Gastronomi Tarihi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
İnsanlığın Şafağında Beslenme
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Gastronomi'nin anlamı nedir?
Bu kavram ilk olarak Fransız yazar Joseph Berchoux tarafından günümüzdeki anlamıyla 19.yüzyılın başında kullanılmıştır. Yunanca mide ile ilgili “Gastro” sözcüğünden
türeyen kavram yine Yunanca kanun, yasa veya kural anlamındaki “Nomos” sözcüğünden türeyen “-nomi” ile birleştirilerek elde edilmiştir. Anlam olarak; “yemek kanunu” diye çevrilse de esas olarak yemek ve kültür arasındaki ilişkiyle ilgilidir.
Kültür nedir?
Kültür, Latince “Cultura” sözcüğünden gelmekte ve tarladaki ekini tanımlamakta iken;
aynı dildeki “Colere” sözcüğü ise özen göstermek, korumak, ikâmet etmek, toprağı sürmek, ekip biçmek, yetiştirmek, ibadetle onurlandırmak anlamlarında kullanılmaktadır (Williams, 2005: s.105). XVII. yüzyıla kadar bu anlamlarıyla kullanılan sözcük, ilk kez Voltaire tarafından insan zekâsının oluşumu, gelişimi, geliştirilmesi ve yüceltilmesi anlamında kullanılmıştır. İnsanoğlunun yaptığı bedensel üretimin yanı sıra bilişsel üretim için de kullanılmaya başlayan kültür sözcüğü böylelikle değişik dillere geçmeye başlamıştır.
Paleolitik Çağ nedir?
Paleolitik Çağ, Eski Taş Çağı (Paleo/eski ve Litos/taş sözcüklerinin birleşimi) anlamına
gelen bu kavram insanlığın ilk taş aletleri yaptığı 2.500.000 yıl ve belki daha öncesinden başlayan çok uzun bir süreci tanımlamak için kullanılır. Günümüzden 3,5 milyon yıl önce Austroluphitecus aferensis gibi öncüllerle başladığı düşünülen insanoğlunun dünyadaki beslenme macerasında ilk sırayı leş yiyicilik ile sonrasında
avcılık ve toplayıcılık alır. Bir diğer deyişle Alt Paleolitik Çağ insanı yemek yapmamakta,
değişik bitkilerden ve belki de yakalaması kolay bazı böcek, kabuklu su ürünleri ve hayvanlardan deneme yanılma yoluyla yenilebilir olanlarını ve bunların hangi kısımlarının yenebildiğini saptayarak bunlarla yaşamını sürdürmektedir.
Homo habilis kimdir ve önemi nedir?
Austroluphitecus aferensis’ten sonra ortaya çıktığı düşünülen ve günümüzden yaklaşık
2,5 milyon yıl önce yaşamış, ilk taş aletleri ürettiği için Homo habilis (becerikli/yetenekli insansı) olarak adlandırılan canlı belki de dünyanın ilk kültür ürünlerini üretmiştir. Homo habilis, doğada varolan bitkilerin yenebilen kısımlarını toplayıp tüketmenin yanı sıra hayvansal protein gereksinimini kendinden daha güçlü canlıların avlayıp yediği ve ardında kemik ve kıkırdak doku gibi kısımlarını bıraktıkları hayvan leşlerinden sağlamaktaydı. Arkeolojik verilerin gösterdiğine göre Doğu Afrika’da Olduvai Nehri vadisinde yaşayan Homo habilis belki de bu nedenle yeme-içme uğraşısında kullanılan ilk aletleri yaratan insansıdır (Resim 1.1).
Homo habilis ilk taş aletini nasıl ve niye yapmıştır?
Homo habilis, çay ya da dere yataklarında rastlanabilen yuvarlağa yakın biçimli bir çaytaşını alıp bundan sivri bir kısım elde edene kadar taşı kırmakta, oluşturduğu
bu sivri taş aletle kendisinden güçlü diğer yırtıcıların avlayıp yedikten sonra bıraktıkları kemiklerin içindeki iliği çıkarmakta ve kemik üzerinde kalan et, kıkırdak gibi kalıntıları sıyırmaktaydı (Resim 1.2). Kısacası insanoğlunun ürettiği bu ilk aletler, beslenmeyle ilgiliydi.
Homo erectus kimdir?
İnsanlığın doğada varoluş macerasında bundan sonra sırada ilk kez tam anlamıyla iki
ayak üzerinde yürüyen ve ateşi ilk kez kullandığı düşünülen Homo erectus vardır. Zihinsel ve anatomik olarak kendisinden önce gelen insansılardan daha gelişkin olan bu canlı yaklaşık olarak 1.800.000 yıl önce Afrika’dan çıkarak çok hızlı bir şekilde dünyanın diğer yerlerine yayılmıştır.
Homo Erectus'un insanlığa ateşten başka hangi katkıları olmuştur?
Homo erectus’un beslenme alanına katkısı sadece ateşi kullanmaya başlamış olması
değildir. Bunun yanı sıra daha önce değinildiği gibi leş yiyicilikten avcılığa geçiş süreci de bu dönemde hızlanmıştır ve dolayısıyla insan beslenmesinde çok uzun bir dönemi kapsayacak avcı-toplayıcı beslenme biçimi de bu dönemde ortaya çıkmıştır denilebilir. Bundan sonrasında insanlığın yaklaşık 1,5 milyon yıllık geçmişi sadece son 12.000 yılı hariç tamamen avcılık ve toplayıcılıkla geçecek ve bu yaşam biçimi de bu ünitenin sonunda ve ikinci ünitede Anadolu özelinde ayrıntılarıyla değinileceği gibi yerini tarım ve hayvancılığa bırakacaktır.
Homo Erectus'ların midye yetiştiriciliği ile ilişkisi nasıldır?
Yapılan analizlere göre burada yaşayan Homo erectusların bu deniz kabukluları ile beslendikleri, onlardan alet yaptıkları, boş kabukların üzerine bazı desenler çizdikleri ve bu deniz kabuklarını da doğadan toplamayıp kendilerinin bir yerde ürettikten sonra besin maddesi olarak kullandıkları anlaşılmaktadır (Joordens vd., 2014: s.228-231). Burada en ilgi çekici nokta Homo erectus’un bu deniz kabukları ile olan ilişkisidir. Bu ilişki esas olarak besin üretimi için bir organizmanın önceden belirlenen bir ortamda yetiştirilmesi yani evcilleştirmenin belki de ilk uygulamalarından biri olmasıdır.
İnsanın doğal tarih zekası nedir?
Doğal Tarih Zekâsı, İnsanın doğayı gözlemlemesiyle elde ettiği örneğin, kuşların ve
diğer hayvanların göç zamanı, mevsimler, yağmurun ne zaman yağacağı gibi bilgileri edinip bunları işlediği ve çıkan sonuçları hayatta kalmak ve karın doyurmak için kullandığı zekâsıdır.
Paleolitik Diyet nedir?
Paleolitik Diyet, %37 Protein; %41 Karbonhidrat; %22 Yağ’dan oluşan, ayrıca lif, vitamin ve mineral alımı günümüz beslenme rejimlerinde düşünülemeyecek
kadar yüksek olan bir diyettir. (Güleç-Açıkkol, 2006: s.391-392).
Akdeniz tipi beslenme nedir?
Akdeniz tipi beslenme, Yüksek oranlarda meyve, sebze, rafine edilmemiş doğal tahıllar, balık, ceviz ve az yağlı süt ürünleri içeren, düşük glisemik indeksli, beslenme biçimi olarak tanımlanır.
Ekosistem yemek yapmayı nasıl etkilemektedir?
Ekosistem, biyotik ve abiyotik faktörlerden oluşmaktadır. Abiyotik faktörler,
toprak ya da coğrafya veya ekosistemin içinde bulunduğu ortamın jeolojik yapısı ile doğrudan ilgili olup bu ortamı canlılar için yaşanır hâle getiren su, hava, iklim gibi inorganik alt faktörleri içermektedir. Biyotik faktörler ise canlılarla ilgilidir ve üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olarak üç alt grubu bulunmaktadır. Kısacası ekosistemin içinde bulunan canlıların bu ortamla ve aynı ortamı paylaştığı diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkileri anlaşılmadan insanın hayatta kalmak için besin üretimini nasıl gerçekleştirdiği anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla daha öncede değinildiği gibi ilk insansılardan itibaren doğayla kurulan ilişki beslenme açısından önemlidir. Bu ilişki de yaşanılan ekosistemle kurulan ilişki olup en temel kısmını iklim ve coğrafya oluşturmaktadır.
Akeramik Neolitik Çağ nedir?
Akeramik Neolitik Çağ, İnsanın yerleşik yaşama geçmesi ve tarımsal bazı denemelere
başlamasına karşın hâlen toprak kökenli kapları üretmeyi bilmediği, genelikle MÖ 11.000-6000 arasına tarihlenen dönemdir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ ya da Akeramik Neolitik Çağ denilen bu dönemde bölgede yaşayan insanların, üst kısımları dal ve kamışlarla yapılmış dairesel planlı kulübelerde/ barınaklarda oturdukları bilinmektedir. Bu çağın sonlarına doğru günlük yaşamdaki diğer işlevlerin de gerçekleştiği gerçek anlamda konutlara dönüşen bu yapıların içinde besin hazırlama ve saklama işlemlerinin de yapıldığı arkeolojik olarak saptanabilmiştir.
Yabani buğdaygillerin uğramış olduğu mutasyon ne gibi değişikliklere yol açmıştır?
Yakın Doğu’nun bir yerinde bu yabani buğdayların bir kısmı genetik bir mutasyona uğramış ve tanelerin başağa birleştikleri yerdeki genlerde oluşan bu mutasyon, buğday tanelerinin başakta uzun süre kalmasına ve geç dökülmesine hatta dökülememesine neden olmuştur. Buğday bitkisinin üremesi açısından son derece kötü olan bu durum avcı toplayıcı insan için neredeyse bulunmaz bir nimettir. Zira toprağa saçılan buğday tanelerini yerden tek tek toplamak gibi zahmetli bir uğraş bir anda sadece başağı kırıp daha hızlı ve daha çok buğday tanesi toplamalarını sağlamıştır. Bu mutasyonun olduğu yer de Urfa Karacadağ’ın batı etekleridir (Resim1.5).
Baklagillerin besin değeri nedir ve hangi öneme sahiptir?
Canlılığın temelinde iki madde vardır. Bunlardan biri karbon diğer ise azottur ve azot esas olarak aminoasitlerin dolayısıyla da proteinlerin yapısındaki olmazsa olmaz maddelerden biridir. Bu nedenle de yaşamsal bir öneme sahip olan azotun ya da bir azot bileşiği olan proteinin bir şekilde elde edilmesi gereklidir. Bu genellikle hayvansal ürünlerden sağlanmaktadır.İşte bu noktada devreye zengin bir azot kaynağı olan baklagillerin girmiş olabileceğini bir kez daha anımsatmak gereklidir. Baklagiller azot ihtiyacını iki kaynaktan sağlamaktadır. Bu kaynaklar, hava ve topraktır. Kökler yoluyla topraktan ve yapraklar yoluyla havadan emilen azot bitkinin içinde nitrogenaz enzimi ile amonyağa çevrilmektedir. Bu amonyak daha sonra aminoasit ve proteinleri oluşturmak üzere baklagil içindeki madde dönüşümlerine katılmaktadır. Baklagillerden bir bitki bu yolla yaklaşık bir hektar toprağa 200-300kg kadar bitkiye yarayışlı azot üretmektedir. Dolayısıyla baklagiller hem bünyelerinde azot barındırarak hem de ekildikleri toprağı azot açısından zengin hâle getirerek çift yönlü bir yarar sağlamaktadırlar. Kısacası azot ve dolayısıyla aminoasit ve protein sağlamak için baklagiller şarttır.
Güneydoğu Anadolu'da gerçekleştirilen kazılarda neler bulunmuştur?
Diyarbakır Çayönü ve Malatya Cafer Höyük’te emmer buğdayının
(Triticum dicoccum) kültüre alınmış en erken formlarına rastlanırken einkorn buğdayı
(Triticum monococcum), koyun (Ovis ammon orientalis) ve keçinin (Capra aegagrus)ilk evcil örnekleri bugün Atatürk Barajı altında kalmış bulunan Urfa’daki Nevali Çori’de
görülmekte, domuzun (Sus scrofa) en erken evcil örneklerine ise Batman yakınlarındaki
Hallan Çemi yerleşiminde rastlanılmaktadır (Willcox-Savard, 2007: s.432-435). Yukarıdasayılan bitkiler ve hayvanlar dışında Güneydoğu Anadolu’da kızıl geyik, ceylan, karaca, yaban sığırı, yaban domuzu, tilki, tavşan, kuş türleri, kaplumbağa, ayı, sansar, kunduz, yabanıl at ve tatlı su balıklarının da yaşadığı; fıstık, badem, üzüm gibi bitkilerin bulunduğu arkeozoolojik ve arkeobotanik olarak saptanmıştır. Ancak bunların hangilerinin beslenme için kullanıldığı tam olarak bilinememektedir.
Piroteknoloji nedir?
Piroteknoloji, Yunanca ateş anlamına gelen pyro sözcüğünden türeyen bu kavram üretiminde ateş kullanılan her türlü üretim tekniğini kapsar.
Sapiens dünyadaki tek insan türü olarak kalmayı ne zaman başarabilmiştir?
Günümüzden yaklaşık 32.000 yıl önce Homo Sapiens tek insan türü olarak kalmıştır.
Teknik zeka nedir?
Teknik Zekâ, İnsanın alet yapmak için kullandığı zekâsıdır. Taştan yapılacak bir aletin düzgün olabilmesi için gereken en önemli nokta taşın kırılma dinamiğinin bilinmesidir.
Baklagilleri evcilleştirirken insanoğlu nasıl bir sorunla karşılaşmıştır?
Baklagilleri evcilleştirirken insanın karşılaştığı en büyük sorun yabani bitkilerin tohum
zarflarının kolayca açılması ve dolayısıyla tohumun hemen dökülmesidir. Ancak
bazen baklanın tohum zarfındaki bütün tohumlar hemen dökülmezler. Bir diğer deyişle
evcilleştirme denemeleri yapan avcı toplayıcılar dökülmeyen taneleri toplayarak onları
toprağa ekmeyi öğrenmiş ve bitkiye tohumunu öyle kolayca dökmemesi gerektiğini öğretmiş olabilirler. İnsan, aynen tahıl türlerini bir yerde yetişmeye ikna ettiği gibi baklagilleri de belki ilk kez bu şekilde evcilleştirmiş olabilir. Bunu binyıllar içinde diğer baklagil türleri de izlemiş olabilir.