Arkeolojik Alan Yönetimi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Arkeolojik Alanlar İçin Koruma Kullanma Ekseninde Yeni Yaklaşımlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Ülkemizde yürütülmekte olan yasal süreçlere tabi olan alan yönetim çalışmaları nasıl sürdürülmektedir?
Yasal süreçlere tabi olan alan yönetim çalışmaları 2863 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi kapsamına dayanılarak yürürlüğe konan “Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine bağlı olarak sürdürülmektedir. Düzenlemeye göre alanın statüsü (sitin türü) ve bulunduğu konum, söz konusu alanın yönetim planını hazırlayacak yetkili idarenin tespit edilmesinde belirleyici olmaktadır. Yine yönetmeliğe göre yetkili idarenin belirlenmesinin ardından alan başkanı ve alan sınırı belirlenmekte ve yönetim planı çalışmaları buna göre modellenmektedir.
Ülkemizde arkeolojik alanlarda 2863 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi kapsamı dışında hazırlanan yönetim planı örnekleri hangileridir?
2863 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi kapsamı dışında hazırlanan yönetim planı örnekleri;
• Konya, Çatalhöyük,
• Denizli, Pamukkale.
Alan Yönetiminin püf noktası nedir?
Alan Yönetiminde işin püf noktasını, kuralları koymanın, teşvik edici ve destekleyici tedbirleri almanın yanı sıra “kontrol mekanizmalarını geliştirmek”, “yaptırımları hayata geçirmek” ve en önemlisi “tüm aktörleri oyuna dahil etmek” gibi önemli faktörler oluşturmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletince kültürel mirasa verilen önem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın hangi maddesinde vurgulanmaktadır?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 63’üncü maddesinde yer alan “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.” söylemi ile Türkiye Cumhuriyeti Devletince kültürel mirasa verilen önem ve değerin altı, en üst ölçekte (yani anayasamızda) çizilmiştir.
Ülkemizde arkeolojik mirasın istenilen nitelikte ayağa kaldırılamamasında rol oynayan etmenler nelerdir?
Ülkemizde arkeolojik mirasın istenilen nitelikte ayağa kaldırılamamasında
en önemli etkenler arkeolojik alanlar üzerinde gerçekleşen yoğun tahribatlar ile
geçmiş dönemlerde bu değerlerin korunmasına yeterli özenin gösterilmemesidir.
Günümüzde yasal açıdan önemli düzenlemeler bulunması ve koruma konusunda
yaygın bir teşkilat yapısı oluşmasına karşın, bu alanların ihya edilmesinde hâlâ
yeterince etkin olunamadığı ortadadır. Günün koşullarına rağmen arkeolojik mirasın ihya edilememesi dört temel neden etrafında toplanabilir. Bunlardan birincisi “kültürel mirasın korunması konusunda bir stratejik ulusal planın olmayışı”; ikincisi “arkeolojik mirasın korunması için ayrılan ekonomik kaynağın kısıtlı oluşu”, üçüncüsü arkeolojik mirasın korunmasına yönelik kamu-yerel-sivil-özel iş birliği anlayışının henüz tam
anlamıyla benimsenmemiş olması, dördüncüsü ise “toplumda arkeolojik mirasın
korunmasına yönelik gerekli bilinç ve duyarlılığın yaratılmamış olması” dır.
Ülkemizde kültürel miras alanını devlet merkezli bir yapı olarak tanımlayan ve kültürel mirasa özgü düzenlemelerin şekillenmesini sağlayan en önemli düzenleme hangisidir?
2863 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilerin
mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet
malı niteliğindedir.” ibaresi kültürel miras alanını devlet merkezli bir yapı olarak
tanımlayan ve kültürel mirasa özgü düzenlemelerin şekillenmesini sağlayan en
önemli düzenleme olarak görülmektedir.
Bir alan yönetimini başarılı kılabilecek en önemli etmenlerden biri nedir?
Bir alan yönetimini başarılı kılabilecek belki de en sihirli sözcük ise “katılım”dır. Katılım alan içerisinde ya da yakın çevresinde yaşayanların bu alanla maddi, manevi, bireysel ve sosyal ilişkisini yeniden düzenlemeye fırsat veren, alana karşı tutum ve davranışların gözden geçirilmesini sağladığı kadar alandan daha geniş bir kitlenin yararlanmasının yolunu açan ve bu sayede alana karşı ilginin (kimi zaman da beklentilerin) artırılmasını sağlayan önemli bir etmendir. Alanın değerlendirilmesinde söz sahibi olanların artık o alanı sosyal yaşamlarından kopuk hatta bazen gereksiz ve yasal kısıtlar nedeni ile yaşamlarını zorlaştıran bir varlık olarak görmek eğiliminden sıyrılarak, kendilerini alanla özdeşleşen ve alanı kendilerinden bir parça olarak hissetmeye başlamaları bir arkeolojik sitte “alan yönetimi” aracının temel amacı olmalıdır.
Ülkemizde arkeolojik mirasın korunmasına ilişkin yapılan yasal düzenleme hangisidir?
Ülkemizde kültürel mirasın korunmasına ilişkin anayasal boyutta belirlenen devletin koruma görevinin arkeolojik miras için vücut bulduğu temel yasal düzenleme ise 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile bu kanuna dayalı yönetmelik, ilke kararları vb. alt mevzuattır.
Başarılı bir sürdürülebilir kültür turizmi için ziyaretçilerin bilgilendirilmelerine yönelik neler yapılabilir?
a. Ziyarete açık arkeolojik alanın yer aldığı bölgenin coğrafi, doğal ve beşerî
koşulları hakkında ziyaretçilere mutlaka ziyaret öncesi bilgi sunulmalıdır.
b. Bölgenin konaklama, yeme içme olanaklarından, bunların fiyat ve niteliklerine; bölgede yaşayan insanların örf ve âdetleri gibi kültürel özelliklerinden, bölgeye özgü el sanatları ve yerel ürünlerine; alana ilişkin alternatifli gezi planları, alanın bölge içindeki konumu ve yakın çevresi ile
bağlantıları ve alanın spesifik özelliklerinin belirtildiği tematik haritalara
kadar ziyaretçilerin (ziyaret öncesinde de kolaylıkla ulaşabilecekleri) kendini ziyaret sırasında rahat ve güvende hissetmeleri için gerekli katalog,
İnternet sitesi, broşür gibi bilgiler hazırlanmalı ve sunulmalıdır.
c. Ayrıca ziyaretçilerin ziyaretleri esnasında da hem tatmin edici düzeyde
bilgilenmelerine olanak tanıyacak hem de kültürel alanın yapısıyla uyumlu içme suyu, tuvalet, acil durumlar için haberleşme olanağı gibi en azından elzem ihtiyaçların sağlanması standartlarını taşıyan donanımlı karşılama merkezleri oluşturulmalıdır.
Ülkemizde arkeolojik alanlarda 2863 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi kapsamında yürütülen “alan yönetimi” ve “yönetim planı” çalışmaları tamamlanan ya da sürdürülen alanlar hangileridir?
2863 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi kapsamında yürütülen alan yönetim planı örnekleri;
• Antalya, Alanya Tersanesi ve Kalesi,
• Aydın, Aphrodisias Antik Kenti,
• İstanbul Tarihî Alanları,
• Adıyaman Nemrut Dağı,
• Bitlis, Ahlat Selçuklu Mezarlığı,
• Gaziantep, Dülük Antik Kenti,
• İzmir, Efes Antik Kenti,
• Edirne, Selimiye Camii ve Külliyesi
• Kars, Ani Ören Yeri
Ülkemizin Dünya Miras Listesi’ndeki ve Geçici Miras Listesi'ndeki varlık sayıları nelerdir?
Dünya Miras Listesi’ndeki varlık sayımız bugün itibarıyla 10’a , Dünya Miras Listesi’ne aday gösterilecek varlıklarımızın yer aldığı Geçici Miras Listemizdeki varlık sayımız ise 38’e yükselmiştir.
Yasal süreçlere tabi olmayan alan yönetim uygulamaları nasıl yürütülmektedir?
Yasal süreçlere tabi olmayan alan yönetim uygulamalarında ise çalışmalar daha çok alana ilişkin bir yönetim planı hazırlanması önceliği etrafında sürdürülmektedir. Bu yöntem kapsamında verilen örnekler çoklukla söz konusu yasal düzenleme öncesinde başlayan çalışmalardan müteşekkildir.
Arkeolojik alanların yönetiminde dikkat edilmesi gereken önemli unsurlar nelerdir?
Günümüze kadar ulaşan kültürel ve tarihî değerler ile anıtların sosyal, kültürel ve ekonomik değerleri ve bunlara ilişkin sorunlar her ülke ve her toplum için farklı olabilmiştir. Bu bağlamda bu değerleri korumada ve bunlara ilişkin sorunlara çözüm üretme noktasında özellikle Dünya Miras Alanı hüviyetini kazanmış ya da artık tarih sahnesinden silinmiş kültürlere ait ortak mirasımız insanlık tarihinde “dünyanın ortak hafızası” olma niteliği kazanması için, ulusal ve uluslararası ölçekte, koruma bilinci geliştirilerek bu mirasın geleceğe taşınması için her türlü yöntem arayışına girmekten kaçınılmamalıdır. Bu süreçte, kültürel zenginliklerimizi dünyaya açılan bir kapı olarak değerlendirerek, uygarlık belgeliğinin önemli bir alanı olarak düzenlemek adına gerekli yöntemlerin nitelikli bir ölçekte planlanması ve bu planlamaların katılımcı süreçler içeren kurgularla yönetilmesi zorunluluğu vardır. Unutulmamalıdır ki katılımcı süreçler ve doğru eylem stratejileri ile donatılmış alan yönetim planları ulusal koruma programlarının en güçlü yönlerini oluşturacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın başlıca görevi nedir?
Ülkemizdeki kültür varlıklarını bilimsel çalışmalarla ortaya çıkarmak, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarını tespit etmek, bakımını, onarımını, korunmasını sağlamak, tahribatını ve kaçakçılığı önleyici tedbirler almak ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyetleri yürütmek üzere gerekli tedbirlerin alınması görevi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yükümlü kılınmıştır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesindeki idari ve teknik görevler Bakanlığa bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile ona bağlı taşra teşkilatı olarak görev yapan Müze Müdürlükleri, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlükleri, Rölöve ve Anıtlar Müdürlükleri ile Restorasyon Konservasyon Merkez Laboratuvar Müdürlüğü aracılığıyla yürütülmektedir.
Ülkemizde arkeolojik alan yönetiminin temel hedefleri ne olmalıdır?
Kültürel değerlerimizi geçmişten gelen tecrübenin ışığında ve çağdaşlaşma bilinci
içinde yorumlayarak yaratıcı bir geleceğe doğru aktarmak, baştan başa açık hava
müzesi olan ülkemizin tarihî, kültürel ve doğal varlıklarını bütün dünyaya tanıtarak, ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek, çeşitli uygarlıkların mirası olan
ören yerleri, anıtsal eserler, hanlar, kervansaraylar, camiler, kısacası hafızamız
olan bu alanlara bütün dünyanın ilgisini çekmek alan yönetiminin temel hedeflerinden olmalıdır.
Arkeolojik alanlara yakın bölgelerde yaşayanların kültür mirası sahiplenmesine yönelik sürdürülebilir kültür turizmini geliştirme bilincinin aşılanması için neler yapılabilir?
a. İlk ve orta dereceli okul öğrencileri ve öğretmenlerine yönelik eğitim çalışmalarına ağırlık verilmeli, bu amaçla çeşitli faaliyetler düzenlenmeli, bilgilendirici doküman ve promosyonlarla etkinliklere katılım desteklenmelidir.
b. Yerel halk alanın ve bölgenin özellikleri konusunda donanımlı hâle getirilmeli,
c. Yerel halkın (paydaşların) eğitimi için STK’ larla iş birliği içinde bölge şartlarına uyarlı çalışmalar yapılmalı,
d. Bölgede kamuyu temsil eden bütün taraflar, özellikle kolluk kuvvetleri ile
alanla ilişkili olup doğrudan ya da dolaylı olarak alanın varlığından yarar
sağlayanlar (turizmciler, işletme sahipleri vb.) bilgilendirilmeli,
e. Yerel halkın ziyaretçilere rahatsızlık vermeden onlarla diyaloğa geçebilmeleri, sosyoekonomik gelişmelerine katkı sağlayacak yeme içme konaklama
gibi hizmetleri sunabilmeleri ve yerel ürünleri pazarlamalarına olanak sağlamak üzere üretim standartları gibi konularda bilgilendirme, eğitim, donanım ve teknik destek sağlanmalı,
f. Yerel halkın yaşadığı çevresel koşullar ve yaşam şartları gözden geçirilmeli,
olanaklar dahilinde yaşam alanlarının özgün yapısı ile korunması konusunda ekonomik, teknik destek verilmeli ve bilgilendirilmeleri sağlanmalıdır.
Varlıkların Dünya Miras Listesi’ne aday gösterilebilmesi için ne gerekmektedir?
Dünya Miras Listesi’ne aday gösterilen varlıkların tercihen katılımcı modellere dayalı bir yönetim planına veya varlığın istisnai evrensel değerinin nasıl korunması gerektiğini belirten özel bir yönetim sistemine sahip olması beklenmektedir. Eğer alanın/varlığın bir yönetim planı ya da sistemi yoksa en azından bir planın oluşturulması için gerekli süre ile sistemin uygulanması için hangi kaynakların kullanılabileceğinin ve plan hazırlanıncaya kadar işletim planlarının sağlanması beklenmektedir. Ayrıca UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen kıstaslar çerçevesinde Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’ye ilişkin Uygulama Rehberi’nin 108. maddesi ile Dünya Miras Listesi’ne aday gösterilecek olan alanlarda yönetim planının bulunması zorunlu hâle getirilmiştir.
Ülkemizde arkeolojik alanlar için alan yönetim planından bahsetmeden önce yapılması gereken nedir?
Ülkemizde arkeolojik alanlar için alan yönetim planından bahsetmeden önce daha üst ölçekli bazı kararların alındığı ve planların ortak dilinin oluşturulmasını sağlayacak üst ölçekli bir “kültürel miras politikası” belirlenmelidir.
Arkeolojik alanlar için öykülendirme ve değerlendirme neden önemlidir?
Arkeolojik alanların öykülendirilmesi ve değerlendirilmesi hususunu müze tanımında yer alan “toplumun bedi zevkinin gelişmesi” ni sağlayacak faaliyetin çok ötesinde algılamak gerekmektedir. Bir alanın öykülendirilmesi toplum tarafından o alanın niteliğinin ve özelliğinin daha kolay algılanmasını sağlayarak alanın korunma gerekçesinin anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında arkeolojik alan yönetimi çerçevesinde arkeolojik alanların ayağa kaldırılmasında, öykülendirme faaliyetinin korumanın önemli bir argümanı olduğu da söylenebilir. Bir arkeolojik alanın değerlendirilmesi hem alanın (bilimsel yöntemlerle) kısmen ya da tamamen ihya edilmesini hem de alanın cazibesini artırarak alandan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlananların alanı sahiplenmesini etkileyebilir. Bu açıdan bakıldığında söz konusu alan ve yakın çevresinde yaşayanların ve paydaş olarak nitelendirilmesi gerekenlerin alana karşı ilgi ve duyarlılığı artacak, daha da önemlisi toplumda alanla ilgili “beklenti”
oluşmaya başlayacaktır.
Ören yeri nedir?
Bugün ziyarete açık arkeolojik alanlar 2863 sayılı Yasa’da böyle nitelendirilmese de “ören yerleri” olarak algılanmaktadır. 2863 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 7. bendinde ören yeri; “tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, topoğrafik olarak tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının birleştiği alanlar” şeklinde tanımlanmıştır.