aofsoru.com

Afet Risk Azaltma Politikaları Dersi 3. Ünite Özet

Kentsel Afet Risk Azaltma Stratejileri Ve Kentsel Dönüşüm

Giriş

Günümüzde ise Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde dünyada ve ülkemizde tehlikelerin afete dönüşmemesi için afet risklerinin azaltılması çalışmalarına hız ve önem verilmiştir. Bu bağlamda, bütünleşik afet yönetimi yaklaşımı çerçevesinde afet risklerinin azaltılması stratejileri geliştirilmektedir.

Önleyici politikaların gereği olarak, insan kaynaklı tehdit ve tehlikelerin bertaraf edilmesine, doğa kaynaklı tehlikelerin ise en az zararla atlatılmasına yönelik tedbirler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’de, 1999 yılında Marmara Bölgesi’nde meydana gelen büyük depremler afet yönetim politikalarının gözden geçirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. 2009 yılında yürürlüğe giren 5902 sayılı Kanunla bütünleşik afet yönetimi sistemine geçilmiştir. 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş sürecinde 5902 sayılı Kanun, üç maddesi hariç yürürlükten kaldırılmakla birlikte, 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını düzenleyen ikinci bölümünde; bütünleşik afet yönetimi yaklaşımı sürdürülmüştür. Bütünleşik afet yönetimi kapsamında öncelikler yeniden değerlendirilerek, önceliği “Kriz Yönetimi” olan yaklaşım yerine, önceliği “Risk Yönetişimi” olan yaklaşım benimsenmiştir.

Afet risk azaltma konularında, ileri teknoloji ve iletişim araçlarından faydalanılması, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte işbirliğinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Diğer taraftan, yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre hedefleriyle uyumlu bütünleşik afet yönetimi yaklaşımı, yeni afet risk azaltma stratejilerinin geliştirilmesi çabalarını artırmıştır. Ülkemizde afet risklerinin azaltılması çalışmaları kurumsal, sektörel ve afet türlerine göre olmak üzere adeta örümcek ağı misali yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sürdürülmektedir.

Kentsel Afet Riskleri Tanımlar, Kavramlar

Afet ve afet yönetimine ilişkin tanımlar ve kavramlar ülkelerin coğrafi, iklim ve nüfus özelliklerine, mali, ekonomik ve yönetim yapısına göre değişiklik göstermektedir.

Ülkemizde afet ve afet yönetimi alanında dil ve kavram birliğini sağlamaya yönelik önemli bir çalışma Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılmıştır. Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü 2014 yılında kullanıcıların hizmetine sunulmuştur.

Afet Tehlikesine İlişkin Tanım ve Kavramlar

Afet, toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar olarak kabul edilmektedir.

Afet tehlikesi, can ve mal kayıpları ile fiziksel, sosyal, ekonomik, politik ve çevresel kayıp ve zararlara yol açan doğa, teknoloji ve insan kaynaklı olayın belirli bir yerde ve zaman aralığında olma olasılığı olarak tanımlanmaktadır. Afet tehlikelerini kökenlerine göre; deprem, sel, kuraklık, heyelan, volkan patlaması gibi doğa; endüstriyel, nükleer ve büyük taşımacılık kazaları gibi teknoloji; savaş, terör olayları, iç çatışmalar gibi insan kaynaklı tehlikeler olarak ayırmak mümkündür. Bununla birlikte, afet tehlikeleri depremler, seller, volkan patlamaları, fırtına ve tayfunlar gibi ani gelişen tehlikeler veya kuraklık, erozyon, küresel iklim değişiklikleri gibi yavaş gelişen tehlikeler olarak da tasnif edilebilmektedir.

Afet tehlike haritası , öncelikle deprem, sel, çığ, heyelan, kuraklık, tıbbi, jeolojik faktörler, tehlikeli maddeler, sanayi tesislerinden kaynaklanan tehlikeler gibi farklı türdeki doğa, insan ve teknoloji kaynaklı olaylar belirlenmektedir. Bu olayların oluşum sıklığının ve hızının, etki süresi ve dönemlerinin, etki alanlarının, yaygınlık ve şiddet derecelerinin olabilirliğini ortaya koyan belirli ölçütlere göre hazırlanmış haritalara afet tehlike haritası denilmektedir.

Afet Risk Azaltmaya İlişkin Tanım ve Kavramlar

Afet riski, belirli bir tehlikenin, gelecekte belirli bir zaman süresi içinde meydana gelmesi hâlinde, insanlara, insan yerleşmelerine ve doğal çevreye, bunların zarar veya hasar görebilirlikleri ile orantılı olarak oluşturabileceği kayıpların olasılığıdır

Afet riskini belirleme, afet riskinin matematiksel olarak ifade edilebilir biçimde hesaplanmasıdır. Afet Riski (AR) = Tehlike (T) x Değerler (D) (etkilenebilecek unsurlar) x Zarar Görebilirlik (ZG) (etkilenme oranı); (kısaltmayla, AR=T x D x ZG) şeklinde formüle edilebilir. Afet riskinin belirlenebilmesi için öncelikle afete yol açabilecek tehlikelerin neler olduğu; yerleri, büyüklükleri, oluş sıklıkları ve etkileyebilecekleri alanların belirlenmesi, bu tehlikeden etkilenebilecek, nüfus, yapı ve altyapılar, ekonomik ve sosyal değerler, çevre gibi tüm değerlerin envanter listelerinin çıkarılması gerekir.

Afet risk azaltma planı, kurum ve kuruluşların, afet risklerinin azaltılması için gerekli hedef ve özel amaçlarının ve bunları başarmaya yönelik kısa, orta ve uzun vadeli politika, strateji ve eylemlerinin uygulanmasına temel oluşturan plandır

Afet risk yönetimi, ülke, bölge, kent veya yerleşme birimi ölçeğinde tehlike ve riskin belirlenmesi, analizi, riskin azaltılabilmesi için imkân, kaynak ve önceliklerin belirlenmesi, politika ve stratejik plan ve eylem planlarının hazırlanması ve yaşama geçirilmesi süreci olarak açıklanabilir. 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını düzenleyen ikinci bölümünde; afet risk yönetimi, “Ülke, bölge, kent ölçeğinde ve yerel ölçekte risk türleri ve düzeylerini tespit etme, azaltma ve paylaşma çalışmaları ile bu alandaki planlama esasları” şeklinde tanımlanmaktadır.

Afet senaryosu, riskinin belirlenmesi çalışmaları sonucunda elde edilen, farklı büyüklük ve konumlardaki tehlikelerin gerçekleşmesi hâlinde meydana gelebilecek tüm zarar ve kayıpları tahmin etmeye yarayan bilimsel çalışmadır.

Kentsel Afet Risklerine İlişkin Tanım ve Kavramlar

Kentsel risk, bir kentin afet risklerinin tümü kentsel risk olarak değerlendirilmektedir. Doğal tehlikelere ilave olarak, kentin genel yerleşme düzeni, kentsel dokunun oluşturduğu riskler, kullanımdan kaynaklanan riskler, var olan yapılaşmadan gelen riskler, ulaşım sistemi ve altyapılardan kaynaklanan riskler, planlama ve yönetim zafiyetlerinden kaynaklanan risklerin tümü kentsel afet risklerini oluşturmaktadır.

Kentsel risk analizi, kentsel yerleşik çevrenin risk faktörleri ile birlikte değerlendirilmesi amacı ile afet tehlikeleri ve senaryoları, kentsel makroform, arazi kullanımı, kentsel doku, yapılaşma, ulaşım ve altyapının oluşturduğu afet risklerinin belirlenmesine yönelik çözümlemedir.

Kentsel risk yönetimi, doğa, teknoloji ve insan kaynaklı afetlerin yerleşim alanlarında yol açacağı sosyal, ekonomik, fiziki ve çevresel risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi, bu riskleri giderecek ya da en aza indirecek önlemlerin alınmasının ve uygulanmasının sağlanması ve kaynak ve önceliklerin belirlenmesi amacıyla hazırlanan stratejik plan ve eylem programıdır.

Kentsel çöküntü bölgesi, bir kentin fiziksel, sosyal ve ekonomik açılardan gelişme imkânı kalmamış, köhnemiş, kısmen terk edilmiş bölgeleri ile altyapı, eğitim, sağlık, kültür, yeşil alan gibi olanakları olmayan yoksulluk yuvası hâline gelmiş bölgelere kentsel çöküntü bölgesi denilmektedir.

Kentsel doku analizi, kent dokusunu oluşturan yerleşme tipleri, insan çevre etkileşimi, kentsel riskler gibi tüm unsurların tarihî gelişim içinde irdelenme ve değerlendirilmesine yönelik çalışmalara kentsel doku analizi denilmektedir.

Kentsel dönüşüm, genel anlamda kentlerin risk havuzu hâline gelmiş sosyoekonomik çöküntü bölgelerinde, toplumsal, ekonomik ve mekân bakımından yeniden ele alındığı güvenli, sağlıklı ve düzenli yerleşim alanları oluşturmak, kentsel yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan planlama ve uygulama faaliyetlerine kentsel dönüşüm denilmektedir.

Kentsel dönüşüm alanı, imar planı bulunsun veya bulunmasın kentsel ya da kırsal alanlarda bilim, teknik, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak afetlere ve kentsel risklere duyarlı yaşam çevrelerinin oluşturulması için veya fiziki köhneme, sosyal ve teknik altyapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileştirme, tasfiye, yenileme ve gelişimini sağlamak amacıyla ilgili idarelerce belirlenmiş alanlara kentsel dönüşüm alanı denilmektedir.

Mikrobölgeleme, yerleşime açılması düşünülen boş alanlardaki tüm afet tehlikelerini, yapılaşmış alanlarda ise tüm afet risklerini büyük ölçekli hâlihazır haritalar üzerinde belirleyen çalışmalara mikrobölgeleme denilmektedir.

Mikrobölgeleme etüdü, afet tehlikelerini 1/5000 ve daha büyük ölçekli haritalar üzerinde gösteren ve özellikle deprem tehlikesi ve risklerinin azaltılabilmesi için topoğrafya ve yerel zemin koşullarının yol açabilecekleri tüm tehlike ve riskleri detaylı jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütler sonucunda belirleyen, imar planlarını yönlendiren çalışmalardır.

Mikrobölgeleme haritası, mikrobölgeleme çalışmaları sonucunda elde edilen verilerin yer aldığı, yapılmak istenen fiziksel planlama çalışmalarının ölçeğine bağlı olarak 1/100 000, 1/50000, 1/25000, 1/10000, 1/5000 ve 1/2000 ölçeklerde yerel afet tehlikesi ve riskini gösteren haritalardır.

Altyapı tesisi, bir yerleşim bölgesi ve sanayi kuruluşu için gerekli olan ulaşım, iletişim, elektrik, su, kanalizasyon, içme suyu şebekeleri ve bunların arıtma tesisleri gibi yapılarının tümü altyapı tesisi olarak adlandırılmaktadır.

Kentsel Altyapı ve Afet Riskleri

Kentsel altyapı, kentsel refahı yükselten, kentlilerin yaşamını kolaylaştıran, kentte mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı ve sunumuna ilişkin tüm altyapı yatırımları kentsel altyapı olarak nitelendirilmektedir. Sürdürülebilir kentsel altyapı ise, kentlilerin sürdürülebilir yaşam hedefine doğru ilerlemesini kolaylaştıran kentsel altyapıların tümüdür.

Afet riskleri açısından kritik altyapı sektörlerine bankacılık ve finans, tarım ve gıda, kültür ve turizm, kritik üretim ve ticari tesisler, kritik kamu hizmetleri, sağlık ve eğitim sektörleri eklenebilir. Su ve kanalizasyon, ulaşım, iletişim ve enerji sektörlerinde yer alan temel kentsel altyapılar ve afet riskleri ele alınarak kentsel altyapılara ilişkin afet risklerini azaltma stratejilerine ilişkin bilgilere talip eden alt bölümlerde yer verilecektir.

Su ve Kanalizasyon Altyapısı ve Afet Riski

Günümüzde kentlerin çoğunun su ihtiyacı baraj veya göletlerden karşılanmaktadır. İçme suyu kaynakları, arıtma tesisleri, içme suyu ana hatları, terfi istasyonları, depoları ve şehir içi su şebekeleri içme suyu altyapısını oluşturmaktadır. Kentsel atık su hatları, atık su arıtma tesisleri, deşarj sistemleri ise kanalizasyon altyapısını oluşturmaktadır.

Büyük kentlerde içme suyu sistemleri merkezi kumanda sistemi olan “Uzaktan Kontrol ve Gözleme Sistemi” (SCADA - Supervisory Control And Data Acquisition) ile yönetilmektedir. Su yönetimi ve dağıtımı açısından SCADA sistemlerine yönelik siber saldırıların, altyapı tesislerinin fiziksel zarar görmesinden daha büyük risk oluşturacağı tahmin edilmektedir.

Su ve kanalizasyon altyapısının olası afetlerden zarar görmesi insanların su ihtiyaçlarının karşılanmasında sıkıntı oluşturmaktadır. Kanalizasyon şebekelerinin zarar görmesi ise kentlerde sağlık sorunlarının yaşanmasına, hatta ikincil afetlerin oluşmasına neden olmaktadır.

Afet risklerinin azaltılması açısından, barajların ve su tesislerinin her türlü afet ve sabotajlara dayanıklı yapılması gereklidir. Su iletim hatlarının güzergâhlarının, terfi istasyonlarının, depoların ve arıtma tesislerinin yer seçimi, bölgenin afetlere duyarlılığı dikkate alınarak yapılmalıdır. Su hatlarında kullanılacak boru ve malzemelerin her türlü basınca dayanıklı olması, korozyona ve kabuklaşmaya dirençli olması afet risklerini azaltacaktır.

Kentsel İletişim Altyapısı ve Afet Riski

Posta, telsiz, telefon, televizyon, internet altyapı tesislerinin fiziki ve/veya siber saldırılara, her türlü tehdit ve tehlikelere karşı korunması gerekmektedir.

Doğa ya da insan kaynaklı afetlerde kentsel iletişim altyapısının zarar görmesi ve iletişimin kısmen veya tamamen kesilmesi afet zararları üzerinde çoğaltan etkisi yaratacaktır. Kritik altyapı tesislerinin ve bu tesisler üzerinden verilen hizmetlerin internet, intranet üzerinden yönetimi, iletişim altyapısına yönelik afet risklerinin azaltılmasını daha öncelikli konuma getirmektedir. Kentsel iletişim alt yapısına yönelik afet risklerinin azaltılması için bu tesislerin yer seçimine dikkat edilmelidir. İletişim tesislerinin yapımında afetlere dayanıklılığı yüksek malzemelerin seçimi afet risklerinin azaltılmasında etkili stratejilerden birini oluşturmaktadır.

Kentsel Ulaşım Altyapısı ve Afet Riski

Kent yönetimleri kentsel yaşamı kolaylaştırmak ve kentlilerin refah düzeyini yükseltmek için kent içi ulaşım altyapısını güçlendirmeye, ulaşım süresi ve maliyetlerini düşürmeye çalışmaktadırlar. Sürdürülebilir kentsel ulaşım hizmetleri, öncelikle afetlere dirençli ulaşım altyapısına bağlıdır.

Büyükşehir sınırları içindeki kara, deniz, su, göl ve demir yolu üzerindeki her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediyelerinin bünyesinde ulaşım koordinasyon merkezleri kurulmuştur. Yasal düzeyde, afetlere dirençli sürdürülebilir kentsel ulaşım altyapısı için bütüncül bir yaklaşım benimsendiği görülmektedir. Özellikle büyük kentlerde caddelerin, sokakların, yolların, viyadüklerin, köprülerin planlanması, yapımı, bakımı ve onarımı afet risklerinin azaltılması stratejilerinin geliştirilmesinde ayrı bir öneme sahiptir.

Kent içi toplu ulaşım sistemlerini oluşturan, metro ve hafif raylı sistemlerin afetlere dirençli inşası, ulaşım afet risklerini azaltacaktır. Diğer taraftan, havaalanlarının, tren garlarının, otobüs terminallerinin afetlere dirençli yapılması ulaşım sistemlerinin de afetlere direncini belirleyecektir.

Enerji İletim Altyapısı ve Afet Riski

Olası afetlerden enerji sistemlerinin ve enerji iletim altyapısının zarar görmesini önlemek amacıyla enerji güvenliği stratejileri geliştirilmektedir.

Kentlerin enerji ihtiyacının karşılanması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasının yanı sıra olası afetlerde enerji altyapısının zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alınması sürdürülebilir kentsel yaşam açısından önemlidir. Diğer taraftan, enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik stratejiler hem enerji bağlantılı afet risk azaltma çalışmalarıyla, hem de iklim değişikliği ve sürdürülebilir çevre politikalarıyla bağlantılıdır.

Enerji çeşitliliğinin artırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitelerinin yükseltilmesi sürdürülebilir kentsel enerji yönetimi açısından stratejik öneme sahiptir. Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması bağlamında dışa bağımlı olduğu dikkate alınarak, özellikle kentsel yaşamda enerji tasarrufu özendirilmelidir. Bu bağlamda kentsel afet risklerinin azaltılması ve enerji güvenliği, verimliliği açısından alınması ve uygulanması gereken stratejik kararlar 10. Kalkınma Planı Enerji Güvenliği ve Verimliliği Özel İhtisas Komisyonu Raporunda yer almaktadır.

Kentsel altyapılar, kritik altyapılar kategorisinde yer almaktadır. Kritik altyapı, işlevini kısmen veya tamamen yerine getiremediğinde çevrenin, toplumsal düzenin ve kamu hizmetlerinin yürütülmesinin olumsuz etkilenmesi neticesinde, vatandaşların sağlık, güvenlik ve ekonomisi üzerinde ciddi etkiler oluşturacak ağ, varlık, sistem ve yapıların bütünü olarak tanımlanmaktadır.

Kent yönetimlerince, kritik kentsel altyapıların bozulmasının ya da yıkımının olası etkileri ile zayıf noktalarını değerlendirebilmek için ilgili tehdit senaryoları göz önünde bulundurulmalıdır. Herhangi bir tehdit, risk ya da zayıf noktanın tespit edilmesi, hafifletilmesi ve etkisizleştirilmesi için, kritik altyapıların işlevselliğini, sürekliliğini ve bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan tüm faaliyetler kentsel afet risk azaltma stratejik planlarında yer almalıdır.

Kritik altyapıların afet ve sabotajlara karşı korunması konusunda, ilk yönetsel düzenleme 20 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi ve Koordinasyonuna İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı” dır. Bu önemli kararla ülkemizin siber güvenliğinin sağlanması konusunda idari, teknik ve hukuki yapıların oluşturulması hız kazanmış, siber güvenliğe ilişkin program, rapor, usul, esas ve standartları onaylamak ve bunların uygulanmasını ve koordinasyonunu sağlamak amacıyla “Siber Güvenlik Kurulu” oluşturulmuştur.

Kentsel altyapı ve hizmetlerin afetlerden etkilenmemesi için kent yönetimleri kentsel afet risk azaltma stratejik planı yapmalıdır.

Kentsel Hizmetler ve Afet Riskleri

Kentsel afet risk yönetiminin amacı, kentlerde afetlerin önlenmesi, afetlere karşı hazırlıklı olunması, afet zararlarının azaltılması için afet öncesi alınacak tedbirlerle, afet anı ve afet sonrasında hızlı ve etkili bir arama kurtarma, ilk yardım, geçici barınma ve yeniden inşa faaliyetlerinin yürütülmesini sağlamak üzere yerel yönetimler dâhil tüm kamu kurum ve kuruluşları ile başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere halkın katılımıyla bütünleşik proaktif bir yaklaşımla sistemli çalışmalar yürütülmesi olarak belirlenebilir.

Kentsel hizmetler bağlamında afet risklerinin ve önceliklerin belirlenebilmesi için öncelikle kentsel hizmetlerin belirlenmesi gereklidir. İlgili mevzuata göre kentsel hizmetlerden bazıları; imar, planlama ve konut, çevre ve çevre sağlığı, temizlik, zabıta, yol, ulaşım, toplu taşıma, su ve kanalizasyon, itfaiye, mezarlık ve defin, tarım, sosyal yardım, kültür ve sanat, mali, sağlık, acil yardım, kurtarma ve ambulans vb. şeklinde sıralanabilir.

Afet risklerine duyarlı ve dirençli kentler, her an afet olacakmış gibi hazırlıklıdır. Afet riskleri konusunda kentdaşlar eğitilmiştir. Kent planlaması ve kentsel altyapı afetlerden zarar görmeyecek nitelikte yapılmış, kentsel hizmetlerin afetlerde kesintiye uğramaması için gerekli tedbirler alınmıştır. İmar ve yapılaşmada afet riskleri dikkate alınmıştır. Kentsel hizmetler esaslı afet müdahale ve kurtarma planları hazır ve tatbikatları mutlaka yapılmıştır. Asıl önemli olan, bütün bu çaba ve faaliyetlerin maliyetinin; bu çaba ve faaliyetler olmasaydı, olası bir afette can ve mal kayıpları maliyetinden kıyaslanamayacak kadar az olacağı gerçeği ve/veya teorisine kentdaşların inanmasının sağlanmasıdır.

Afet Odaklı Kentsel Dönüşüm

Kentlerde afet risklerinin azaltılması amacıyla uygulanan risk azaltma stratejilerinden birisi de kentsel dönüşüm projeleridir. Kentsel dönüşüm projeleri kente özgü sorunları çözmek amacıyla uygulanmakla birlikte, her kentsel dönüşüm projesi aynı zamanda kentsel afet risklerini azaltma amacını da gütmektedir.

Kentsel Dönüşüm Projelerinin Amaçları

Kentsel altyapıyı yenileyen ve kentsel hizmet kalite standartlarını geliştiren kentsel dönüşüm projelerinin amaçlarını sosyal, kültürel, ekonomik ve mekânsal amaçlar olarak ifade etmek mümkündür. Bu amaçları kitabınızın 82. sayfasında bulabilirsiniz.

Kentsel Afet Risklerinin Azaltılması İçin Kentsel Dönüşümün Gerekliliği

Türkiye’de depremler nedeniyle yaşanan can kayıpları ve maddi zararlar ele alındığında çıkarılacak sonuç, kent planlamada mikro bölgeleme, afet senaryoları, risk analizleri ve sakınım planlaması gibi ön çalışmaları temel alan deprem odaklı bir yaklaşım benimsendiği ve yapı inşasında sismik izolasyon gibi depreme dayanıklı yapı üretim yöntem ve teknikleri kullanıldığı takdirde bu zararlar en az 30 kat azaltılabilecektir.

Ülkemizde afet risklerinin azaltılmasına yönelik uygulanan kentsel dönüşümün öncelikle yasal ve yönetsel altyapısı hazırlanmıştır. Yasal ve yönetsel düzenlemeler, uygulamada çıkan sorunlara çözüm üretmek amacıyla veya yeni talepler ve gereklilikler doğrultusunda ilgili karar organları tarafından güncellenmektedir.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun

Söz konusu kanun kapsamında afet riskli yapı ve alanlar belirlenerek, buralardaki sağlıksız ve dayanıksız yapılar yıkılarak yerlerine yenileri yapılacaktır. Bu büyük kentsel dönüşüm, tahminen 15-20 yılda tamamlanabilecek ve 400 milyar doları aşan bir maliyete ulaşacaktır. 6306 sayılı Kanunun amacı, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğiyle, 6306 sayılı Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email