Afet Ekonomisi Ve Sigortacılığı Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Afetlerde Uygulanan Ekonomi Politikaları
- Sorularla Öğrenelim
- Özet
Modern, bilimsel ve bütünleşik afet yönetiminin aşamaları nelerdir?
Modern, Bilimsel ve Bütünleşik Afet Yönetiminin aşamaları şunlardan oluşur:
-
Kayıp, zarar azaltma ve önleme (Mitigation),
-
Hazırlıklı olma (tahmin, erken uyarı ve afetler) (Preparation),
-
Müdahale ve etki analizi (Response),
-
İyileştirme (yeniden yapılandırma) (Recovery).
Bütünleşik bir afet yönetim sistemindeki müdahale seviyeleri nelerdir?
İdeal bir afet yönetim sistemi modern, bilimsel ve bütüncül (veya aynı anlamda olmak üzere bütünleşik) olmalıdır. Böyle bir afet yönetim sisteminin üç farklı müdahale seviyesi vardır: Olay yönetimi, acil durum yönetimi ve afet yönetimi. Olaylar yerel ve sınırlı etkisi olan hadiselerdir ve ona ilk müdahale edenler tarafından standart operasyon prosedürleri ve bazı kontrol listeleriyle kontrol altına alınabilir. Acil durum yönetiminde ise yerleşim birimlerinin, kurum ve kuruluşların iş yapma kapasitesini ciddi bir şekilde durdurma potansiyeli veya etkisi olan büyük ancak gündelik olaylar söz konusu olup dışarıdan yardım istemeye gerek kalmadan yerel olanaklarla ve bazı ekip ve takımların görev almasıyla kontrol altına alınabilir. Afet yönetiminde ise deprem, kasırga, sel, heyelan vb. afetler ortaya çıkar ve yerleşim birimlerindeki kurum ve kuruluşların faali- yetleri tamamen durur.
Doğal afetlerin zararları finanse edilmeye çalışılırken ortaya çıkan engeller nelerdir?
Doğal afetlerin zararları farklı şekillerde finanse edilmeye çalışılırken temelde dört engelle karşılaşılmaktadır:
-
Siyasî endişeler: İyi yönetilmeyen afet süreçleri ve afetler sonrası görülen olağanüstü zararlar siyasi iktidarlara oy kaybettirir. Afet öncesinde yapılması gereken ama idarî beceriksizlikler nedeniyle alınamayan tedbirler nedeniyle can ve mal kaybı yaşayan hane halkları hükümetlere tepki gösterir. Hükümetler ise böyle durumlarda afet kayıplarını tam olarak açıklamak istemez.
-
Ahlaki tehlike: Bir ilişki içinde olan iki tarafların farklı bilgilere sahip olmasından kaynaklanan sorun- lara ahlaki tehlike adı verilir. Eğer taraflardan biri doğru bilgiye sahipse güç kazanır, yanlış veya eksik bilgiye sahip olan taraf ise güç kaybeder. Taraflarından biri, diğer taraf aleyhine aralarındaki anlaşmadan yararlanacak şekilde davranışını değiştiriyorsa ahlaki tehlike doğar. Örneğin meskenini yangın sigortası yaptırmış birisi eğer yangını önleme konusunda eskisi kadar dikkatli davranmıyorsa ahlaki tehlike ortaya çıkmış demektir. Doğal afetlerde de bu şekilde sigorta anlaşması suistimal edilebilmektedir. Suistimal edilen kişiler zamanla sigorta piyasasından geri çekildiği için sigorta primleri de yükselmektedir. Bir sigortada taraflardan biri kötü niyetli ise aslında yüksek prim ödemesi gerekilirken prim seviyeleri düşük kalmakta, bu ise sigorta şirketlerini zor durumda bırakmaktadır.
-
Zamansal Tutarsızlık: Afetler büyük ekonomik zararlara yol açtığı için bu zararları finanse etmek üzere afet öncesi ve sonrasında azımsanmayacak ölçüde fon toplanılması, ama bunun yanında da afetlerin hasarlarına hazırlıklı olmak için çalışılması (altyapı, binaların sağlamlaştırılması, fiziksel mekânların uyarlanması, eğitim faaliyetleri vb.) gerekmektedir. İşte afetlerin gerçekleşmesi ile afet önlemlerinin alınması süreci çakışmadığı için “zaman tutarsızlığı” adı verilen sorun yaşanmaktadır.
-
Afetler İçin Tasarruf Etme Çelişkisi: Doğal afetlere dönük önlemler almak isteyen hükümetler çok sayıda günlük ödeme yapmaları gerekirken ne zaman ortaya çıkacağı kesin olamayan bir afet için tasarruf yapmakta ve yapabiliyorlarsa da bunları halka açıklamakta zorlanır. Maaşları, borç faizi ödemelerini, terörle mücadeleyi zorlukla finanse eden hükümetler gelecekte ortaya çıkacak afetler için bugünden yapacakları birikimleri açıklamakta güçlük çeker.
Ülkelerin doğal afet sigortalarına olan talepleri hangi koşullara göre değişmektedir?
Kanunen zorunlu teminatların en fazla olduğu ülkeler sırasıyla Fransa, İsviçre ve Belçika’dır. Bu ülkelerde afet sigortaları ağırlıklı olarak isteğe bağlı olarak yapılmaktadır. Bu durumda, ülkelerin doğal afet sigortalarına olan talepleri ülkelerin riske maruz kalma farklılıklarından, sigortalanabilme şartlarının sağlanmasındaki zorluklardan, bireylerin riske maruz kalma farkındalığından ve bilinç düzeyinden, devletin doğal afet zararını karşılama beklentisinden kaynaklanmaktadır.
Ekonomi politikası nedir?
“Ekonomi politikası” ekonomik hedeflere nasıl ulaşılacağını ve ekonomik sorunlara nasıl çözüm üretileceği ile ilgilenen bilim dalıdır.
Harcamalar politikası neyi ifade etmektedir?
Kamu harcamalarının miktarını veya yönünü değiştirmek suretiyle ekonomiyi etkilemeye politikasına “harcamalar politikası” denir.
Borçlanma politikası neyi ifade eder?
Kamu borçlanmasını artırmak ya da azaltmak suretiyle ekonomiyi etkilemeyi amaçlayan politikaya “borçlanma politikası” denir.
"Sıçrama tezi" neyi ifade etmektedir?
Sıçrama tezi olağanüstü durumlarda devletin ek vergiler koyarak toplam vergileri artırdığını, hane halklarının bunu doğal karşıladığını, ancak toplum bu vergilere alıştığı için daha sonra da uygulanmasına devam edildiğini ileri sürmektedir. Aynı durum kamu harcamaları için de geçerlidir.
Vergi kapasitesi nedir?
Devletin bir ülkede vergilendirebileceği potansiyel kaynakların toplamıdır. Bu kaynaklar geleneksel olarak gelir, servet ve tüketimdir.
Hızlandırılmış amortisman nedir?
Amortisman, aktiflere kayıtlı bir değerin yasalarda belirtilen bir süre içinde yok edilmesi işlemidir ve amortisman uygulaması sırasında duran varlıkların kullanıldıkları süre içerisinde uğradıkları değer azalışlarının gider yazılır. Hızlandırılmış amortisman yönteminde ise amortisman oranı % 50’yi aşmamak koşuluyla normal amortisman oranının iki katı ölçüsünde gerçekleştirilir.
Doğal afetlerden önce vergi politikaları nasıl uygulanır?
Doğal afetlere karşı piyasa düzeni içinde kalmak suretiyle kullanılabilecek en akılcı yöntemlerin başında afete karşı koruma sigortalarının yapılması gelmektedir. Devletler bu sigortaların yapılmasını teşvik etmek amacıyla çeşitli vergi avantajları sağlamaktadır. Bunların başında kişi ve kurumların yaptırmış oldukları afet sigortalarının bedellerinin bir kısmını veya tamamını vergi matrahlarından indirebilme imkânı gelmektedir. Devlet afet sigortası yapan şirketlere de bazı teşvikler verebilir. Örneğin sigorta şirketlerine yaptıkları afet sigortalarına karşı ayırmak zorunda oldukları teminatları vergilerinden düşebilme imkânı tanınabilmekte veya büyük doğal afetlerin gerçekleşmesi durumunda zor durumda kalan sigorta şirketlerinin vergileri ertelenebilmektedir.
Mücbir sebep müessesesi neyi ifade eder?
Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde düzenlenmiş olan bu konuya göre mücbir sebep halinde mükelleflere ödevlerinde erteleme olanağı sağlandığı gibi bazı vergi denetimi avantajları da sunulmaktadır. Bu çerçevede, doğal afetler nedeniyle mücbir sebep ilan edilmesi durumunda mükelleflerin beyanname verme süreleri ve dolayısıyla tahakkuk süreleri ile vergi ödeme süreleri de uzamaktadır.
Terkin müessesesineyi ifade eder?
Vergi Usul Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlenmiş olan bu konuya göre ortaya çıkan doğal afetler nedeniyle toplam mal varlığının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin tahakkuk eden vergileri ve cezaları afet nedeniyle kaybettikleri mal varlıkları ile orantılı olarak terkin edilmektedir.
Fevkalade amortisman nedir?
Vergi Usul Kanunu’nun 317. Maddesinde düzenlenmiş olan bu konuya göre doğal afetler sonucunda amortisman uygulanan iktisadi değerlerin kaybedilmesi durumunda bu iktisadi değerlerin bir defada amortisman ayrılarak gidere dönüşmesi, böylece vergi matrahının indirilen gider kadar düşmesi sağlanmaktadır.
Terkin nedir?
Verginin terkini, mevcut durumda ta- hakkuk veya tahsil edilmiş bir verginin, tahakkuk kaydının iptali yahut tahsil edilen verginin mükellefe iadesi suretiyle vergi alacağını ortadan kaldıran bir mali işlemdir.
Doğal afetlerde iç borçlanmanın riskleri nelerdir?
Doğal afetler sonrasında bütçe olanakları yetersiz kalan ülkeler finansman ihtiyaçlarını iç ve dış borçlanmaya giderek karşılayabilir. Devlet iç borçlanma yoluna gittiğinde piyasaya hazine bonosu ve tahvil ihraç eder. Devlet için bu esnada önemli olan hazine bonosu ve tahvillerini yüksek fiyattan satabilmesidir. Ancak ne yazık ki eğer doğal afet devletin üzerine büyük bir
yük bindirmiş ve yıpratmış durumda ise bankalar ve diğer finansal kuruluşlar devletin bu menkul değerlerini almakta isteksiz davranabilir. Bu durumda hazine bonosu ve tahviller ucuzlar, faizler yükselir, devletin faiz yükü yani kısacası borçlanma maliyeti artar. Dolayısıyla iyi planlanmadığı takdirde
afetler nedeniyle girilen iç borçlanma süreci ülkeyi “borç sarmalı”na sokarak ekonomik krize kadar sürükleyebilir.
Afetlerde dış borçlanmanın yaratabileceği olumsuzluklar nelerdir?
Afetlerin finansmanı için iç borçlanma olanağı bulamayan veya iç borçlanmada en iyi koşulları sağla- yamayan ülkeler dış borçlanma yoluna da gidebilir. Bu borçlanma genellikle ya uluslararası piyasaya tahvil ihraç ederek ya da uluslararası finans kuruluşlarıyla özel borçlanma anlaşmasına giderek gerçekleştirilir. Eğer ülkenin dış ekonomik dünyada kredibilitesi yüksekse yani güvenilir bir ülke ise rahatlıkla ve düşük faizlerle ve büyük miktarlarla borçlanabilir. Tersi durumda hem borç bulamayacak hem de yüksek faiz ile borçlanmak zorunda kalabilir. Üstelik sadece borçlanmak değil vadesi geldiğinde borcu ödemek de önemlidir. Borçlanma planlamasını iyi yapamayan ülkeler bir süre sonra borcunu ödeyemez konuma gelir.
Gelir Vergisi Kanunu'nda doğal afetler için ne gibi düzenlemeler bulunmaktadır?
Gelir Vergisi Kanunu’na göre meskenler için yaptırılan Zorunlu Doğal Afet Sigortaları elde edilen kira gelirinden düşülmektedir. Öte yandan doğal afetler nedeniyle yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışlar da gelir vergisi beyannamesinden düşülebilmektedir. Kurumlar Ver- gisi Kanunu’na göre sigorta şirketlerinin ayırdıkları muallak hasar ve tazminat karşılıkları, kazanılmamış prim karşılıkları ve dengeleme karşılıkları beyannameden düşülebilmektedir. Aynı şekilde doğal afetler nedeniyle yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışlar da kurum kazancın- dan indirilebilmektedir. Ayrıca deprem sigortası yaptıran kurumlar da primlerini kurumlar vergisi matrahından düşebilmektedir
Doğal afetlerde karşılıksız yardımlar nasıl sağlanır?
Özellikle az gelişmiş ülkeler doğal afet sonrasında yeterli kaynak bulamadıkları için afet yaralarını sararken uluslararası kuruluşlardan ve özellikle gelişmiş ülkelerden ayni ve nakdî yardım sağlamaya çalışırlar. Ayni yardımlar çok çeşitli olabilir. Hazır gıda ve mamalar, süt, süt tozu, konserve, çadır, battaniye, giysi, ısınma ve yemek pişirme araçları vb. gibi çok çeşitli yardımlar yapılabilmektedir. Nakdî yardımlar ise genellikle hibe şeklindedir ve çoğunlukla hükümet aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırılır. Karşılıksız yardımların önemli bir kısmını da bazı sivil toplum kuruluşları yapar. Bu çerçevede sağlık, eğitim ve yiyecek hizmetleri başta olmak üzere çoğunluğu gönüllülerden oluşan gruplar afetzedelere yardım götürür.