleşme ve bilgisayarteknolojilerinde meydana gelen büyük gelişmelerdir. İkinciolarak, işin organizasyonunda ve yönetiminde meydanagelen değişikliklerle üretim sürecinin alt bölümlereayrılması, emek yoğun üretim parçalarının ve montajişlemlerinin ucuz ve vasıfsız işgücüne sahip ülkelerekaydırılmasına olanak vermiştir. Bu gelişmeleritamamlayan üçüncü faktör de çevre ülkelerde ucuz veörgütsüz bir işgücü ordusunun ve dış yatırımlarıçekebilmek için gereken ekonomik ve politik çevreyihazırlamaya kararlı hükümetlerin varlığıdır.
Sermaye birikiminin malileşmesi sürecinin temelsonuçları nelerdir?
İşsizlikteki artışa ve sosyal haklarda kısıtlamalarayol açan bu süreç, emeğin sendikal ve siyasalgüçsüzleşmesinin önemli nedenlerindendir.
Küreselleşme sürecinde devletle emek ve sermayearasındaki eski korporatist ittifakın gündemi nasıldeğişmiştir?
Küreselleşme sürecinde devletle emek ve sermayearasındaki eski korporatist ittifakın gündemi, artıkuygulanamaz olmuştur. Yeni koşullarda hükümetler, düşükvergiler, etkin altyapı, eğitimli ama uysal bir işgücünün varolduğu yerel bir ekonomik çevre geliştirmektensorumludur. Serbestçe dolaşan sermayeye azami kârolanaklarını hangi ekonomik ortam sağlıyorsa, o ülke diğerülkelere göre “rekabetçi üstünlük” elde edecektir. Ulusalhükümetler küresel kapitalizm karşısında zayıflarken,göreli olarak hareketliliği az olan emek de sermayekarşısında pazarlık gücünü giderek kaybetmektedir.
Küresel çalışma ilişkileri çerçeveleri nelerdir?
Küresel çalışma ilişkileri çerçeveleri, “sosyal demokrat çalışma ilişkileri”, “neo-liberal çalışma ilişkileri” ve “otoriter çalışma” ilişkileri olarak gruplandırılabilir.
Küresel çalışma ilişkileri çerçevesi olarak sosyaldemokrat sistem nedir?
İşçi örgütlerinin ekonomik ve politik alanlardakifaaliyetlerine izin veren ve aynı zamanda bu faaliyetleriyasalarla destekleyen çalışma ilişkileri sistemine sosyaldemokrat sistem denmektedir.
Küresel çalışma ilişkileri çerçevesi olarak neo-liberalsistem nedir?
Sendikal faaliyete izin veren, ancak yasalarla bufaaliyetleri teşvik etmeyen ve pazar mekanizması ileörgütlü işçinin gücünün kırılmasına izin veren sisteme neo-liberal sistem denmektedir.
Küresel çalışma ilişkileri çerçevesi olarak otoritersistem nedir?
Bağımsız işçi örgütlerinin varlığına, sendikalyapılara egemen partinin veya devletin sızması ile ya dadoğrudan yasaklamalar ve devlet gücü kullanarak izinvermeyen endüstri ilişkileri sistemine ise otoriter sistem adıverilmektedir.
Küreselleşmenin sendika yoğunlukları üzerindekietkileri ne olmuştur?
1980 sonrası küresel kapitalizmin temel özelliklerini anımsarsak, sendika yoğunluklarındaki düşmenin çok boyutlu nedenlerini de kavrayabiliriz. Her şeyden önce hemen tüm ülkelerde işsizliğin artması sendikaları olumsuz etkilemiştir. Bir yandan işsizler sendikal yapıların dışına çıkarken, bir yandan da yüksek işsizlik oranları, iş güvencesi korkusuyla sendikalaşma üzerinde caydırıcı bir etki yapmıştır. Sendikalaşmanın güçlü olduğu imalat ve madencilik sektörleri gerilerken, istihdam artışı genellikle sendikal örgütlenmenin zor olduğu hizmet sektöründe olmuştur. Sendikalar eskiden büyük ölçekli işyerlerinde, tam zamanlı çalışan (çoğunluğu erkek) işçiler arasında kendilerine taban edinmişlerken, işyeri büyüklüğünün düştüğü, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştığı ve işgücünün kadınlaştığı küreselleşme koşullarında yeni örgütlenme modelleri bulmakta zorlanmışlardır. Ayrıca, sendikalar, daha rekabetçi hale gelen küresel ürün piyasalarında, ücret ve çalışma koşullarını iyileştirmede başarılı olamamışlardır. Bu durum da sendikaların çekiciliğini azaltmıştır.
Sendika birleşmeleri ve katılımları nasılsonuçlanmıştır?
Sendika birleşmeleri ve katılımları, “süpersendika” diye nitelenen sendikaların oluşumuna yolaçmıştır (William ve Cave, 1994). Gelecekte, ileri kapitalistülkelerde, 4 ya da 5 süper sendikanın oluşturacağı süperblokların sendikacılığa egemen olacağı öngörülmektedir.
Küreselleşme döneminde özel sektör ve kamu kesiminasıl etkilenmiştir?
Küreselleşme döneminde özel sektörde grevlerönemli ölçüde azalmış, militan sendikal eylemler kamukesiminde görülür olmuştur. Ücret farklılıkları artmış, dü-zenli çekirdek işçiler ücret düzeylerinde marjinal de olsa birartış yaşarlarken, çevre işçiler verimlilik artışlarından payalamamışlardır. Kamu kesiminde de, vergileri azaltmayıhedeflemiş olan hükümetler, ücret taleplerini karşılamadaisteksiz davranmışlardır. Bazı ülkelerde, kısmen de yüksekişsizlik oranlarını aşağıya çekmek umuduyla, çalışmasaatlerinde azaltılmaya gidilmiştir. Endüstriyel demokrasinin kurumsal yapıları önemli bir gelişme göstermezken, işverenler İnsan Kaynakları Yönetimi kapsamında işçilerin şirket hedefleri etrafında daha katılımcı olmalarının araçlarını geliştirmişlerdir.
Küreselleşme sürecinde işverenler ve toplu ilişkilernasıl etkilenmiştir?
Küreselleşme sürecinin özellikleri ve artan rekabet,işverenlerin hemen her ölçekte işletmelerini yenidenyapılandırmalarını zorunlu kılmıştır. Üretim sistemleriniyenilemek ve maliyetlerini azaltmak baskısı işverenleriyeni yönetim arayışlarına itmiştir. Küresel rekabetkoşullarında işverenlerin, hükümetleri başta işgücümaliyetleri olmak üzere maliyet artırıcı düzenlemelerdenkaçınmaya, hatta Fordist dönemin düzenlemelerinikaldırmaya ya da daraltmaya ikna etmeleri daha kolayolmuştur.
İşverenlerin ve örgütlerin politikaları ülkelerin sahipolduğu farklı çalışma ilişkilerine göre nasıl şekillenmiştir?
İşverenlerin ve örgütlerinin politikaları da ülkelerinsahip olduğu farklı çalışma ilişkileri sistemlerine görefarklılıklar göstermiştir. Neo-liberal çalışma ilişkilerinin veotoriter çalışma ilişkilerinin ağır bastığı ülkelerde işverenörgütleri, sendikalara karşı daha uzlaşmaz tutumizleyebilmişlerdir. Toplu ilişkilerde, çekirdek işçilerinistihdamının sürdürülmesi karşısında, ücret indirimleri, yanödemelerde indirimler, izinlerin azaltılması gibi tavizlerinmüzakeresine dayanan bir yol izlemişlerdir. Bazıdurumlarda işletmelerdeki toplu ilişkileri iki katmanlıolarak yapılandırmışlar, yeni işçilere veya esnek koşullardaçalışanlara daha elverişsiz ücret ve çalışma koşullarısunmuşlardır.
Sosyal demokrat çalışma ilişkilerinin ağır bastığıülkelerde İşverenlerin ve örgütlerin politikaları nasılşekillenmişir?
Sosyal demokrat çalışma ilişkilerinin ağır bastığıülkelerde ise işverenler, sendikaları hedef almak ve ücret veçalışma koşullarını kötüleştirmek yerine, işgücü ve-rimliliğini artırarak ve yeni üretim ve yönetim sistemleri ileistihdam düzeyini düşürerek maliyetleri azaltmaya ağırlıkvermişlerdir. Kıta Avrupasında işverenler, sendikalarıntaleplerine karşı koysalar da, “rekabet edebilirlik” gündemialtında sendikalarla uzlaşıcı ilişkilerini sürdürmeyi tercihetmişlerdir. Bazı işveren örgütleri üye kaybınauğramışlardır, ancak bu örgütler varlıklarını istikrarlı birbiçimde sürdürmüşlerdir. Hemen her ülkede toplusözleşmelerin desantralizasyonu eğilimi görülmüştür.
Küreselleşme sürecinde çalışma ilişkileri açısındanbelirleyici unsur nedir?
Küreselleşme sürecinde çalışma ilişkileri açısındanbelirleyici unsur küresel pazarın temel aktörü olan çokuluslu şirketlerdir. Çok uluslular, günümüzde “küreselfirma” diye tanımlanan ve faaliyetlerini veya üretimzincirlerini küresel coğrafyaya taşımış olan firmalardır.
Ulus ötesi şirketler genellikle nasıl büyümesağlamaktadır?
Ulus ötesi şirketler, yeni yatırımlardan çokbirleşme ve satın almalarla büyümektedirler. 80’li yıllardansonra, çok uluslu şirket yatırımlarının önemli bir bölümüde, özelleştirmeler sonucunda kamusal varlıkların satınalınması ve başta enerji ve telekomünikasyon olmak üzerekamusal hizmetlerin devir alınması şeklindegerçekleşmiştir.
Küreselleştirme sürecinde, çok uluslu şirketler nasılhareket etmektedir?
Küreselleştirme sürecinde, çok uluslu şirketleradeta “rejim alışverişi” için pazara çıkmış gibidir. Bupazarda, sermayesi kıt olan pek çok gelişmekte olan ülke,ulus ötesi sermayeye, ucuz, örgütsüz işgücü, planlamadanve çevre denetiminden muafiyet, vergi teşvikleri vb.sunmakta birbirleriyle rekabete sokulmaktadır. Bu rekabet,iş yasalarının etkisizleştirilmesine, sosyal harcamalarınazaltılmasına, sendikaların zayıflamasına, esnek çalışmabiçimlerinin yaygınlaştırılmasına yol açmaktadır. Gelişmişülkelerdeki işçi hareketi de çok uluslu şirketlerinüretimlerini, ucuz işgücü sunan gelişmekte olan ülkelerekaydırması ve iş kaybı ihtimali nedeniyle, bu rekabete dahilolmakta ve tüm dünyada işçi hakları açısından “dibe doğrubir yarış” başlamaktadır.
1980’li yılların başından itibaren hükümetlerin çalışmailişkileri alanındaki rolleri nasıl olmuştur?
1980’li yılların başından itibaren hükümetlerinçalışma ilişkileri alanındaki rollerinin değiştiğigörülmektedir. Hükümetler, bir yandan bireysel iş hukukualanında çalışma koşullarına ilişkin katılıkları ortadankaldırarak küreselleşmenin esneklik gereklerini yerinegetirmeye çalışırlarken, bir yandan da sosyal güvenliksistemlerinde, katkıları artırıp yararları kısarak refahdevletlerinin harcamalarını azaltma yoluna gitmektedirler.
Küreselleşme döneminde hükümetlerin hemen her ül-kede uygulamaya koyduğu özelleştirmeler nasıl sonuçlardoğurmuştur?
Küreselleşme döneminde hükümetlerin hemen herülkede uygulamaya koyduğu özelleştirmeler ve kamudayeniden yapılanmalar da kamu çalışanlarının sayısınıazaltmış ve sendika yoğunluklarının azalmasında etkenolmuştur.
Fordizm ne anlama gelmektedir?
Fordizm, standart malların, dikey biçimde örgütlenmiş şirketler tarafından kitlesel üretimi olarak tanımlanmıştır.
Post-Fordizm ne anlama gelmektedir?
Küreselleşme döneminin post-Fordizmi, esnek üretim sistemlerinin ve esnek çalışma biçimlerinin kullanıldığı, yerel pazarlar için farklılaştırılmış ürünler üreten küresel bir üretim sistemi olarak tanımlanmıştır.
“Endüstriyalizm” ve “post-endüstriyalizm” dönemler ne tür özellikler taşır?
Endüstriyalizm, üretim sürecinde doğanın makine kullanılarak dönüştürülmesi ise; küreselleşme döneminin postendüstriyalizmi, makinenin yerini bilginin, sanayinin yerini hizmetlerin alması olarak tanımlanmıştır.
Dunlop (1958) tarafından geliştirilen “benzeşme” yaklaşımının temel varsayımı nedir?
İlk kez Dunlop (1958) tarafından geliştirilen “benzeşme” yaklaşımına göre, sanayileşme süreci içerisinde ulusal endüstri ilişkileri sistemleri birbirlerine yaklaşacaklardır. Bu yaklaşımın temel varsayımı, sanayileşmiş ülkelerdeki endüstri ilişkilerinin ortak, belirlenebilir niteliklere sahip olduğudur. 1980 sonrası dönemde küresel pazarın ve bu pazara egemen olan çok uluslu şirketlerin etkisi ile çalışma ilişkilerinde gözlemlenen ortak dönüşümler, “benzeşme” yaklaşımını daha da güçlendirmiştir.
“Ayrışma” yaklaşımı neyi ileri sürmektedir?
İkinci yaklaşım olan “ayrışma” yaklaşımı ise siyasi sistemin bir alt sistemi olan endüstri ilişkilerinin ulusal farklılıklara sahip olduğunu ve bu farklılıkların kalıcı olduğunu ileri sürmektedir.
iktisat yazınında “Kapitalizmin altın çağı” veya “Keynes Çağı” hangi döneme işaret etmektedir?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve 1970’li yılların sonuna kadar olan döneme iktisat yazınında “Kapitalizmin altın çağı” veya “Keynes Çağı” adı verilir.
“Askerî Keynesçilik” ne demektir?
Keynesçiliğin de çeşitleri vardır. Yüksek askerî harcamalara dayalı ekonomik canlanmayı ifade eden “askerî Keynesçilik” bunlardan biridir.
Fordizmin birinci aşaması hangi tarihler arasını kapsar?
Fordizmin birinci aşaması, 1914-1929 yılları arasındaki Amerikan modeli Fordizmdir.
Fordizmin ikinci aşaması hangi olayla başlayıp hangi olaya kadar devam etmiştir?
Fordizmin ikinci aşaması, ABD’de Başkan Roosevelt’in, sendikaları güçlendiren, toplu pazarlık sistemini destekleyen, bireysel işçi haklarını ve sosyal güvenliği geliştiren “New Deal/Yeni Anlaşma” politikaları ile başlayan ve İkinci Dünya Savaşı’na kadar süren dönemdir. Bu dönem makroekonomik politikada Keynesçiliğin yükselişe geç- tiği ve modern refah devletinin unsurlarının güç- lendiği dönemdir.
Fordizmin üçüncü aşamasının ayırt edici özelliği nedir?
Fordizmin üçüncü aşaması ise 1945 yılından 1970’lerin ortalarına kadar olan dönemdir. Fordizmin bu döneminin ayırt edici özelliği, Fordizmin bir üretim sistemi olmanın ötesinde, kitlesel üretimle kitlesel tüketim arasında bir dengenin kurulduğu bir birikim rejimi hâline gelmesidir. Fordist rejimin sosyal ve siyasal kurumları da bu dönemde yerleşmiştir. A
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Keynesçi politikalar hangi iki alanda sorunlarla karşılaşmaktaydı?
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Keynesçi politikalar, iki alanda sorunlarla karşılaşmaktaydı. Birinci sorun, üye sayıları hızla yükselen ve işsizliğin son derece az olduğu Altın Çağ’da pazarlık güçleri artan sendikaların aldığı yüksek ücret artışlarının, enflasyonist bir baskı yaratmasıydı. İkinci sorun da ekonomi fazla ısındığı zaman talebin azalmasını sağlamak için kamu harcamalarının kısılması gerekirken, halkın tepkisini düşünen hükûmetlerin bu yola başvurmakta zorlanmasıydı.
Ebbinghaus (1998) Batı dünyasındaki endüstri ilişkileri sistemlerini kaç grupta toplamaktadır ve bu gruplar nelerdir?
Ebbinghaus (1998) Batı dünyasındaki endüstri ilişkileri sistemlerini dört grupta toplamaktadır.
1. Kuzey korporatizmi
2. Çekirdek ülkeler veya Ren Bölgesi modeli
3. Anglo-Sakson sistemi
4. Akdeniz sistemi
Kuzey korporatizmi hangi ülkeleri kapsar ve özellikleri nelerdir?
Kuzey korporatizmi (Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç, ayrıca Hollanda): Örgütlü çıkar grupları oldukça merkezîleşmiştir. Üyelikler yüksektir. Endüstri ilişkilerinin tarafları birbirlerini her düzeyde tanımaktadırlar. Politik karar alma süreçlerinde devlet, işçi ve işveren örgütlerinin görüşlerini almaktadır. Devletin de desteğiyle toplu pazarlık süreci büyük ölçüde merkezîleşmiştir ve gerek ikili toplu sözleşmeler yoluyla, gerekse üçlü ortak yönetim mekanizmalarıyla düzenleyici bir rol oynamaktadır.
Neo-korporatizm ne demektir?
Emek sermaye karşıtlığını yönetme süreçlerinde, işçi ve işveren örgütlerinin birbirleriyle ve devletle, yapısal ve işlevsel ayrıcalıklara sahip biçimde girdikleri kurumsallaşmış işbirliğine neo-korporatizm adı verilir.
Fordizmin birinci ve ikinci krizinin temel nedenleri nelerdi?
Fordizmin birinci krizinin nedeni satın alma gücünün düşüklüğü idi. Fordizmin ikinci krizinde, gümrük duvarları ve sermaye kontrolleri ile bölünmüş iç pazarlar doygunluk aşamasına geldiği için üretim, kitlesel tüketimde karşılığını bulamıyordu.
Küreselleşme sürecindeyeni bir teknoloji sisteminin yaratılmasına yol açan beş jenerik teknoloji nelerdir?
Küreselleşme sürecinde beş jenerik teknoloji, yeni bir teknoloji sisteminin yaratılmasına yol açmıştır: enformasyon teknolojileri (mikroelektrik, bilgisayar, telekomünikasyon teknolojilerinin bileşimi) ve enformasyon teknolojilerinin bir türevi olarak esnek üretim/esnek otomasyon teknolojileri; bioteknoloji; malzeme teknolojisi; enerji teknolojisi ve uzay teknolojisi.
Yalın üretim, hangi esasa dayanır?
Yalın üretim, “en kısa zamanda, en az kaynakla, en düşük maliyetli ve hatasız üretimi, müşteri talebini tam karşılayacak şekilde, israfsız ya da en az israfla ve tüm üretim faktörlerini en esnek şekilde kullanarak gerçekleştirmek” esasına dayanır.
Esnek çalışma biçimleri nasıl sınıflandırılır?
Esnek çalışma biçimleri, sayısal esneklik, zamana bağlı esneklik, işlevsel esneklik, ücret esnekliği ve uzaklaştırma stratejileri olarak sınıflandırılabilir.
Yeni uluslararası işbölümü hangi sava dayanmaktadır?
Yeni uluslararası işbölümü, sanayi üretiminin emek yoğun bölümünün merkez ülkelerden emeğin göreceli olarak ucuz ve örgütsüz olduğu azgelişmiş çevre ülkelere kaydığı savına dayanmaktadır.
Yeni uluslararası işbölümünün oluşumunda hangi temel faktörler rol oynamıştır?
Yeni uluslararası işbölümünün oluşumunda, birbirleriyle ilişkili üç temel faktör rol oynamıştır. Bu faktörlerden birincisi, ulaştırma, haberleşme ve bilgisayar teknolojilerinde meydana gelen büyük gelişmelerdir.
“Süper sendika” ne anlama gelmektedir?
Sendika birleşmeleri ve katılımları, “süper sendika” diye nitelenen sendikaların oluşumuna yol açmıştır. Gelecekte, ileri kapitalist ülkelerde, 4 ya da 5 süper sendikanın oluşturacağı süper blokların sendikacılığa egemen olacağı öngörülmektedir.