Bürolarda Temel Kavramlar Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yönetim Ve Büro Yönetimi İle İlgili Kavramlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeni nedir?
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeninin, Fransızca ‘menega’ kelimesinden geldiği iddia edilmektedir. “Menega” kelimesinin Türkçe karşılığı da ‘atı yönetmek, atı gem aracılığıyla yönlendirmek, atlıkarınca’ anlamındadır. Bu durumda yönetim kelimesinin kökü, at terbiyesi ya da at eğitimine dair Fransızca bir kelimeden gelmektedir.
Emek kelimesinin etimolojik kökeni nedir?
Fransızca emek, çalışma anlamına gelen ‘travail’ kelimesi, nallanırken güçlük çıkaran atları yerlerinde tutan aletlere verilen Latince ‘tripalium’dan gelmektedir. Bu kökten türeyen ‘travaileur’ kelimesi ise emekçiyi ya da çalışanı belirtmektedir. Sadece üretim ile ilgili olmayan emek, iktisadi bir ölçeğe aktarılamayan bir profesörün ya da avukatın yarattığı hizmet kavramını da içermektedir. Sonuçta emek, sosyal bir uğraştır ve üretilen bütün değerlerin kaynağıdır.
Yönetim ne anlama gelmektedir?
Yönetimin birçok bilim dalına göre farklı tanımları yapılmıştır. Sosyologlara göre yönetim, işletmeye bilgi ve becerilerini sunan nitelikli kişilerden oluştuğundan statü ve saygınlık sistemidir. Ekonomi birçok işletmeyi içeren bütün ile ilgilenmekte ve işletmeyi de üretim faktörleri doğrultusunda değerlendirmektedir. Bu nedenle ekonomistlere göre yönetim; doğa, emek, sermaye ve bilgi gibi üretim faktörlerinden biridir. En yalın ifadeyle “yönetim, grupların ortak amaçlarını gerçekleştirebilmesi için yürütülen faaliyetlerin tümü” olarak tanımlanabilir.
Yönetimin temel unsurları nelerdir?
- Yönetim ilişkisinin gerçekleşebilmesi için en az iki insan (yöneten ve yönetilen)
- İnsanın tek başına üstesinden gelemeyeceği tüm grup tarafından paylaşılan bir amaç ve
- Yönetim planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve kontrol fonksiyonlarından oluşan bir süreç söz konusudur. Bu bağlamda yönetim (ing.management), bir grup insanın belirli amaçları etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilmek için örgüt kaynaklarının kullanımında planlama, örgütlenme, yöneltme, koordinasyon ve kontrol fonksiyonlarından oluşan sistemli bir süreçtir.
Planlama ne anlama gelmektedir?
Planlama, geleceğe yönelik faaliyetler doğrultusunda öngörüde bulunma işidir. Bu doğrultuda gerçekleştirilen alternatif planlar arasından en uygun olanını seçme şeklinde tanımlanabilir.
Örgütleme ne anlama gelmektedir?
Örgütleme, işlerin kim tarafından yapılacağı, ne kadar yetkiyle ve hangi fiziksel ortamda yapılacağının belirlenmesidir. İşlerin tanımlandığı ve örgütte bu işleri yapacak insanların belirlendiği aşamadır.
Yöneltme ne anlama gelmektedir?
Yöneltme; planlama ve örgütleme işlevlerinden sonra kurulan sistemin faaliyete geçmesini sağlayan uygulama aşamasıdır. Astlara emir verme, görevlerini etkin ve verimli şekilde yerine getirmelerini sağlayacak motivasyonu ve isteği yaratabilme, yöneltme fonksiyonu faaliyetleriyle gerçekleşir.
Koordinasyon ne anlama gelmektedir?
Koordinasyon, işletmede gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin birbirini takip edecek şekilde ve birbiriyle zaman ve mekân bakımından uyumunun sağlanması sürecidir.
Kontrol ne anlama gelmektedir?
Kontrol, işletmede elde edilen sonuçlarla planlanmış ve elde edilmesi beklenen sonuçlar karşılaştırıldığında olumlu ya da olumsuz bir sapma değerinin olup olmadığının tespitidir
Bilim ne anlama gelmektedir?
Bilim, bilimsel yöntemlerle yapılan araştırmalar sonucu genellemelere ulaşmaya çalışan birikimsel olarak ilerleyen sistematik, nesnel bilgiler bütünüdür.
Formal bilimlerin inceleme alanları nelerdir?
Formal bilimler: Duyularımızla kavrayamadığımız soyut modellemelerin olduğu ve tümdengelim yönteminin kullanıldığı, düşüncede var olan ilke ve sembollerin konu edildiği bilimlerdir. Zaman ve mekâna bağlı olmayan kavramları incelerler. Matematik, istatistik ve mantık gibi bilim dalları bu gruptadır.
Normatif bilimlerin inceleme alanları nelerdir?
Sonuçlarından yönlendirici birtakım kurallara ulaşıldığı bilim türleridir. Normatif bilimler eğitim, hukuk, siyaset, etik, sağlık gibi konularda normları belirlemeyi ve bu alanlarda karşılaşılan sorunları ve yanlışları gidermeyi hedeflerler. Bu bilimler açıklayıcı ve tanımlayıcı değil, perspektif, kural ve norm koyucudur
Pozitif (Olgusal) Bilimler ne anlama gelmektedir?
Pozitif (Olgusal) Bilimler: İlgilendikleri konuları deney yöntemiyle araştırırlar. Evrendeki deneye konu olabilen her olguyu incelerler. Konularının içine giren somut varlık alanlarını incelerken genellikle tümevarım yöntemini kullanarak genellemelere ulaşırlar. Pozitif bilimleri kendi içinde doğa olaylarını inceleyen bilimler ve insan ile ilgili (sosyal) olayları inceleyen bilimler olarak ayırmak uygun olacaktır.
Doğa Bilimleri ne anlama gelmektedir?
Doğa Bilimleri: Doğadaki varlıkları, olayları ve bunların ilişkilerini inceleyen tümevarım yöntemini kullanan bilim çeşididir.
İnsan (Sosyal) Bilimler ne anlama gelmektedir?
İnsanı ve insana dair her olguyu konu eden ve tümevarım yöntemini kullanan bilim dallarıdır. Sosyal bilimlerin konusu doğa olayları gibi sürekli tekrar eden olgu ve olaylar olmadığı için genel yasalara ulaşamazlar. İnsan ve ilişkiler söz konusu olduğunda bilinen bir gerçeklikten yola çıkarak ve benzerliklerden akıl yürüterek yargılara varılır.
Üst kademe (Tepe) yöneticileri ne anlama gelmektedir?
Üst kademe (tepe) yöneticileri, örgüt yapısında en üst kademede yer alan ve sayıları diğer kademelerdeki yöneticilere göre en az olan yöneticilerdir. Tepe yöneticileri örgütün tüm sorumluluklarını üstlenen ve yönetim kademesinde en güçlü konumdaki yönetici ya da yöneticilerdir. Genel olarak bir işletmede Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri, İcra Komitesi Başkanı ve Üyeleri, Genel Müdür (CEO) ve Yardımcıları üst düzey yöneticilerdir
Orta kademe yöneticileri ne anlama gelmektedir?
Orta Kademe Yöneticileri, fonksiyonel yönetici ve bölüm yöneticisi olarak da adlandırılmakla birlikte örgüt yapısında ikinci kademededir. Bir işletmede pazarlama, muhasebe-finansman, halkla ilişkiler, üretim departmanları yöneticileri orta kademe ya da fonksiyonel yöneticilerdir.
Alt kademe yöneticileri ne anlama gelmektedir?
Alt Kademe Yöneticileri, yönetim piramidinin en alt kademesinde yer alan yöneticilerdir. İşletmelerde vardiya mühendisleri, müşteri temsilcileri, satış danışmanları, kalite sorumluları, süpervizörler ve ofis yöneticileri alt kademe yöneticilerdir. Yönetici olmayan personelin çalışmalarını kontrol etmekte ve üst/orta kademelerde geliştirilen planları (ve stratejileri) uygulamaya koymaktadırlar. Ayrıca günlük işlerin yerine getirilmesini, ham madde ve malzemelerin doğru kullanılmasını ve çalışanların verimli, etkili ve iktisadi çalışmasını, işin müşteriye zamanında teslim edilmesini sağlarlar.
Kişiler Arası Rol ne anlama gelmektedir?
İşletmeyi dışarıya tanıtma, diğer işletmelerle ilişkileri düzenleme, çalışanları işe alma, eğitme, yükseltme, cezalandırma ve güdüleme görevlerini üstlenmektedir. Sonuçta bu rol, yöneticinin beşerî (insancıl) yetkinliklerine dayanır ve insanlarla ilişki kurabilme becerisi ile ilgilidir.
Kişiler Arası Rol, hangi rolleri kapsamaktadır?
Bu rol kendi içinde temsilcilik, liderlik ve irtibat rolleri olarak üç alt role ayrılmaktadır.
Bilgi Sağlama Rolü ne anlama gelmektedir?
Bilgi sağlama rolü diğer işletmelerden bilgi toplama, yeni yayınları okuma ve gelişmeleri izleme, rakiplerin yaptıklarını öğrenme gibi görevleri kapsamaktadır. Bu bilgilerin örgüt içinde çalışanlara duyurulması ve bilgilerin örgütün dışarıda temsil edilmesi için kullanılması da rolün kapsamındadır.
Bilgi Sağlama Rolü, hangi rolleri kapsamaktadır?
Bu rol kendi içinde gözlemci, bilgi yayma/duyurma ve sözcülük olmak üzere üç alt role ayrılmaktadır.
Karar Verme Rolü, ne anlama gelmektedir?
Bu rol, yöneticinin örgüt içi ve dışı değişkenleri göz önünde bulundurarak düşünmesi, seçenekleri değerlendirmesi, karar vermesi ve kararın uygulanmasını sağlayacak kişileri görevlendirmesiyle ilgilidir.
Karar Verme Rolü, hangi rolleri kapsamaktadır?
Karar verme rolünde yönetici; girişimci, sorun çözen, kaynak bulan ve müzakereci alt rollerini yerine getirmektedir.
Kavramsal Yetkinlikler ne anlama gelmektedir?
Örgüt ve çevresiyle ilişkilerini bir bütün olarak kavrayabilme yeteneğidir. Kavramsal yetkinlik, yöneticilerin düşünme, bilgiyi kullanma süreçleri ve planlama gibi zihinsel faaliyetlerini kapsamaktadır. Örgütte bir departmanın konumunun ve endüstri içinde örgütün konumunun nasıl olduğunu, paydaşların, iş çevresinin ve sosyal çevrenin nasıl değişim gösterdiğini ve gelecekte gösterebileceğini anlayabilme yeteneğidir. Stratejik düşünebilme, soyut ve kavramlarla düşünebilme, geleceğe yönelik öngörülerde bulunabilme ve fikir yönetebilme kavramsal yetkinlikler arasındadır. Kavramsal yetkinlikler yöneticinin işletmeyi ve içinde yer aldığı çevreyi analiz etmesini ve bir sonraki davranışın belirlenmesini sağlayan yetkinliklerdir.
Beşerî Yetkinlikler ne anlama gelmektedir?
Beşerî yetkinlikler; insanlarla verimli çalışabilme, iletişim kurabilme, onları motive edebilme ve yöneltebilme yeteneğidir. Yöneticilerin motive etme, koordine etme, iletişim sağlama ve çatışmalara çözüm getirme becerileri ve insanlarla iletişim kurmadaki başarıları sahip oldukları beşerî yetkinlik düzeyine bağlıdır. Beşerî yetkinliklere sahip bir yönetici, tedirginlik yaşamadan çeşitli konularda tartışmalara katılım sağlayabilen ve kendini ifade edebilen kişidir. Diğer bölüm yöneticileriyle bilgi paylaşımında, tedarikçilerle ve müşterilerle görüşmeler yapabilmede, onların güven ve desteğini kazanabilmede başarılıdırlar.
Teknik Yetkinlikler ne anlama gelmektedir?
Teknik yetkinlikler; mühendislik, üretim ve finans gibi spesifik fonksiyonları içeren ekipmanların, tekniklerin ve yöntemlerin verimli bir şekilde yönetilebilmesini içermektedir. Bilgi elde etmeyi, farklı disiplinlerde problem çözme tekniklerini kullanma gibi yetkinlikleri de kapsamaktadır. Örneğin bir makineyi kullanabilme, finansal tablo ya da bir bilgisayar programıyla dosya, rapor vb. hazırlayabilme teknik yetkinliklerdir.
Yönetim felsefesi ne anlama gelmektedir?
Bireylere ve topluma bağlı olarak yöneticilerin değerlerini, gerçekleştirdikleri insan eylemlerini yönlendirmek başta olmak üzere örgütlenmesinin, ortak paydalarda buluşarak harekete geçmesini, kültürünü ve her boyuttaki ilişkilerini inceleyerek yönetimin ilgi alanlarını ifade etmektedir
Büro ne anlama gelmektedir?
Fransızca “bureau” sözcüğünden Türkçeye geçen büro, yazıhane ya da ofis bir örgütte insanların işlerini yapmaları için tahsis edilen çalışma ortamıdır. Ofis, Fransızca “office”; “makam, görev, görev yeri” sözcüğünden alıntıdır. Ofis sözcüğünün kökü Latince “opus” sözcüğüdür ve Latince “opus facere” yani “iş yapmak, bir görevi yerine getirmek” deyiminden türetilmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “büro, ofis, daire, danışma ve kayıt tutma işlerinin yürütüldüğü iş yeri”dir.
Bürolar kaç şekilde sınıflandırılır?
Uzmanlık alanlarına göre bürolar, Kâr amacı olan ve olmayan bürolar ve Yerleşim biçimine göre olmak üzere üç şekilde sınıflandırılır.
Basit ya da rutin fonksiyonlar ne anlama gelmektedir?
Basit ya da rutin fonksiyonlar; bilgi alma ve toplama, toplanan bilgilerin kaydedilmesi, düzenlenmesi ve iletilmesi işlerini kapsamaktadır. İç kaynaklardan (farklı departmanlar, bölümler gibi) ve dış kaynaklardan (devlet, finansal kurumlar, üniversiteler vb.) bilgiyi almak ve toplamaktır. Toplanan bilgilerin kaydedilmesi kurum prosedürlerine uygun şekilde gereken tüm bilgileri içerecek uygun bir formatta saklanmasıdır. Bilginin düzenlemesi, gerekirse formatının değiştirilerek grafik, tasarım ya da dosya hâline dönüştürülmesidir. Çünkü bütün dosyalar aynı şekilde alınamazlar. Düzenlenmiş ve kaydedilmiş bilgilerin iletilmesi, uygun formatlara getirilen bilgilerin ilgili departmanlara yönlendirilmesidir.
Esnek zaman ne anlama gelmektedir?
Esnek iş programlamada kullanılan esnek zaman (ing.flexible time), çalışanların çalışma saatlerini kendine göre düzenlemesine olanak tanıyan bir yöntemdir. Çalışan günün en yoğun olduğu temel zamanın (ing.core time) işletmeden işletmeye değişmekle birlikte genelde 11.00–15.00 saatlerinin çevresinde istediği saat aralığını, günlük ve haftalık çalışma saatlerini (günde 8 saat veya haftada 40 saat) dolduracak şekilde belirleyebilir. Temel çalışma saatleri dışındaki saatler esnek çalışma saatleridir.
Kaynak Bağımlılığı teorisi ne anlama gelmektedir?
Kaynak bağımlılığı teorisi (resource dependence theory), 1978 yılında James Thompson tarafından öne sürülmüş ve daha sonra Aldrick, Pfeffer ve Slancik tarafından geliştirilmiştir. Bu yaklaşıma göre, işletmeler faaliyetlerini sürdürebilmek için değişik girdilere ihtiyaç duyarlar ve bu girdileri çevrelerinden temin etmek zorundadırlar. Kaynak bağımlılığı, işletmeyi dışa açık bir sistem olarak ele alan ve özellikle çevresiyle olan etkileşimi üzerinde duran bir yaklaşımdır. Bu bağlamda, işletmelerin mal ve/veya hizmet üretebilmek için temin etmek zorunda oldukları kaynaklar, onları çevrelerine bağımlı hâle getirir. Kaynak bağımlılığı yaklaşımının üzerinde durduğu bir diğer konu, örgüt içindeki güç dengeleridir. Bu yaklaşıma göre, işletmenin ihtiyaç duyduğu kritik kaynakların temin edilmesinde rol oynayan birey ya da gruplar, örgüt içinde kaçınılmaz olarak daha fazla güce sahip olacaklardır.
Örgütsel Strateji teorisi ne anlama gelmektedir?
Örgütsel strateji (organizational strategy), öncülüğünü Miles-Snow, Chandler, Mintzberg ve Porter’in üstlendikleri örgütlerin çevrelerine uyumuyla ilgilidir. Teoriye göre; işletmeler üst düzey yöneticilerinin belirlediği stratejileri uygulayarak çevrelerine uyum sağlarlar. Stratejilerin belirlenmesinde; işletmenin güçlü ve zayıf yönleri, çevredeki fırsat ve tehditler göz önünde bulundurulmaktadır. Gerçekleştirilen SWOT (strengths, weaknesses, opportunities, threats) analizi doğrultusunda işletmeler stratejiler geliştirebilirler. Bu stratejilerin uygulanmasıyla, işletme rekabet üstünlüğü sağlayabilecek ve işletmenin performans düzeyinde artış yaşanabilecektir.
Vekâlet teorisi ne anlama gelmektedir?
Vekâlet teorisi (agency theory), Jansen ve Meckling tarafından 1976 yılında tanımlanmış ve daha sonra 1983 yılında Fama ve Jensen tarafından geliştirilmiş örgütsel ekonomi alanında bir yaklaşımdır. Hissedarların (vekâleti verenlerin) yöneticilerin (vekillerin) faaliyetleri doğrultusunda ortaya çıkan maliyetleri en aza indirme amacına yöneliktir. Vekâlet teorisi, amaçları ve çıkarları farklı sosyal tarafların çıkarlarının birbiriyle çatışması durumunda ortaya çıkan sorunları inceler. Vekâlet verenle (ing.principal) vekil (ing.agency) arasında gerçekleştirilen sözleşmenin en etkin nasıl kurulabileceğini araştırır. Vekiller (yöneticiler), her zaman vekâlet verenlerin (hissedarların) çıkarına uygun davranmayabilir. Çünkü vekâlet verenler ile vekillerin risk algıları ve çıkarları birbirinden farklıdır. Dolayısıyla vekâlet yaklaşımı, potansiyel olarak birbiriyle çatışan ve kendi çıkarları doğrultusunda davranmak isteyen hissedarlarla yöneticiler arasında etkin bir ilişkinin nasıl kurulabileceği sorusu üzerine odaklanır.
İşlem Maliyeti teorisi ne anlama gelmektedir?
İşlem maliyeti (transaction cost) yaklaşımı, 1991 yılında Oliver Williamson tarafından geliştirilmiş örgütsel ekonomi görüşüdür. Bu yaklaşım, işletmeyi bir dizi işlem ilişkisi olarak görmekte ve piyasanın örgütlerin alıcı ve satıcı kimlikleriyle karşılaştıkları yer olduğunu söylemektedir. İşletme; tedarikçileriyle, iş gücüyle (çalışanlarıyla) ve müşterileriyle işlem (mübadele) yapar ve taraflar arasında kabul edilebilir bir fiyat oluştuğunda, işlem gerçekleşir ve böylece, alıcı ile satıcı arasındaki ilişki son bulur. Bu yaklaşıma göre, örgütler ürettikleri mal ve/veya hizmetlerin değişim işlemlerini en az olacak şekilde düzenlemelidir. İşlem maliyeti yaklaşımına göre, işlemlerden (mübadelelerden) bazıları işletmenin sınırları dışında, bazıları da sınırları içinde gerçekleşir.
Kurumsallık teorisi ne anlama gelmektedir?
Kurumsallık (institutionalization) teorileri, 1977 yılında sosyolog Philip Selznick’in sistem modeli doğrultusunda örgüt yapılarını değerlendirmesiyle ortaya çıkmış ve Meyer ve Rowan’ın katkılarıyla geliştirilmiş birden fazla yaklaşımı içermektedir. Kurumsallaşma, zaman içinde örgütte oluşan, örgütün kendine özgü işleyişini yansıtan, örgütte bulunan aktörleri ve örgütü şekillendiren grupları açıklayan ve örgütü çevresiyle uyumlaştırmanın yollarını gösteren bir süreçtir. Kurumsallık teorisine göre, örgütlerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için, kurumsal çevreden gelen baskılara duyarlı olmaları gerekir. Örgütler, kurumsal çevrenin yaptırımları karşısında, pasif (izleyici) konumdadır ve üst kurumlardan gelen emirlere uymak zorundadır. Bu bağlamda, kurumsal çevrede hiyerarşinin önemi büyüktür ve kurumsal hiyerarşi zincirinin en son halkası olan devlet en güçlü olandır.
Örgütsel Ekoloji teorisi ne anlama gelmektedir?
Örgütsel ekoloji ya da popülasyon ekolojisi (population ecology) teorisi, Michael Hannan ve John Freeman tarafından 1977 yılında ortaya atılmıştır. Bu yaklaşım, “örgüt yapısı” ve “örgütsel değişim” kavramlarını farklı bir açıdan incelemektedir. Hannan ve Freeman’ın örgütlere uyarladıkları doğal seleksiyon (eleme) görüşü, bulundukları çevre koşullarına uygun yapıdaki örgütlerin yaşamlarını ve gelişmelerini sürdüreceklerini, uygun yapıda olmayanların ise yok olacaklarını öngörmektedir. Teoriye göre, örgütün içinde yer aldığı çevre, tıpkı doğa gibi, örgüt popülasyonu içinde bir seçime (elemeye/seleksiyona) gitmektedir. Örgütsel ekolojinin ilgi alanına giren “örgüt popülasyonundaki değişimler” konusu, örgütlerin faaliyetlerine son verme (ölüm) ve kurulma (doğum) nedenlerinin yanı sıra, örgütlerin yaşamları süresince örgüt yapısındaki değişimin ve dönüşümün sistematik olarak incelenmesini de içerir.