Arapça 1 Dersi 8. Ünite Özet
Arapçada Sıfat Tamlaması
- Özet
Arapçada bir ismin ardından gelerek o ismi niteleyen sözcüklere sıfat diyoruz. Sıfatlar sözcüklerin anlamlarını sayı, renk, şekil, durum vb. yönlerden nitelerler. “Niteleyen” anlamında Türkçede de kullanılan “sıfat” sözcüğü aslen Arapçadır (صِفة) ve Arapçada da aynı anlamda kullanılmaktadır. Bir sıfat tarafından nitelenen sözcüğe mevsûf (مَوصوف) adı verilir.
Bir sıfat tamlamasında sıfat ile mevsuf, diğer bir deyişle niteleyen ve nitelenen dört bakımdan birbiriyle uyumlu olmak zorundadır: Cinsiyet bakımından, sayı bakımından, belirlilik ve belirsizlik bakımından, i‘râb bakımından.
Sözcüklerin sıralanışı açısından sıfat tamlaması Türkçe sıfat tamlamasından farklıdır. Türkçede sıfat, nitelediği sözcükten önce gelir. Arapçada ise tam tersi ister belirli ister belirsiz bir sıfat tamlaması olsun sıfat nitelediği sözcükten sonra gelmektedir. Örneğin Türkçede yeni kitap derken görüldüğü üzere yeni sözcüğünü kitap sözcüğünün önüne getiriyoruz. Arapçada ise durum tam tersidir. Dolayısıyla Türkçe bir sıfat tamlamasını oluşturan sözcüklerin altına Arapça karşılıkları yazıldığında doğru bir Arapça sıfat tamlaması oluşturulmuş olur.
Örneğin “yeni kitap” biçimindeki tamlama, Arapçada aşağıdaki gibidir:
Arapçada mevsuf önce kullanıldığı için, sıfatın mevsûfuna dört bakımdan uyma zorunluluğu vardır:
1- Ma‘rifelik ve nekiralık (belirlilik ve belirsizlik) bakımından: Mevsûf belirli ise sıfatı da belirli, mevsûf belirsiz ise sıfatı da belirsiz kullanılmak zorundadır. Örneğin;
الرّجُل الغَنِيُّ (zengin adam)
رَجُلٌ غَنِيٌّ (zengin bir adam)
2- Cinsiyet bakımından: Mevsûf erilse sıfat da eril, mevsûf dişilse sıfat da dişil olmalıdır. Örneğin;
الطّالِب المُجْتَهِد (çalışkan erkek öğrenci) (eril)
الطّالِبَة المُجْتَهِدَة (çalışkan kız öğrenci) (dişil)
3- İ‘râb bakımından: Sıfat, mevsûfun i‘râbına tabidir; mevsûf merfû ise sıfat da merfû, mevsûf mansub ise sıfat da mansub, mevsûf mecrur ise sıfat da mecrur olur. Örnek:
َرَجَ العالمُ الكبيرُ.
َأَيْتُ العالمَ الكبيرَ.
ذَهَبْتُ إِلى العالمِ الكبيرِ.(Büyük bilgine gittim.)
4- Sayı bakımından: Mevsûf tekilse sıfat da tekil, mevsûf ikil ise sıfat da ikil, mevsûf çoğul ise sıfat da ona uygun yapıda gelmelidir.
المُعَلِّمُ المُخْلِصُ (ihlaslı öğretmen)
المُعَلِّمانِ المُخْلِصانِ (ihlaslı iki öğretmen)
المُعَلِّمُون الـمُخْلِصونَ (ihlaslı öğretmenler)
المُعَلّمَةُ المُخْلِصةُ (ihlaslı kadın öğretmen)
المُعلمَتانِ المُخْلِصَتانِ (ihlaslı iki kadın öğretmen)
المُعَلّماتُ المُخْلِصاتُ (ihlaslı kadın öğretmenler)
→ Arapçada sıfat, tek bir kelime olabileceği gibi bir niteleme cümlesi de olabilir. Bir cümlenin niteleme cümlesi olabilmesi için belirsiz bir isimden sonra (bu isim tekil de olabilir, çoğul da) kullanılmış olması gerekir. Başka bir deyişle, belirsiz isimlerden sonra gelen cümleler niteleme cümleleridir, dolayısıyla sıfattır. Hatırlayacağınız üzere cümlelerin i‘râbı mahallendir, yani bulunduğu konum itibariyle i‘râbı “mahallen merfû” veya “mahallen mansûb” ya da “mahallen mecrûr” biçiminde yapılır; ref veya nasb ya da cer alameti aranmaz. Sözgelimi, cümlenin nitelediği isim merfû ise sıfat cümlesi mahallen merfû olur. Örnek verecek olursak;
: