Afet Ekonomisi Ve Sigortacılığı Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Risk Yönetimi Ve Sigorta
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Risk almanın hayatımız üzerindeki etkileri nelerdir?
Günlük hayatımızda sağlığımızı, canımızı, paramızı, malımızı tehdit eden çok sayıda riskle karşı karşıyayız. Bu riskler gerçekleştiğinde sağlığımızı, canımızı, paramızı, malımızı kaybedebiliriz. Bazı tedbirler alarak, risklerin bir kısmından kaçınmak mümkün olabilir. Ancak alınan tüm tedbirler rağmen riskler yine de gerçekleşebilir. Risk gerçekleştiğinde de istenmeyen olumsuz sonuçlarla karşılaşılır. Öyleyse risk dediğimizde olumsuz bir durumla karşı karşıya kalma anlaşılmaktadır. Riskten kaçınmanın farklı yolları olabilir. Her türlü iş güvenliği ve emniyet tedbirleri almak, binaları güçlendirmek, risk olduğu düşünülen yerlere gitmemek, araçları kullanmamak, riskli yatırım yapmamak bunlar arasında sayılabilir. Özellikle finansal piyasalarda bazı yatırımcılar bilerek ve isteyerek risk alabilir. Risk ve getiri doğru orantılıdır. Başka bir deyişle, finansal piyasalarda riskli bir finansal araca yatırım yapıldığında normal üstü getiri sağlanabileceği gibi, beklenenin çok altında zararla da karşılaşılabilir. Finansal piyasalarda bu riskleri yönetmek amacıyla hedging teknikleri kullanılır. Finansal piyasalar dışında karşılaşılan risklerin ise üç olumsuz sonucu olabilir. Birincisi sağlığımızla ilgili sorunlar yaşayabiliriz, bir daha çalışamayacak hâle gelebiliriz, sürekli bakıma muhtaç kalabiliriz. İkincisi hayatımızı kaybedebiliriz. Bu durumda bakmakla yükümlü olduklarımız zor durumda kalabilirler. Üçüncüsü ise paramızı ve malımızı kaybedebiliriz. Paramızı ve malımızı kaybettiğimizde bakmakla yükümlü olduklarımızla birlikte geçim sıkıntısına düşebiliriz. Sigorta şirketleri, riskten kaçınmak isteyenlerin risklerini küçük primler karşılığında devralmaktadır. Risk gerçekleştiğinde, sigorta şirketinin sağlık ve hayatla ilgili yapabileceği bir şey yoktur ancak sigortalının maddi kayıplarını tazmin etmekte, riskin gerçekleşmesinden önceki durumuna getirmektedir. Böylece sigorta sistemi bireylerin, kurumların ve toplumun daha huzurlu ve kaygısız bir yaşam sürmesine olanak sağlar.
Risk kelimesinin kökeni nedir?
Risk kelimesinin Yunancada “sarp kayalık” anlamına gelen “rhiza” kelimesinden türediği iddia edilmektedir. Risk kelimesi, antik çağda mecburi olarak kıyılar boyunca sahilin ya da kayalıkların yakınında yapılan deniz seyrüseferlerindeki tehlikelere atıfta bulunmak üzere kullanılan bir denizcilik terimi olarak ortaya çıkmıştır. Böylece risk kelimesi “denizde zorluklardan kaçınma” anlamında ortaçağ boyunca kullanılmaya başlanmıştır. Latincede ve avam Latincesinde de risk kelimesi “kısa kesmek” anlamındaki “resegare” fiilinden türetilen “resicium”, “risicium”, “riscus” olarak kullanılmıştır. İtalyancada ise risk kelimesi “tehlikeye düşmek” anlamına gelen “riscare” fiilinden “risico”, “risco”, “rischio”, İspanyolcada “riesgo”, Almancada “risiko”, Fransızcada ise “risgue” karşılığı olarak kullanıldı. 16. Yüzyılın başında Orta Yukarı Almancada risk kelimesi teknik bir kelime olarak “bir işi yapmaya cesaret etmek, taahhüt etmek” ya da “ekonomik başarıyı istemek” anlamında kullanılmaya başlandı. İngilizcede ilk kullanımı ise 1728 yılında olmuştur. Risk kelimesi zarf olarak ise 1826 yılında “riskli” (risky) şeklinde kullanılmıştır. Daha zayıf bir rivayete göre risk kelimesinin etimolojisinin Arapçadan kaynaklandığı da ifade edilmektedir. Bu görüşe göre risk kelimesinin zenginlik ve iyi talih anlamındaki “rızk” kelimesinden türetilmiş olabileceği de iddia edilmektedir. Genel kabul görmese de Çincede riskin iki sembolden oluştuğu, ilk sembolün tehdit, ikinci sembolün fırsat anlamına geldiği ileri sürülmektedir. İkisi birlikte yazıldığında ise risk anlamına gelmektedir. Risk sözcüğünü İngilizler İspanyolcadan, Almanlar ise İtalyancadan almışlardır. Bu sözcüğün diğer pek çok dile önceleri Fransızcadan geçtiği ancak Sanayi Devrimi sonrasındaki süreçte İngilizcenin Fransızcadan daha yaygın bir dil haline gelmesiyle birlikte “risk” sözcüğünün diğer dillere İngilizceden geçtiği ifade edilmektedir. Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğünde “risk” kavramının Fransızca “risque” kökünden, “riziko” kavramının ise İtalyanca “rizico” kökünden Türkçeye geçtiği belirtilmiştir. Güncel Türkçe Sözlükte “risk” ve “riziko” kavramları “zarara uğrama tehlikesi” şeklinde tanımlanmıştır. Yani Türkçede kullanılan “risk” ve “riziko” kavramlarının aynı anlamı taşıdıkları dolayısıyla her iki kelimenin anlamdaş oldukları kabul edilmiştir. Eski tarihli Türkçe kaynaklarda “riziko” kavramı daha çok kullanılırken günümüzde daha çok tercih edilen ise “risk” kavramıdır.
Risk kelimesinin günümüzdeki anlamı nedir?
Society for Risk Analysis’e göre risk; insan hayatı, sağlık, mülkiyet ya da çevre üzerinde istenmeyen, olumsuz sonuçların gerçekleşme olasılığıdır. Oxford İngilizce Sözlüğüne göre risk; hoş olmayan bir şeyin olma olasılığıdır. İngiliz Hazinesine göre risk; sonucu pozitif fırsat ya da negatif tehdit olan olaylara ve durumlara ilişkin belirsizliktir. Finansal açıdan risk; bir yatırımdan elde edilecek getirinin beklenenden farklı olmasıdır. Sağlık açısından risk; bir hastalığa ya da kazaya maruz kalmayı artıran her türlü fiziksel, davranışsal, psikolojik, akli, gelişimsel ya da çevresel faktördür. Görüleceği üzere, değişik bakış açıları altında risk çok farklı anlamlar ifade edecek şekilde tanımlanabilmektedir. İşte bu nedenle, risk kavramını pek çok farklı akademik ve profesyonel branş için geçerli olacak ortak bir ifade ile tanımlamak oldukça zordur. Risk ile anılan diğer bir kavram da belirsizliktir. Bu iki kavramı birbirinden ayıran en temel özellik, risk neticesinde hangi durum ya da durumların ortaya çıkabileceğinin bilinebilmesi, hesaplanabilmesi, somut verilere ulaşılabilmesidir. Ancak belirsizliğin gerçekleşmesi hâlinde hangi sonuçların ortaya çıkacağının bilinmemesi, hesaplanamamasıdır.
Finansal ve finansal olmayan riskler nelerdir?
Sonucunda finansal (parasal) kayıplara sebep olan risklere finansal riskler denir. Bir kişi ya da kurum gelir elde etmek amacıyla bir finansal varlığa yatırım yaparken risk alır. Yatırım döneminin sonunda beklediği getiri elde edemeyebilir. Bir girişimci ya da işletme benzer şekilde yeni bir girişimde bulunurken risk alır. Girişimi başarılı olabileceği gibi başarısız da olabilir. Her iki durumda da sonuç başarısız olursa parasal kayıplarla karşılaşılır. Bazı risklerin sonucunda ise finansal kayıplar olmayabilir. Örneğin, kişi hasta olabilir, sakat kalabilir hatta ölebilir. Bu tip sonucu finansal olmayan risklere finansal olmayan risk denir.
Temel ve özel riskler nelerdir?
Temel riskler, toplumun büyük bir kısmını ve hatta kimi zaman tamamını etkileyen risklerdir. İşsizlik, savaş, yüksek enflasyon, doğal afetler ilk akla gelen temel risklerdir. Özel riskler ise kişisel olaylardan dolayı ortaya çıkan ve genelde büyük kitleleri değil belirli kişileri etkileyen risklerdir. Bir işyerine hırsız girmesi, bir evin yanması, bir kişinin kaza geçirmesi özel risklere örnek olarak verilebilir.
Spekülatif ve saf riskler nelerdir?
Spekülatif riskler, gerçekleşmesi halinde bir kayba yol açan ancak gerçekleşmemesi durumunda kazançla sonuçlanan risklerdir. Örneğin, pay senedine yatırım yapan bir yatırımcı, pay senetlerinin fiyatları yükselirse kazanç elde eder ancak beklentiler gerçekleşmez, pay senedi fiyatları düşerse zarar eder. Saf riskler ise gerçekleşirse çoğunlukla bir kayba sebep olur ya da herhangi bir kayıp olmayabilir. Riskin gerçekleşmemesi durumunda herhangi bir kazanç da söz konusu değildir. Örneğin deprem bir risktir. Deprem olduğunda oturduğunuz bina hasar görürse maddi bir kayıpla karşı karşıya kalırsınız. Ancak deprem olmazsa herhangi bir kazancınız da olmayacaktır. Saf riskler sigortaya konu olan risklerdir. Bu nedenle saf riskleri biraz daha detaylandırmak gerekir. Saf riskler üç başlık altında toplanabilir. Kişiye Yönelik Riskler: Bu tür saf riskler, gelir kazanma özelliğinin kaybedilmesine bağlı olarak gelirin ya da mal varlığının azalma olasılığı ile ilgilidir. Örneğin; • Erken ya da zamansız ölüm riski • Emeklilikte yeterli gelire sahip olamama riski • Hastalanma ve/veya sakat kalma riski • İşsiz kalma riski Mala Yönelik Riskler: Malı olan kişi ya da kurumlar yangın, hırsızlık, kaza, doğal afetler gibi risklerle karşı karşıya kalırlar. Bu riskler gerçekleştiğinde maddi kayıplar oluşur. Bu risklere mala yönelik riskler denir. Sorumluluğa Yönelik Riskler: Bir kişinin kendi hatasından kaynaklanan bir sebeple başkaları zarar görüyorsa sorumluluğa yönelik riskle karşı karşıya kalınır. Örneğin bir hekimin yanlış ameliyat yapması durumunda hastası zarar görmüşse, bu olayda hekimin sorumluluğu vardır. Araç kullanan bir kişi kazaya sebebiyet vermişse bu kazadan sorumludur.
Risk yönetimi nedir ve ne gibi bir amacı vardır?
Risk yönetimi, olası kayıpları bekleyerek ve zararın meydana gelmesi olasılığını azaltıcı ya da meydana gelen zararın mali boyutunun düşük kalmasını sağlayacak prosedürler tasarlama ve yürürlüğe alma yöntemiyle risklerle başa çıkmaya çalışan bir yaklaşımdır. Risk yönetimi, şirket ya da kuruluş hedeflerine etkisi olabilecek riskleri ortaya çıkarmak ve bu risklerin neden olması muhtemel sonuçlarıyla baş edebilmek için yapılan tüm faaliyetleri kapsayan ve aynı zamanda dinamik bir görünüm arz eden süreçtir. Risk yönetimi bu sebeple, her türlü riskin tanımlanması, tahlil edilmesi ve riske karşı önlemler alınması işlemlerini kapsayan sistematik bir yönetim uygulamasıdır. Başka bir deyişle, risk yönetimi, bir sistemdeki potansiyel tehlikeli olayları ortaya çıkarma, tahlil etme ve değerlendirme hedefi ile insana, çevreye ve diğer varlıklara gelebilecek olası zararları ortadan kaldırmak ya da en azından azaltmak için etkili risk kontrol önlemleri tanımlama ve yürürlüğe koyma hedefine sahip süreklilik arz eden bir yönetim sürecidir. Risk yönetiminin amacı, tehditlerin belirlenmesi ve denetim altında tutulması yoluyla kuruluşun gereksiz tehlikelerle karşılaşmasının önlenmesi, önceden görülebilen kayıpların engellenmesi veya uygun bir şeklide planlanması ve etkili/verimli risk denetimlerinin ortaya konmasıdır. Tüm olağanüstü durumların engellenmesi mümkün olmamakla birlikte, iyi bir planlama ile kayıplar en düşük seviyede tutulabilir.
Risk yönetimi aşamalarından olan "riskin belirlenmesi" nedir?
İlk aşamada karşı karşıya kalınabilecek riskler belirlenmelidir. Kişi ya da kurumların hedeflerine ulaşmasını engelleyecek, maddi zararlara uğratacak risklerin belirlenmesi kolay gibi görünse de oldukça sistematik bir şekilde yaklaşılması gereken bir konudur. Bu aşamada yapılacak bir hata tüm risk yönetiminin yanlış kurgulanmasına yol açar. Risklerin tanımlanması için kontrol listeleri, kayıtlara ve deneyimlere bağlı çıkarımlar, akış diyagramları, beyin fırtınaları, sistem analizleri, senaryo analizleri ve sistem mühendislik teknikleri kullanılmaktadır.
Risk yönetimi aşamalarından olan "risk analizi" nedir?
Risk analizi, belirlenmiş riskler hakkında aksiyon alınıp alınmayacağına ve alınacak ise fayda/ maliyet dengesi açısından en uygun olan aksiyonların seçilmesine yardımcı olan bir faaliyettir. Risk analizi, risklerin sebeplerinin, olumlu/olumsuz etkilerinin ve bu etkilerin ortaya çıkma ihtimallerinin belirlenmesinden oluşmaktadır. Risk analizi sırasında bir ön analiz yapılması genel olarak oldukça faydalı bulunmaktadır. Bu doğrultuda, daha ayrıntılı analize geçmeden önce aynı tip ve gruptaki riskler bir araya getirilebilmekte veya düşük önemdeki riskler kapsam dışında tutulabilmektedir. Bu noktada önemli olan husus ise kapsam dışında olması öngörülen risklerin de kayıt altına alınması ve gelişimlerinin izlenmesi olarak belirmektedir.
Risk yönetimi aşamalarından olan "risk değerlemesi" nedir?
Risk değerlemesi, potansiyel risk doğuracak tehlikeli faaliyetlerin veya varlıkları riske sokacak olaylar veya durumlar hakkında bilgilerin toplanması, bu bilgilerin bilimsel olarak tahlil edilmesini içeren sistematik bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda, fayda-maliyet tahlilinin gerçekleştirilmesi ve risklerin transferinin sağlanabilmesi için gerekli olan kontrollerin kurulması için ihtiyaç duyulan yatırım maliyetinin doğrulanması da önem arz etmektedir.
Risk yönetimi aşamalarından olan "risk kontrolü" nedir?
Risk kontrolü; risk politikaları oluşturarak, iş birimlerinin risk alan faaliyetlerini gözden geçirerek, yönetimsel bilgi ile üst yönetim raporlamalarını sağlayarak, risk yönetimi sürecinde aktif bir şekilde çekirdek kontrollerin uygulanmasıdır.
Risk yönetim tekniklerinden olan "riskten kaçınmak" nedir?
Kişi ve kurumlar riskin varlığını bilmelerine rağmen kimi zaman riskten kaçınma eğiliminde olabilir. Risk sonucu oluşacak istenmeyen durumlarla karşılaşılmak istenmemesi, riskin yönetiminin mümkün olmaması ya da pahalı olması böyle bir tercihe yol açabilir. Örneğin; uçağa binmekten korkan birisi uçağa binmeyebilir, parasını kaybetmek istemeyenler pay senedi gibi riskli yatırım araçlarına yatırım yapmayabilir, yeni girişimlerde bulunmak istemeyebilir, deprem sonucu ölmekten korkan bir kişi çadırda yaşamak istemeyebilir. Görüldüğü gibi riskin getirebileceği olumsuzluklarla yüzleşmek istemeyenler mümkün olduğunca riskten kaçınabilirler. Ancak hayatımızda çok sayıda risk vardır ve hepsinden kaçınmak mümkün değildir. Ayrıca sürekli böyle bir psikolojide olmak hayatımızı büyük ölçüde sınırlandırır, olası kazançlardan mahrum kalmamıza yol açabilir.
Risk yönetim tekniklerinden olan "riski tutmak" nedir?
Kişi ve kurumlar riskin varlığını bilmelerine, risk gerçekleştiğinde ne tür olumsuzluklarla karşılaşacaklarını bilmelerine rağmen herhangi bir tedbir almadan riskli ortamda yaşamlarını sürdürmeyi tercih edebilir. Bu bazen zorunluluktan (riskten kaçınmanın maliyetli olması gibi) bazen umursamazlıktan bazen ihmalkârlıktan kaynaklanabilir. Ülkemiz insanlarının büyük çoğunluğunun bu şekilde davrandığını söyleyebiliriz. Ancak bu düşüncenin bireylere, kurumlara hatta topluma büyük bir maliyet getirdiği aşikârdır.
Risk yönetim tekniklerinden olan "riski azaltmak" nedir?
Riski sonucu karşılaşılabilecek zararları en aza indirmek amacıyla bilinçli bir şekilde tedbirler alınabilir. Örneğin; depreme karşı binaların güçlendirilmesi, işyerlerinde personelin iş güvenliği konusunda eğitilmesi, yangına karşı tedbirlerin alınması, trafikte dikkatli araç kullanılması ve kurallara uyulması gibi. Ancak tüm bu tedbirlere rağmen risk yine de gerçekleşebilir ve maddi ve manevi zararlara yol açabilir.
Risk yönetim tekniklerinden olan "riski transfer etmek" nedir?
Riskin gerçekleşmesi hâlinde ya parasal bir kayıp söz konusu olur ya da insan sağlığı olumsuz etkilenebilir hatta ölümlerle karşılaşılabilir. İnsan yaşamını ya da sağlığını etkileyen risklerin transfer edilmesi mümkün değildir ancak sonucu parasal kayıplara yol açan riskler transfer edilebilir. Riskin transfer edilebileceği en önemli kurumlar sigorta şirketleridir. Sigorta şirketleri, belli bir prim karşılığında riskleri devralarak, riskin gerçekleşmesi halinde parasal kayıplara teminat vermektedir. Bu tekniklerden hangisinin daha iyi olduğu, hangisinin tercih edilmesi duruma göre değişiklik göstermektedir. Kaybın sıklığı ve büyüklüğü hangi yöntemin seçileceğini belirleyici olmaktadır.
Sigorta nedir?
Sigorta, olası risklerin ortaya çıkaracağı zararların, maddi boyutlarını karşılamak üzere planlanan ve katılımcılar arasındaki dayanışmayı, prim-tazminat dengesiyle sistemleştiren bir organizasyonudur. Risk türleri, bu risklerin gerçekleşme olasılığı ve sonuçta ortaya çıkabilecek maddi zarar tutarı tahmin edilmekte, bu tutarı karşılamak üzere tüm sigortalılardan toplanması gereken primler hesaplanmakta, böylece aktüeryal bir prim-tazminat dengesi kurulmaktadır. Gelişmiş bir yardımlaşma sandığı niteliğindeki sigortalar riskleri değil ama kötü sonuçlarını engelleyebilmektedir. Sigorta, en azından hasardan önceki yaşam düzeyini garantiye alma konusunda bir güven duygusu yaratmaktadır. Ancak, sigorta ettirenin ya da sigortalının, yasa hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı eylemlerinden doğabilecek zararlarını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz. Hayat sigortalarında rizikolara karşı alınacak teminatlarla belli tutarlarda bir güvence sağlanmasının yanı sıra sigorta süresinin hasarsız tamamlanması durumunda elde edilecek belli tutardaki bir birikim ödemesiyle ayrıca bir finansal yatırım avantajı da sağlanabilmektedir. Ancak sigortacılık bir birikim sistemi değil, bir dayanışma organizasyonudur. Ülkemizde farklı yaklaşımlar nedeniyle pek gelişmemiş, başlangıçta yabancı sermayeli şirketlerle ortaya çıkmış, son on yılda gene yabancı sermayeli şirketlerin denetimine geçmiştir.
Sigortacılığın barındırdığı unsurlar nelerdir?
Sigortanın tanımından hareketle sigortacılığın barındırdığı unsurları aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz: • Cana veya mala kasteden riskler, • Bu risklerden kaçınmak, korunmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlar, • Bu riskleri üstlenen bu amaçla kurulmuş şirketler, • Riskleri üstlenme karşılığında talep edilen ücret (prim), • Risk gerçekleştiğinde riskleri belli bir prim karşılığında üstlenen şirketler tarafından ödenen tazminat
Sigortanın önemi nedir?
- Fertlere ve kurumlara ekonomik ve sosyal hayatta öngörülebilirlik ve emniyet sağlar.
- Kredi teminine yardım eder.
- Tasarrufu geliştirir, sermaye oluşumuna katkı sağlar.
- Toplumda huzur ve güven tesis eder, dayanışmayı sağlar.
- Uluslararası ilişkileri geliştirir.
- Finansal istikrarı artırır.
- Girişimcileri ve ticareti destekler, iş sürekliliği sağlar.
- Sosyal güvenlik programlarının üzerindeki baskıyı hafifletir.
- Risklerin daha etkin yönetilmesini sağlar.
- Sigorta, risklere karşı önleyici önlemleri geliştirir.
- Finansal sistemin etkinliğini artırır.
Sigorta poliçesi ve sigorta sözleşmesi nedir?
Sigorta poliçesi; sözleşmenin koşullarını gösteren ve delil teşkil eden yazılı bir belgedir. Sigortacının sigorta güvencesini üzerine aldığını ve sigorta ettirenin ise prim ödeme borcu altına girdiğini gösterir, her iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesinde sigorta sözleşmesi şu şekilde tanımlanmıştır: Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.
Sigorta genel ve özel şartları nedir?
Sigorta genel şartları: Hazine müsteşarlığı tarafından düzenlenmektedir. Her sigorta branşı için genel şartlar belirlenmiştir. Genel şartların sigorta poliçesiyle birlikte sigortalıya verilmesi zorunludur. Genel şartlardaki hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bunlar dışındaki şartlar sigortacı ile sigortalı arasındaki özel anlaşmayla değiştirilebilir. Örneğin; kasko sigortalarında aracın yarışmalara katılması sonucundaki zararlar mevcut hükümlere göre teminat dışıdır. Fakat özel anlaşmayla, sürprim (ek prim) karşılığında teminat kapsamına alınabilmektedir. Sigorta genel şartlarında bu teminat kapsam dışındadır. Sigorta özel şartları: Genel şartların emredici hükümlerine aykırı olmamak ve mutlak istisnalar dışındaki hükümler harici olmak koşulu ile sigortalı ve sigortacı tarafından karşılıklı görüşülerek kararlaştırılır ve poliçenin ön yüzüne yazılmak kaydıyla teminat kapsamına alınabilmektedir. Ancak bazı şartlar vardı ki sigortacı ile sigortalı anlaşmış dahi olunsa sigorta özel şartı olarak teminat kapsamına alınamamaktadır. Örneğin; ehliyetsiz veya alkollü bir kimsenin aracı kullanırken yapacağı zararlar aksine hüküm olunsa dahi sigorta teminat kapsamına alınamamaktadır.
Sigorta sözleşmesi hangi şartlarda sona erer?
- Sözleşme Süresinin Bitmesi
- Sigorta Riskinin Gerçekleşmesi
- Riskin Gerçekleşme İhtimalinin Ortadan Kalkması
- Sigortada Karşılıklı Anlaşma ile Sona Erme
- Taraflardan Birinin İsteğiyle Sona Erme
- Sigortada Acze Düşme
- Sigortalı Malın Sahibinin Değişmesi
Sigortacı ve broker nedir?
Sigortacı, belirli bir prim karşılığında, sigortalıya veya bir tazminattan yararlanacağı belirtilmiş olan kimseye, bir zarara uğraması durumunda bir para veya gelir ödemeyi üstlenen kimse, kurum, kuruluştur. Sigortacılık Kanunu’na göre ise sigorta şirketi; Türkiye’de kurulmuş sigorta şirketi ile yurt dışında kurulmuş sigorta şirketinin Türkiye’deki teşkilatını ifade eder. Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemez. Sigorta şirketlerinin kuruluş izni Hazine Müsteşarlığı tarafından verilir ve denetimleri de Hazine Müsteşarlığı tarafından yapılır. Sigorta acenteleri, belli bir bölge içinde, sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık eden veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen gerçek veya tüzel kişilerdir. Sigorta acenteleri, sigorta yaptırmak isteyen kişilerle, sigorta şirketi adına görüşmelerde bulunmak, yetkileri çerçevesinde poliçe düzenlemek, sigortalıya çeşitli danışmanlık hizmetlerinde bulunmak ve yetkili oldukları hallerde belli bir orana kadar hasar ödemek gibi faaliyetlerde bulunmaktadır. Broker, sigorta piyasasını sigortalı adına araştıran ve birçok sigorta şirketi ve sigorta türü arasında sigortalı için en uygun seçimi bulan ve sigortalısını yönlendiren sigorta aracısıdır. Bir başka deyişle sigorta brokeri; sigortalı adına hareket eden, sigortalının vekili olan, onun risk yönetimi danışmanı ve sigorta aracısı olan bir kurumdur. Sigorta Brokeri kurumların danışmanlığını yapar, kurumları temsil eder ve sigorta şirketlerinin değil sigortalının temsilcisidir.
Sigorta ettiren, sigortalı ve lehdar/ menfaattar nedir?
Sigorta ettiren, bir sigorta sözleşmesinin kurucu taraflarından biri olup, sigorta şirketinden sigorta güvencesini satın alan kişi demektir. Bir diğer deyişle, sigorta sözleşmesinde bir taraf sigorta şirketi iken diğer taraf ise sigorta ettirendir. Genellikle, sigorta sözleşmelerinde sigorta ettiren, sigortalı ve lehdar (sigortadan yararlanan kişi) aynı kişi olmaktadır. Ancak, kimi sigorta sözleşmelerinde sigorta şirketinin karşısında taraf olarak üç ayrı kişi bulunabilmektedir. Yani sigorta ettiren, sigortalı ve lehdar ayrı ayrı kişiler olabilir. Sigorta ettiren ile sigortalının farklı kişiler olabileceğine ilişkin bir örneği ele alalım: Yanında çalışan bir kişi için sağlık sigortası yaptıran bir işveren bu durumda sigorta ettirendir ancak sigortanın sunduğu güvenceden yararlanan kişi başkası, yani çalışanıdır. Sigortalı, sigorta sözleşmesi ile teminat sunulan taraftır. Böylelikle, sözleşmesinin bir tarafı olarak, teminat kapsamındaki risklerden birinin gerçekleşmesi neticesinde oluşan hasarın sigorta şirketinden tazmin edilmesi için talepte bulunmaya yasal olarak hakkı bulunan kişidir. Sigorta ettiren tanımından anlaşılacağı üzere, sigortalı ile sigorta ettirenin aynı kişiler olmasına gerek yoktur. Yukarıdaki örnekte işveren sigorta ettirenken, çalışan ise sigortalıdır. Çünkü, prim ödeyen ve sigorta ürününü satın alan kişi işverenken, çalışan ise menfaat sahibi olup sözleşmede belirtilen riskin gerçekleşmesi durumunda tazminat talebinde bulunma hakkı bulunan kişidir. Bir başka örnek vermek gerekirse, bir kişi kendisi için sağlık sigortası satın alır ise hem sigorta ettiren hem de sigortalıdır. Bir sigorta sözleşmesinde riskin gerçekleşmesi halinde sigortanın yararından yararlanacak kişiye lehdar veya menfaattar denilmektedir. Bir diğer deyişle, lehdar, sigorta sözleşmesine taraf olmamakla birlikte lehine sigorta sözleşmesi yapılan ve riskin gerçekleşmesi halinde kural olarak sigorta tazminatını sigortacıdan isteme hakkına sahip olan gerçek ya da tüzel kişi veya kişilerdir. Sigortanın yararlarından kimin faydalanacağı daha çok hayat sigortalarında önem taşır. Sigortalının ölümü halinde tazminatın kime ödeneceği sözleşmede belirlenebilir. Böyle bir belirleme yoksa kanuni varisler lehdar sıfatını kazanarak sigortadan yararlanabilirler. Sorumluluk sigortalarında lehdarın kim olacağı önceden belirlenebildiği gibi, önceden belirlenmeyen (işveren mali sorumluluk) haller de söz konusudur. Burada, üçüncü kişilerin lehdar olarak sigortadan yararlanmalarının sağlanması göz önünde tutulmuştur. Kamunun zarar görmesinin önlenmesi amacıyla, riskin niteliği de göz önüne alınarak bu tip sigortalar, çoğunlukla zorunlu sigorta kapsamına alınmıştır.
Teminat nedir?
Sigorta sözleşmesi ile güvence altına alınan riskin gerçekleşmesi durumunda, sigorta şirketinin genel şartlar ve poliçe şartları çerçevesinde ödemeyi taahhüt ettiği meblağdır. Tarife ya da ürün bazında poliçede verilmesi zorunlu olunan teminatlara ana teminat, sigorta ettirenin seçebileceklerine ise ek teminat denir. Her sigorta türünde farklı riskler olduğundan verilen teminatlar da farklıdır. Örneğin; yangının, yıldırımın infilakın veya yangın ve infilak sonucu meydana gelen duman, buhar ve hararetin sigortalı mallarda doğrudan neden olacağı maddi zararlar, sigorta bedeline kadar temin edilir. Yer kayması sigortasında; sigortalı binanın inşa edilmiş olduğu arsada veya civarında vuku bulan yer kayması veya toprak çökmesi sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelecek zararlar ile sel ve su baskının nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar teminata ilave edilmiştir.
Prim nedir?
Sigorta şirketinin vermiş olduğu teminata karşılık olarak, sigorta ettiren tarafından ödenen parasal değerdir. Sözleşmenin diğer bütün şartları yerine getirilmiş olsa bile primin ödenmemiş olması, pek çok sigorta branşında, sigorta sözleşmesinin yürürlüğe girmesini engelleyen bir durumdur. Genel kural olarak, riskin gerçekleşme olasılığının ya da sigorta bedelinin yükselmesine paralel olarak prim de artar. Prim her sigorta branşına göre farklı riziko şartlarına göre belirlenir, değişiklik gösterir. Sigorta primleri branş dışında poliçedeki teminatlar ve kişinin özellik ve ihtiyaçlarına göre de değişkenlik gösterir. Bu sebeple her sigorta şirketinin sunduğu farklı türlerde farklı içeriklerle tasarlanmış hizmetlerin primleri de değişkendir. Sigorta primleri risk primlerine ek genel giderler, komisyonlar, sigorta şirketinin sigorta ederken karşılamak zorunda olduğu tüm maliyet ve faaliyet karını içerir ve sigorta sözleşmesinin en önemli parçasıdır. Sigorta primlerini yükselten ilk ve önemli değişken sigorta kapsamında yer alan teminatlardır. Sigorta şirketlerinin tasarladığı hizmetlerin içeriğinin gösterdiği değişiklikle gelen teminatlarla birlikte yer alan ek teminatlar, prim ödemesinin yükselmesine sebep olur. Sigorta primlerini yükselten değişkenler arasında öne çıkan bir diğer madde ise hasar talepleridir. Hasarın tazmini için talepte bulunulursa bir sonraki yılın primi yükselmiş olur.
Sigorta türleri nelerdir?
Sigorta, farklı bakış açıları ile çeşitli açılardan sınıflandırılabilmektedir. Bu kapsamda, özel sigorta ve sosyal sigorta en temel ayrımlardandır. Sosyal sigorta, toplumun karşılaştığı birtakım temel risklere karşı güvence sağlanabilmesi amacıyla devlet desteği ile uygulamaya konulan sigorta türüdür. Özel sigorta ise gerçek ya da tüzel kişilerin sahip olduğu riskleri transfer etmek için isteğe bağlı ya da zorunlu olarak alınan sigortadır. Özel sigortaları çeşitli şekilde sınıflandırmak mümkündür. Bu konuda kullanılan bir sınıflandırma, ihtiyacın karşılanması kıstası açısından Bedel “(Meblağ) Sigortası” ve “Tazminat sigortası” şeklinde yapılmaktadır. Tazminat sigortalarında amaç uğranılan gerçek ekonomik kaybın karşılanmasıdır. Poliçede yazılı sigorta bedeli, sigortacının sorumluluğunu sınırlar. Tazminat prensibinin doğal bir sonucu olarak tazminat sigortası gerçek değerin üzerinde yaptırılamaz, yaptırılırsa aşan kısım geçerli olmaz. Yangın, hırsızlık, sorumluluk, tarım sigortaları vb. bu gruba girer. Bedel sigortalarında poliçede yazılı sigorta bedeli tazminata esas teşkil eder. Örneğin bedel sigortalarından olan hayat sigortalarında insan hayatının değeri para ile ifade edilmekle beraber sınırlandırılamamaktadır. Bu nedenle, fertler istediği sigorta bedeli üzerinden sigorta yaptırabilir ve tazminata bu bedel esas teşkil eder. Diğer yandan sigorta konusu işlevsel bir bölümlendirme yapıldığında; • Poliçe sahibinin malı ile ilgili sigortalar, • Poliçe sahibinin sorumluluğu ile ilgili sigortalar, • Poliçe sahibinin şahsı ile ilgili sigortalar, • Poliçe sahibinin hakları ve mali menfaati ile ilgili sigortalar, şeklinde gruplandırılabilir. Sigortanın sınıflandırılmasında yaygın olarak kullanılan bir diğer ayrım ise aşağıdaki üçlü sınıflandırmadır:- Mal Sigortaları: Mal varlığı değerlerinin oluşturduğu sigortalardır. Bir kişi veya kuruluşun mal varlığını tehdit eden rizikoların sonuçlarına karşı yapılır. Bu sigortanın amacı, sigorta ettirenin uğradığı zararı tazmin etmektir. Bu nedenle mal sigortalarına tazminat sigortaları da denmektedir. Mal sigortasının konusu, değeri para ile ölçülebilen ve önceden belirlenebilen her türlü mal, hak ve alacaklardır. Mal sigortalarında temel kural, sigortaya konu olan malın değerinin sigorta değerine eşit olmasıdır. Aksine durumda aşkın ve eksik sigorta hükümleri uygulanır. Mal sigortalarında sigortacı tazminatı ödedikten sonra sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sahip olduğu dava haklarını elde eder. Başka bir ifade ile sigortacı, sigorta ettirenin halefi olur. Mal sigortalarına örnek olarak yangın, deprem, su baskını, yer kayması, terör, kara nakliyesi, kaza, hırsızlık ve benzeri sigortalar gösterilebilir. Mal sigortaları; yangın, kaza, nakliyat, mühendislik ve tarım sigortaları gibi muhtelif alt branşlarda gruplandırılabilir. - Can Sigortaları: İnsan hayatına yönelik rizikoları teminat altına alan sigortalara can sigortaları denir. Can sigortaları insanları ölüm, sakatlık, hastalanma, yaşlanma, kaza geçirme gibi tehlikelere karşı teminat altına alır. Can sigortaları ferdi kaza sigortası, sağlık sigortası ve hayat sigortalarından oluşur. Örneğin can sigortaları kapsamında yer alan hayat sigortaları, sigorta konusu insan hayatı olan, genellikle uzun vadeli sigortalardır. Hayat sigortaları, meblağ sigortalarındandır. Başlangıçta, hayatı sigorta konusu olan kişinin sigorta süresi içerisinde ölmesi halinde, poliçeden yararlanan kişi veya kişilere ya da sigortalının yasal varislerine toplu para ödenmesi amacıyla düzenlenen hayat poliçeleri, zaman içinde kişilerin emeklilik programlarına bir destek niteliğinde ve yatırım amaçlı kullanılır olmuştur. Bu nedenle hayat sigortaları kendi içinde risk ağırlıklı ve birikimli olarak gruplanabilir. Ferdi kaza sigortaları sigortalının iradesi dışında meydana gelen ani ve harici olaylar neticesinde (kaza) bedensel bir sakatlığa maruz kalmasına veya ölmesi durumlarına karşı teminat sunmaktadır. Can sigortaları kapsamındaki bir diğer sigorta olan sağlık sigortaları, sigortalıların sigorta süresi içinde hastalanmaları ve/veya herhangi bir kaza sonucu yaralanmaları halinde tedavileri için gerekli masrafları ve varsa gündelik tazminatlarını karşılar. - Sorumluluk Sigortaları: Sigorta ettirenin sorumluluğu dahilindeki eylem ve fiillerden veya kazalardan dolayı üçüncü şahısların mallarında ve canlarında meydana gelen zararları tazmin eden sigortalardır. Sorumluluk sigortaları ile sigortalı sorumluluğunu kabul etmekte, ancak sorumluluğun neticesi olan zararı karşılama veya tazminat ödeme borcundan kurtulmaktadır. Hukuki sorumluluk sigortaları, motorlu taşıt üçüncü şahıs mali sorumluluk sigortası ve tehlikeli maddeler sorumluluk sigortası bu tür sigortalara örnek olarak verilebilir.