Sosyal Politika 2 Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme Ve Sosyal Politika
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme kavramının tanımının yapılmasını zorlaştıran etkenler nelerdir?
Küreselleşme konusunda herkesin değilse bile büyük çoğunluğun anlaşabileceği, hemfikir olabileceği bir tanımın yapılmasını güçleştiren faktörler:
-
İktisadi, sosyal, kültürel ve politik boyutları iç içe geçmiş olan çok yönlü bir olguolmasının yanı sıra bunların karşılıklı ve çok zaman da zıt yönlü etkilerinin birlikte ortaya çıkması
-
İdeolojik yaklaşım farklılıklarına bağlı olarak küreselleşmeye yönelik beklentilerinfarklılaşması: Bazılarına göre bütün iyiliklerin (olumlu gelişmelerin), diğerlerine göre de bütün kötülüklerin (olumsuz gelişmelerin) sebebi olarak gösterilebilmesi,
-
Gelişmiş-gelişmekte olan, büyük-küçük, zengin-fakir bütün ülkeleri ilgilendirenbir öneme sahip olması (UN, 2001: 3), olarak sıralanmaktadır.
Küreselleşme kavramının tanımını zorlaştıran sorular nelerdir?
Küreselleşme sürecinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak olan aşağıdaki sorulara verilen cevapların farklılığı ve niteliği de tanım güçlüğü yaratan bir başka faktördür. Bu sorular (UN, 2001: 3);
• Küreselleşme ulus devletin rolünü ve fonksiyonlarını nasıl etkileyecek?
• Küreselleşme iyi mi? Kötü mü?
• Küreselleşmenin potansiyel faydalarını ve maliyetlerini evrensel düzeyde değerlendirebilecek bir yaklaşım var mı?
• Bütün toplumlar, küreselleşmenin nimetlerinden faydalanabilecek mi?
• Bütün devletler, kendi toplumlarını küreselleşmenin sunduğu imkânlardan faydalandırma ve maliyetlerini en aza indirme konusunda yeteri kadar hazır mı?
Dünya Bankasına göre küreselleşme nedir?
Dünya Bankası’na (World Bank: WB) göre küreselleşme; insanlık tarihi içinde kaçınıl- maz olarak yaşanacak bir fenomendir ve dünya çapında ekonomilerin ve toplumların ar- tan bütünleşme sürecinin ifadesidir. Bu bütünleşme süreci yalnızca mal ve hizmet üretimi ile sınırlı olmayıp enformasyon, bilgi ve kültürün de değişimi ile gerçekleşmiştir. Küreselleşme, yeni bir olgu olmamakla birlikte son birkaç on yılda yaşanan bütünleşme süreci çok hızlı ve hatta çok dramatik şekilde gerçekleşmiş bunu da haberleşme, bilim, teknoloji, ulaşım ve üretimde önceden öngörülemeyen gelişmeler sağlamıştır.
Uluslararası para fonuna(IMF) göre küreselleşme nedir?
IMF’ye göre, ekonomik küreselleşme, teknolojik gelişmenin ve insanoğlunun geliştirdiği yeniliklerin doğal sonucu olarak yaşanan bir süreçtir. Küreselleşme, yalnızca mal ve hizmetlerin değil, insan gücünün (emek) ve bilginin (teknoloji) de ülkeler arası hareketliliği anlamına gelmektedir. Geniş anlamda küreselleşme, ekonomik göstergelerle ilgili değişimin yanı sıra küreselleşmenin kültürel, siyasal ve çevre ile ilgili boyutlarını da kapsamaktadır.
OECD'ye göre küreselleşme nedir?
Küreselleşme sürecinin doğrudan bir tarafı ve hatta savunucusu olarak OECD’ye göre küreselleşme; büyük ölçüde finans piyasaları ile mal ve hizmet piyasalarının uluslararasılaşma sürecinin artmasını ifade etmektedir. (OECD, 2005: 11). Bu çerçevede küreselleşme; ulusal ekonomilerin birbirlerine olan bağımlılıklarının arttığı, ülkelerin ulusal kaynaklarının uluslararası hareketliliğinin arttığı dinamik ve çok yönlü bir ekonomik bütünleşme (entegrasyon) sürecini ifade etmektedir (OECD, 2005: 11). OECD’ye göre küreselleşen bir ekonomi de mesafeler ve ulusal sınırlar büyük ölçüde kalkmakta ve piyasaların bütünleşmesine engel olan faktörlerin etkisi azalmaktadır. Küreselleşme sürecinin anahtar değişkeni de uluslararası şirketlerdir.
Birleşmiş milletlere göre küreselleşme nedir?
Birleşmiş Milletler’e (United Nations:UN) göre küreselleşme; ileri sürüldüğü gibi ya- kın zamanda ortaya çıkan bir fenomen değildir. Küresel bütünleşmenin, karşılıklı bağımlılığın artmasıdır ve iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel boyutları olan çok yönlü bir olgudur. Süreç; ülkeler arası mal ve hizmetler hareketliliğinin önceden öngörülemeyen bir hızda artması, özel sermayenin hakimiyeti, düşüncelerin ve eğilimlerin ülkeler arasında dolaşımı ve nihayet yeni sosyal ve politik hareketlerin doğuşu ile karekterize edilmektedir (UN, 2001: 10). Birleşmiş Milletler’e göre, bütünleşme sürecini hızlandıran ve karşılıklı bağımlılığı artı- ran küreselleşme sürecinin gerisinde yer alan faktörler; ticaret ve yatırımları liberalleştirenpolitikaların varlığı; teknolojik yeniliklere bağlı olarak haberleşme ve ulaşım maliyetlerinindüşüşü; girişimcilik ve küresel sosyal ağların güçlenmesi, olarak sıralanabilir (UN, 2001: 9).
Küreselleşme yaklaşımları nelerdir?
Küreselleşme ile ilgili literatürdeçok benimsenen ayrıma göre küreselleşme ile ilgili yaklaşımları üç ana grupta toplamakmümkündür (Giddens, 2000: 20-21; Bozkurt, 2000: 18-26: Zengingönül, 2007: 18-20 veTemiz, 2004: 33-36):
• Aşırı Küreselleşmeciler (hiper küreselleşmeciler)
• Şüpheciler (kuşkucular),
• Dönüşümcüler
Aşırı Küreselleşmeciler'in küreselleşmeye bakış açısını açıklayınız?
Küreselleşme, insanlık tarihinde yeni çağın adıdır ve geleneksel kavramlarla bu dönemi açıklamak mümkün değildir. Ulus devlet önemsizleşmiş, mal, hizmet ve sermaye hareketleri bütün dünyayı birbiri ile bütünleştirecek şekilde küreselleştirmiştir.
Rekabete dayanan piyasa mekanizması ulus devlet yöneticilerinin vereceği kararlardan daha rasyonel (akılcı) bir düzen getirmiştir. Ulus devletin önemini kaybetmesi bu yapı içinde yer alan üretim ve tüketimle ilgili karar merkezlerini önemsizleştirmekte, yerine küresel ölçekte yeni merkezler getirmektedir. Ulusal şirketlerin yerini çok uluslu şirketler, devlet otoritesinin yerini uluslararası kuruluşlar almaktadır.
Aşırı küreselleşmeciler homojen bir grup olmayıp; aralarında küreselleşme sürecine olumlu değer yükleyen ve herkesin refahının artacağını ileri süren (destekleyenler-olumlular) yanında, ulus devletlerin bıraktığı boşluğun çok uluslu şirketler ve uluslararası sermaye tarafından doldurulduğu bu yeni düzenin herkes için değil, elit bir azınlığın yararına olduğunu iddia edenler de (karşıtlar) vardır.
Şüpheciler'in küreselleşmeye yaklaşımını açıklayınız?
Şüpheciler (skeptical): Küreselleşme sürecine temkinli yaklaşan bu görüş taraftarla- rı sürecin ekonomik boyutu üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Bu görüş taraftarlarına göre küreselleşme süreci, yeni olmayıp esasen I. Dünya Savaşı öncesi dönemle benzerlik gös- termektedir. Hatta 1890-1914 döneminde dünya bugün olduğundan daha açık ve bütün- leşmiş bir ekonomik yapıya sahipti. Şüphecilere göre küreselleşme ekonomik bakımdan bütün ülkeleri kapsayan dünya çapında bütünleştirici bir sonuç doğurmamıştır. Ekonomik faaliyetler, belirli ülkeler ve ülke gruplarından oluşan bölgelerde yoğunlaşmıştır. Nite-kim dünya ekonomisinin % 80’ine 34 üyesi bulunan OECD ülkeleri hâkimdir. AB, küreseldeğil bölgesel bir bütünleşme örneğidir.
Dönüşümcüler'in küreselleşmeye yaklaşımını açıklayınız?
Dönüşümcüler (transformationalist):
Diğer iki görüş taraftarlarına göre daha den- geli bir yaklaşımı temsil etmektedirler. Dönüşümcüler küreselleşmenin kaçınılmaz olarak yaşanacak bir süreç olduğunu kabul etmekle birlikte, sürecin nimetleri ile külfetlerinin, fırsatları ile tehditlerinin, olumlu sonuçları ile olumsuz sonuçlarının birlikte değerlendi- rilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bu yaklaşım, küreselleşmeyi nihai ve bütün sonuç- ları ile kabul edilecek bir safha olarak görmemekte, sürecin ortaya çıkaracağı sorunları ortadan kaldırma amacıyla sürecin dönüştürülebileceğine inanmaktadırlar. Bu dönüşüm, küreselleşmeyi ölçülebilir, karşılaştırılabilir istatistikî büyüklüklerle tanımlamaktan kaçı- narak insani-insancıl bir boyut kazandırılarak sağlanacaktır. Bu görüş taraftarlarına göre ulus devletin-sosyal devletin ortadan kalkması değil, küreselleşme sürecinin dinamik- lerine daha iyi cevap verecek ve sorunlarını çözebilecek yeni bir yapıya kavuşturulması gerekecektir. Aşırı küreselleşmecilerin ulus devlet ve temsil ettiği bütün kurumları bittigörüşüne karşı çıktıkları gibi, şüphecilerin Değişen bir şey yok, her şey eskisi gibi tezini de redetmektedirler.
Küreselleşmenin göstergeleri nelerdir?
Ticaret ve yatırım politikalarının serbestleşmesi, teknolojik yeniliklere bağlı olarak haberleşme ve ulaşım masraflarının düşmesi, girişimcilik ve yeni küresel sosyal ağların itici gücü ile derinleşen küreselleşmenin (UN, 2001: 9) belirleyici unsurlarıdır.
Ticaretin Serbestleşmesi ve Uluslararası Mal ve Hizmet Ticareti'nin küreselleşme ile ilişkisini tartışınız?
Küreselleşmenin en somut göstergesi, ticaretin serbestleşmesine bağlı olarak ülkelerarasındaki mal ve hizmet ticaretindeki artıştır. Artışı ölçmek için kullanılan uluslararası mal ve hizmet ticareti hacminin gayri safi milli gelire (milli gelir) oranındaki değişmedir. II. Dünya Savaşı sonrası dönemde uluslararası ticareti engelleyen ve sınırlayan yüksek güm-rük tarifeleri ve yasaklar savaş sonrası dönemde 1947 yılında kurulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Antlaşması (GATT) ile başlayan süreçte OECD’nin katkıları ile büyük ölçüdekaldırılmıştır (Temiz, 2004: 9).
Uluslararası Sermaye Hareketleri ve Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının küreselleşme üzerindeki etkilerini tartışınız?
Küreselleşme sürecinin son 20 yıldaki en dramatik gelişmeleri, uluslararası finansal piyasalardaki hızlı bütünleşme ile yaşanmıştır (ILO, 2008: 27). Nitekim son 20 yılda dünya mal ve hizmet ticareti 8.5 kat artarken, doğrudan yabancı sermaye yatırımları 12 kat artmıştır (Temiz, 2004: 12). Küreselleşmenin sermaye hareketlerine yönelik boyutunu incelerken finansal piyasaların para ve sermaye piyasası olarak ikiye ayrıldığını; para piyasaları kısa dönemli talepler (hazine bonoları ve kısa dönemli borçlanmalar), sermaye piyasaları ise uzun dönemli taleplerin (süresi 1 yıldan fazla) piyasasını temsil eder.
Teknolojik Gelişme-Haberleşme ve Ulaşım Maliyetlerindeki Hızlı Düşme'nin küreselleşme ile ilişkisini tartışınız?
Küreselleşmeyi 1970’ler sonrası dönemde başlatanların temel gerekçelerinden birini ha-berleşme teknolojisindeki hızlı gelişme ile ulaşım ve taşıma maliyetlerindeki hızlı düşüşoluşturmaktadır. Nitekim küreselleşme her ne kadar mal ve hizmet ticareti ile sermaye hareketlerindeki miktar değişmeler ile ölçülüyor ise de küreselleşme sürecini hızlandıranitici-motor güç, haberleşme teknolojisindeki gelişmeler olmuştur (UN, 2001: 10; Zen-gingönül, 2007: 87; ILO, 2008: 29). Haberleşme teknolojisindeki gelişme ile haberleşmehızındaki artış; öncelikle uluslararası mali piyasaların birbiri ile bağlantısını güçlendir-mekte, teknolojinin yarattığı elektronik para daha önceki dönemlerde bir engel olarakortaya çıkan farklı ulusal paraların dönüşümüne gerek kalmaksızın piyasaların bütün- leşmesini sağlamaktadır.
Çok uluslu şirket kavramını açıklayınız?
Çok uluslu şirketler/işletmeler (multinational companies/ corporations): En basitinden, birden fazla ülkede faaliyet gösteren şirketler olarak tarif edilir. Çok bilinen özellikleri; birden fazla ülkede faaliyet göstermeleri, sermayerinin değişik ülkelerden toplanması ve hükümetler üstü bir yapıya sahip olmaları olarak sayılır. Şirket, birden fazla ülkede faaliyet göstermesine rağmen bütünü için tek bir strateji belirlenmesi ve denetimin şirket merkezinden yapılması diğer dikkat çeken özelliklerini oluşturmaktadır.
Ulus ötesi işletme kavramını açıklayınız?
Ulus ötesi işletmeler (transnational companies/ corporations):
Çok uluslu şirketler arasında sıklıkla görülmeye başlanan şirket birleşmeleri bu şirketlerin çok uluslu şirketleri tanımlayıcı bir özellik olan bir ülke kökenli olma özelliğini ortadan kaldırmakta, birden fazla köken ülke ortaya çıkabilmektedir. Bu değişim dolayısıyla son dönemlerde çok uluslu işletmeler yerine ulus ötesi işletmeler terimi kullanılmaktadır.
Yoksulluk ve eşitsizlikle ilgili temel verileri sıralayınız?
Yoksulluk ve gelir dağılımı eşitsizliği, küreselleşmenin olumsuz sosyal sonuçlarını tes- pit için en yaygın olarak kullanılan alanların başında gelmektedir. Yoksulluk ve eşitsizlikle ilgili bazı temel göstergeler aşağıdadır (ILO, 2011: 20).
-
2005 yılı itibarıyla gelişmekte olan ülkelerde yaşayan toplam nüfusun 1/4’üne kar- şılık gelen yaklaşık olarak 1.4 milyar insan günlük 1.25 $’ın altında bir açlık sını- rında yaşamaktadır.
-
2000-2005 arasında Dünya Ekonomisindeki hızlı büyüme Dünyadaki yoksulluğu1990 yılındaki % 46 seviyesinden 2005 yılında % 27’ye düşürmesine rağmen son 2008 krizi ile birlikte 64 milyon kişi daha bu sınırın altına itilmiştir.
-
925 milyon kişi kronik açlık tehlikesi altında yaşamaktadır.
-
Dünyada 1.75 milyon insan çok yönlü bir yoksulluk tehlikesi altında olup, temel
sağlık hizmetleri, temel eğitim ve ekonomik fırsatlardan mahrum yaşamaktadır.
-
2,6 milyon kişi hijyenik bir ortamda yaşama, 884 milyon kişi de temiz su imkanla-
rından mahrumdur.
-
796 milyon kişi okuma-yazma bilmemektedir.
-
Her yıl 5 yaşın altındaki 8.8 milyon çocuk, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri yetersizliğinden ölmektedir.
-
Dünya nüfusunun % 75’i yeterli sosyal güvenliğe sahip değildir.
Ulus Devlet kavramını açıklayınız?
Ulus devlet; meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir ve jeopolitik bir varlık olarak devlet ile kültürel ve/ veya etnik bir varlık olarak ulusu aynı belirli bir coğrafyada bir araya getiren devlettir. Ulus devlet, devleti oluşturan vatandaşların ortak bir dil, ortak bir kültür
ve ortak değerleri paylaşması esastır. Ulus devlet, her milletin kendi kaderini tayin ve otonomi hakkına sahip olduğunu savunur (http://tr.wikipedia.org/wiki/ Ulus_devlet)
Sosyal devlet kavramını açıklayınız?
Sosyal devlet; ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir (Anayasa Mahkemesi’nin, T. 16-27 Eylül 1967 ve K. 1967/29 sayılı Kararı).
ILO isimli kuruluş küreselleşmeye yönelik yaptığı tanımı maddeler halinde sıralayınız?
İnsan haklarına ve kültürel farklılıklara saygılı, insana yaraşır iş, yerel yönetimleringüçlendirilmesi, cinsiyet eşitliğine dayalı bir sosyal hayat oluşturma önceliklerine önem veren insan merkezli bir küreselleşme anlayışının varlığı,
• Küresel ekonomi ile bütünleşirken halkının sosyal ve ekonomik fırsatlardan faydalanma imkânlarını geliştirecek demokratik ve etkin işleyen bir devletin varlığı,
• Ekonomik gelişme ile sosyal gelişmeyi bütünleştiren, yerel, bölgesel ve küresel düzeyde çevrenin korunmasını sağlayan sürdürülebilir bir gelişmenin varlığı,
• Teşebbüs hürriyeti ve fırsat eşitliğine imkân veren etkin ve adil işleyen piyasaların varlığı,
• Ülkelerin gelişme seviyeleri, imkânları ve kapasitelerinin farklılığını dikkate alarak bütün ülkelere eşit fırsatlar sunan adil kuralların varlığı,
• Ülke içinde ve ülkeler arasındaki eşitsizlikleri azaltacak, karşılıklı yardımlaşma ve işbirliğine dayalı bir dayanışmacı küreselleşme anlayışının varlığı,
• Bütün tarafların kabulüne dayalı kural ve prensipleri olan bir küreselleşme politi-kasının varlığı,
• Küreselleşme sürecinde yer alan aktörler arasında (uluslararası örgütler, hükümetler, parlamentolar, işçi ve işveren örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve diğerleri) diyalog ve işbirliğini sağlayacak mekanizmaların varlığı,
• Küresel düzeyde demokratik, meşru ve tutarlı bir küreselleşme politikası izlenme-sini sağlayacak Birleşmiş Milletlerin etkinliğinin artırılması.