Afetlerde İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetimi Dersi 8. Ünite Özet
Teknolojik Afetler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Teknolojinin gelişmesi insan hayatının kolaylaşması adına birçok avantaj sağlarken diğer taraftan da insan yaşamını tehdit eden yeni risklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu nedenle insan kaynaklı afetler, teknolojik kaynaklı afetler olarak da adlandırılmaktadır. Üretimde ham madde olarak kimyasal ve biyolojik maddelerin kullanılması, enerji üretiminde her geçen gün nükleer reaktörlerin sayısının artması, barajlar bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan olası bir kaza sonucu yaşamımızın risk altına girmesine neden olmaktadır. İnsanlar doğal olmayan afetlerin kaynakları oldukları gibi aynı zamanda yaptıkları hatalar ve bilinçsiz davranışlar ile doğal afetleri tetikleyen ve verdiği zararı artıran bir etkide de bulunur.
Kazalar ve Kök Analizi
Teknolojik kazalar, sanayide etkinlik sırasında, anormal oluşum sonucu beklenmeyen, birden oluşan çalışanlar, halk ve çevre için hemen ya da sonradan büyük tehlike yaratan kuruluş içinde ya da dışında bir veya daha çok tehlikeli maddenin neden olduğu olaylardır. Arama kurtarmaya konu olan kazalar oldukça çeşitlidir. Herhangi bir acil durum veya afet sonucu kurtarma çalışmaları farklı şekillerde yapılmaktadır.
İş kazası çalışanın iş süresince çalışma koşulları, işin nitelik ve yürütümü ya da kullanılan makine, araç, gereç ve malzeme nedeni ile uğradığı, iş gücünün tamamını ya da bir bölümünü kaybettiği olay olarak tanımlanabilir. Ayrıca, 5510 sayılı SSGSSK 13. maddesinde iş kazası:
- Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle iş yeri dışında,
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanmaktadır.
Aynı Kanun’da, meydana gelen iş kazasının; iş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
- (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde
- (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç iş günü içinde bildirilmesi gerekmektedir.
İş kazası meydana geldikten sonra hukuki ve cezai durum, Türk Ceza Kanunu’na ve Borçlar Kanunu’na göre kitabınızda S: 201, Şekil 8.1’de özetlenmiştir.
Meydana gelen iş kazalarında araştırmanın birçok amacı vardır. Bu amaçlar:
- Nedenlerin bulunup ortadan kaldırılması ile benzer kazaların tekrarının önlenmesi,
- İnsan hayatına ve sağlığına verilen önemin gösterilmesi,
- Diğer çalışanların moralinin yükseltilmesi,
- Yönetim sistemindeki aksaklıkların ortaya koyulması,
- Ticari kayıpların önlenmesi,
- 155 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına ilişkin ILO Sözleşmesi’ne uyulması,
- İSG yönetim sisteminde yer alan performans izleme ve iyileştirme gereklerinin yerine getirilmesi,
- Yapılan risk analizinin yenilenmesi ve varsa eksiklerin giderilmesi,
- Kaza ve hastalık eğilimlerinin ortaya çıkarılması,
- Tazminat davası ve sigorta şirketleri iddialarına karşılık verilmesi,
- Ceza davasında ortaya çıkabilecek iddialara karşılık verilmesi olarak sıralanabilir.
Kaza incelemesi esnasında, işveren kazaya neden olan faktörleri belirlemelidir ve hatta gereken minimum incelemenin ötesine geçmeli ve bir kaza kök analizi yapmalıdır.
Kaza kök analizi sorunların ya da olayların kök sebeplerini tanımlayan bir sistematik süreç ve yaklaşımdır. Başarılı bir kaza kök analizi genellikle birden fazla olan tüm kök sebepleri tanımlar.
Sorunları veya olayları analiz etmek için kaza kök analizi kullanmanın temel amaçları:
- Ne oldu?
- Nasıl oldu?
- Neden oldu?
- Tekrarlanmasını önlemek için geliştirilecek önlemlerin tanımlanması olarak sıralanabilir.
Kaza kök analizinin yapılmasının kurum ve kuruluşlara sağlayacağı faydalar ise:
- Sorunların sebeplerinin ve engellerinin tanımlanması ve kalıcı çözümlerin bulunabilmesi,
- Kurum ve kuruluşlardaki var olan verilerin kullanılmasıyla sorun çözümü için mantıklı bir yaklaşım geliştirilmesi,
- Kurumsal iyileştirme için güncel ve gelecek gerekliliklerin belirlenmesi,
- Bir sürecin diğer sürecin sonuçlarını doğrulayacağı, tekrarlanabilir adım adım süreçlerinin oluşturulması olarak özetlenebilir.
Kaza kök analizin de dikkat edilmesi gereken ilkeler:
- Bir olayın veya kazanın belirtisini sadece ortadan kaldırmak yerine kök sebepleri düzeltici önlemlere odaklanmanın çok daha etkili olduğu,
- Kaza kök analizinin; sonuçların delillerle desteklendiği sistematik süreçle yapıldığında verimli olarak gerçekleştirildiği,
- Bir sorunda ya da olayda genelde birden çok kök sebep olduğu,
- Bir sorunun tanımlanmasında incelemenin ve analizin odağının; hatayı kimin yaptığı değil olayın neden olduğu gerçeğinin bilinmesi olarak belirtilebilir.
Kaza kök analizinin kullanılmasındaki temel yöntemin aşamaları:
- Sorunun tanımlanması,
- Bilgi, veri ve delillerin toplanması,
- Kazaya katkıda bulunan bütün sorunların ve olayların tanımlanması,
- Kök sebeplerin belirlenmesi,
- Kaza ve olayların tekrarlanmasını önleyici veya ortadan kaldırıcı önerilerin tanımlanması,
- Tanımlanan çözümlerin uygulanması şeklinde sıralanabilir.
Kök analizinde kullanılan yöntemlerden bazıları:
- 5-Neden analizi: Problemin köküne hızlıca ulaşmak da yardımcı olan basit bir problem çözme tekniğidir.
- Bariyer analizi: Bir tehlikeden olumsuz etkilenen bir hedefe giden yolların izlenmesini içeren inceleme veya tasarım yöntemidir. Aynı zamanda, istenmeyen etkileri önleyebilecek eksik ya da hatalı karşı önlemlerin tanımlanmasını da içermektedir.
- Değişiklik analizi: Değişikliğin olduğu durumlarda olası risk etkileri ve uygun risk yönetimi stratejileri için sistematik olarak araştıran bir yöntemdir. Sistem konfigürasyonun değiştiği, işletme pratiklerinin ve politikaların değiştiği ve gerçekleştirilecek yeni veya farklı faaliyetler gibi durumları da içermektedir.
- Hata mod ve etkileri analizi: Ürün veya proseslerdeki hataları inceleyen bir sistem mühendisliği sürecidir.
- Balık kılçığı diyagramı veya Ishikawa diyagramı: Kalite yönetim sistemlerinden türetilmiş bir yöntemdir. Etkileri ve bu etkilere yol açan veya katkıda bulunan sebepleri incelemek için sistematik bir yol sağlayan bir analiz aracıdır. Sebep ve sonuç diyagramı olarak da adlandırılmaktadır.
- Pareto analizi: Önemli genel etkileri oluşturan seçilmiş ya da sınırlı sayıdaki görevlerin analizi için karar vermedeki bir istatistiksel tekniktir.
- Hata ağacı analizi: Tanımlanmış istenmeyen olay veya durumun nedenlerinin mantıksal kombinasyonunun grafiksel ifadesidir.
- Olay ağacı analizi: Herhangi bir tehlikeli olayın yaratabileceği çeşitli senaryolar analiz edilir. Analiz edilecek sistemin iyi belirtilip sınırlarının çizilmesi gerekir. İdeal olarak, birden fazla proses ve koruma sistemlerinin olduğu tesislerde kullanılır. Kazaların sıklığı ve/veya olasılıkları sayısal olarak belirlenebilir.
Tehlikeli madde içeren, çok sayıda insanın sağlığını tehdit eden, doğal çevrenin kalıcı olarak veya uzun dönemli kirlenmesine neden olan ve yüksek derecede maddi hasar veren, geniş çaplı acil durum müdahalesi gerektiren yangın, patlama, toksik yayılım olayları “Büyük Endüstriyel Kaza’’ olarak adlandırılmaktadır.”
1976 yılında İtalya’nın Seveso kasabasında gerçekleşen bir kaza sonrasında ölümlü çevre felaketi yaşanmış endüstriyel kazaların oluşmasının engellenmesi ve gerekli önlemlerin alınması için eski adıyla Avrupa Topluluğu Konseyi bir dizi çalışma başlatmış ve 1982 yılında Seveso Yönergesi yayımlanmıştır.
Bu yönerge daha sonra Bhopal ve Basel gibi kazalar sonrasında, direktifin etkinliğinin artırılması ve kapsamının genişletilmesi amacıyla 1996 yılında 96/82/ ECS SEVESO II Direktifi olarak yayımlanmış, 2003 yılında bir kez daha gözden geçirilerek 2003/105/EC Direktifi olarak revize edilmiştir. Bu Yönerge ile insanlar ve çevre üzerindeki olası kazaların tehlikelerini en aza indirgenmesi ve tehlikeli maddeleri içeren kuruluşlardaki büyük endüstriyel kazaları önlemek için en yüksek seviyede etkin ve sürekli korumayı başarmak üzere alınması gereken tedbirlerin bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Son olarak 2012 yılında yayımlanan 2012/18/EU SEVESO III Direktifi ise 2015 yılı itibarıyla AB bünyesinde uygulanmaya başlanmıştır.
Yönerge’de yeni bir yaklaşım getirilmekte ve kimyasal tesislerden kaynaklanan riskleri halkın bilme hakkı olduğu ileri sürülmektedir ve temel ilkeler ise şunlardır;
- Büyük tehlikeli kuruluşlarda rutin iş güvenliği önlemlerinden ayrı olarak ayrı bir tehlike kontrol sistemi oluşturulması gereği,
- Yetkili makamlarında tesisin varlığını göz önüne alarak bir tehlike kontrol sistemi oluşturması,
- Kuruluş yönetimi bu tür bir kaza oluşumunu önlemek için entegre bir iş güvenliği yönetim planı geliştirmesi ve uygulaması gereğini,
- İşletme yönetimi oluşabilecek kaza sonuçlarını hafifletecek planlar geliştirmesi ve uygulanması gereği,
- İşletme yönetimi, işçiler ve temsilcileri ve yetkili makamlar arasında bilgi alışverişine dayalı tam bir iş birliği ve dayanışma gereği,
- Bu kapsamda değerlendirilecek iş yerleri için özel denetim metotlarını benimsenmesi gereği,
- Her şeyden önce bu hususta uygun ve işlerliği olan bir mevzuat hazırlanmalı, ilgili tarafların uygulamaya yeterlilik bakımından iyice eğitilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Bu yönerge ile kimyasal tesislerin sorumlularına aşağıda belirtilen hususlarda halka bilgi vermeleri zorunluluğu getirilmiştir:
- Kuruluşlar endüstriyel faaliyetleri ile ilgili basit açıklamalar yapmalı,
- Kullanılan tehlikeli maddeler ve etkileri açıklanmalı,
- Olası büyük kazanın halka verebileceği zarar belirtilmeli,
- Bir kaza anında halkın haberdar edilme şekli ve halkın nasıl hareket edeceği hususunda bilgi verilmelidir.
Bu direktifin ana hatları:
- Direktifte Detaylı Şekilde Verilen Görevlerin Yerine Getirilmesi İçin Bir Yetkili Otoritenin Belirlenmesi
- Domino Etkileri
- Arazi Kullanım Planlaması
- Risk Değerlendirme Metodolojisi ve Kaza Senaryoları
- Halkın Bilgilendirilmesi
- Büyük Endüstriyel Kaza Sırasında Uygulanacak Dâhili ve Harici Acil Durum Planlarının Hazırlanması, Gözden Geçirilmesi, Test Edilmesi ve Revize Edilmesi
- Büyük Endüstriyel Kazaların Araştırılması, Raporlanması ve Denetimi
- Kimyasalların Sınıflandırılması Paketlenmesi Etiketlenmesi olarak sıralanabilir.
Hükümler, direktifin temel hedefleri ile ilgili olarak iki ana kategoriye ayrılır: büyük kazaların önlenmesini amaçlayan ölçüm kontrolleri ve büyük kazaların sonuçlarını sınırlayan ölçüm kontrolleri.
SEVESO II, “alt seviye” ve “üst seviye” olmak üzere kuruluşlar için iki seviyede gereksinimleri belirlemiştir. İş yerlerinde bulunan tehlikeli mad delere ilişkin döküman, kuruluşların seviyesini belirlemektedir. SEVESO II’ye göre alt seviye kuruluşlar, insan ve çevre için üst seviye bir güvenlik seviyesini hedefleyen ve güvenlik yönetim sistemini içeren, Büyük Kazaları Önleme Politikası adı altında bir belge hazırlamakla yükümlüdür. Üst seviye kuruluşlar ise BKÖP ve GYS’nin nasıl uygulanacağı ile ilgili bilgileri içeren “Güvenlik Raporu” isimli belgeyi hazırlamakla yükümlüdür. Aslında alt seviye kuruluşlar ile üst seviye kuruluşlar için gereksinimler genel olarak aynıdır. Ancak alt seviye kuruluşlar, hazırlamakla yükümlü oldukları GYS’nin nasıl yürürlüğe konduğunu gösteren dokümanı hazırlamakla ve GYS’yi yetkili otoritelere sunmakla yükümlü değildir.
Büyük Endüstriyel Kaza Risklerinin Azaltılması Mevzuatı
Ülkemizde SEVESO II Direktifinin uygulanmasına yönelik ilk çalışma, 2010 tarihinde, “Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik” olmuştur. Bundan sonra, “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik” 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde Büyük Endüstriyel Kaza Risklerinin Azaltılması Mevzuatı’nın gelişimi kitabınızda S. 207, Resim 8. 1’de verilmiştir.
BEKRA Mevzuatı, işletmecilere, kamu kurumlarına ve yerel idarelere farklı sorumluluklar getirmiştir. Bu Mevzuat’ın uygulanmasından sorumlu Yetkili İdareler merkezî ve yerel seviye olarak ikiye ayrılmıştır:
- Merkezî seviyedekiler; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı olarak,
- Yerel seviyedekiler ise: Valilikler, Belediyeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının İl Müdürlükleri olarak belirtilmiştir.
SEVESO II Direktifi öncesinde GYS kurulması ve işletilmesi, iş yerleri için bağımsız bir uygulamayken, sonrasında Direktif kapsamındaki iş yerleri için zorunlu hâle gelmiştir. Bu direktif iş yerlerinde kurulması öngörülen GYS’nin unsurlarını ve otoritelere aktarılması gerekli bilgileri içermektedir.
‘Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’in uygulanmasında:
- Acil servis hizmetleri
- Alt seviyeli kuruluş
- Büyük endüstriyel kaza
- Depolama
- Heyet
- İşletmeci
- Kantitatif risk değerlendirmesi
- Komisyon
- Mümkün olan en yüksek önlem seviyesi
- Risk
- Tehlike
- Tehlikeli madde
- Tesis
- Üst seviyeli kuruluşu ifade ettiği belirtilmiştir.
BEKRA kapsamındaki tüm işletmeciler; büyük kazaları önlemek ve büyük bir kazanın meydana gelmesi durumunda, bunların etkilerini çevre ve insanlara en az zarar verecek şekilde sınırlamak için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Ayrıca, alt ve üst seviyeli kuruluşlar için belirli yükümlülükler de vardır. Bu kapsamda ilk yükümlülük tehlikeli madde bildirimidir ve üst seviyeli ve alt seviyeli olarak sınıflandırılan kuruluşlar aşağıda verilen yükümlülükleri yerine getirmelidir:
Tüm alt ve üst Seviyeli kuruluşlar için ortak yükümlülükler:
- Bildirim
- Risk Değerlendirmesi
- Büyük Kaza Önleme Politikası
- Domino Etkisi: Bilgi Alışverişi
- Büyük Bir Kaza Durumunda Yükümlülükler: Eylem, İletişim ve Raporlama
Üst seviyeli kuruluşlar için yükümlülükler:
- Güvenlik Raporu
- Güvenlik Yönetim Sistemi
- Dâhilî Acil Durum Planı: Hazırlanması, Gözden Geçirilmesi ve Güncellenmesi
- Harici Acil Durum Planının Hazırlanması İçin Bilgi Paylaşımı
- Halkın Bilgilendirilmesi
‘Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’ ekinde listelenen tehlikeli maddeleri bulunduran kuruluşların, bulundurdukları maddeler ile depolayabilecekleri en yüksek madde miktarlarını, Yönetmelik gereği Bakanlığa beyan etmeleri gereklidir. Ancak, aynı Yönetmelik’in 3. maddesinde Bekra Yönetmeliği kapsamı dışında kalan faaliyetler/istisnalar olarak, BEKRA Mevzuatı’nın:
- Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kıta, karargâh ve kurumlara,
- İyonlaştırıcı radyasyon faaliyetlerine,
- Ek-1 Bölüm 1 ve Bölüm 2’de belirtilen miktarda ve cinste tehlikeli madde bulundursalar dahi;
- Tehlikeli maddelerin bu Yönetmelik’le kapsanan kuruluşların sınırlarının dışında kara yolu, demir yolu, kıta içi suyolu, deniz veya hava yoluyla taşınmasına,
- Tehlikeli maddelerin kuruluş sınırları dışında bir boru hattıyla taşınmasına,
- Madenlerde, taş ocaklarında ve sondaj kuyusu vasıtasıyla minerallerin ve hidrokarbon bazlı doğal maddelerin aranması ve çıkarılması faaliyetlerine,
- Denizde, minerallerin ve hidrokarbon bazlı doğal maddelerin aranması, çıkarılması ve işlenmesi ile ilgili faaliyetlere,
- Düzenli atık depolama sahalarına, uygulanmayacağı bildirilmiştir. Ancak bu Yönetmelik’le;
- Birinci fıkranın (c) bendinin (2) numaralı alt bendi kapsamında tehlikeli maddelerin pompalama istasyonlarındaki depolama faaliyetlerine,
- Ek-1’de tanımlanan tehlikeli maddelerin kullanıldığı, birinci fıkranın (ç) bendi kapsamındaki minerallerin ve hidrokarbon bazlı doğal maddelerin işlenmesi ile ilgili faaliyetlere ve bu işlemlere ilişkin depolama faaliyetlerine uygulanacağı belirtilmiştir.
Büyük endüstriyel kazaların tehlike kaynakları ve riskleri çeşitlidir; Kazaları önlemek ve kontrol altına alabilmek için, sistematik bir şekilde bu tehlike ve risklerin belirlenmesi gerekmektedir. Tehlikelerin belirlenmesinde, öncelikli olarak yapılması gereken ilk işlerden biri tehlikeli maddelerin güncel envanterinin çıkarılmasıdır. Envanter çalışması ile çalışma ortamındaki olası tehlikeler ve etkileri de ortaya konacaktır.
Türkiye’de tehlikeli maddelerin sınıflandırılması için esasları ortaya konan 2013 tarihli ve 28848 sayılı Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik, BEKRA açısından işletmeciler tarafından dikkate alınmalıdır.
Tehlikelerin Belirlenmesi ve Risk Değerlendirmesi, insan ve çevre sağlığına zarar vermesi olası kazaların önlenmesi ve azaltılması için yapılması gereken ilk iş, tehlike ve risklerin tanımlanmasıdır.
Risk değerlendirmesi sonucuna bağlı olarak büyük endüstriyel kazaların risklerinin azaltılması ya da istenen eşik değere çekilmesinde;
- Kullanılan tehlikeli maddenin değiştirilmesi ya dakullanılan miktarın azaltılması,
- Önleyici eylemlerin artırılması,
- Kaza sonuçlarının şiddetini azaltıcı önlemlerin alınması öne çıkan temel noktalardır.
Risk değerlendirme sürecinde aşağıdaki temel ilkeler dikkate alınmalıdır:
- Risk değerlendirme sürecinin amacı ve hedefi üzerinde anlaşmaya varılması,
- Uygun personel ve araçlarının tanımlanması,
- Yeterli kaynak ve zamanın tesis edilmesi,
- Tarihsel kaza verileri gibi, uygun nitelikteki arka plan bilgisi ve derlenmiş çalışmaların İncelenmesi,
- Mevzuatta belirlenmiş olan büyük kaza tanımı.
Genel olarak, risk değerlendirmesinde aşağıdaki hususlar ispatlanmalıdır:
- İşletmecinin, kuruluşun çalışması ile ilgili riskleri anladığı
- Kuruluştan kaynaklanan risklerin kabul edilebilir düzeyde olduğu
- Kazaları önlemek ve sonuçlarını sınırlandırmak için yeterli önlem alındığı
BEKRA Mevzuatı, büyük oranda, meydana gelen kazaları dikkate alan Büyük Kaza Önleme Politika belgesi ve Güvenlik Yönetim Sistemi yükümlülüklerini içermektedir. Büyük Kaza Önleme Politika belgesi; kuruluşun üst yönetiminin büyük endüstriyel kazaları önlemeye yönelik taahhüdünü ortaya koyan politika, kuruluşun GYS’si hakkında bilgi veren ve işletmecinin uygun bir GYS kurduğunu göstermek için yeterli ayrıntı içeren yazılı belgedir. BKÖP geliştirilmesi yükümlülüğü, hem alt ve hem de üst işletmecileri için geçerlidir. Alt seviye kuruluş işletmecisinin BKÖP belgesini, talep edildiğinde Yİ’lere sunması gereklidir. Üst üst işletmecileri ise Güvenlik Raporu’nda BKÖP’ün yürürlükte olduğunu göstermelidir.
BEKRA Yönetmeliği’nde, BKÖP belgesinin içermesi gereken hususlar aşağıdaki gibi verilmiştir:
- İşletmecinin, kuruluşta insan ve çevre için yüksek seviyede güvenlik önlemlerinin alındığını ve bu amaç için gerekli kaynakların sağlanacağını gösteren bir taahhüdünü,
- Kuruluşun büyük bir kazaya yol açabilecek faaliyetlerinin tanımı ile bu tür kazaların önlenmesine yönelik yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin taahhüdünü,
- Kuruluşun aşağıdaki hususları içeren bir yönetim sistemini kurmak ve sürekliliğini sağlamak için taahhüdünü;
- Kuruluşun organizasyonunda, tüm seviyelerde, büyük kaza risklerinin yönetimine ilişkin görev ve sorumluluklar,
- Olağan ve olağan dışı operasyonlardan kaynaklanan büyük kaza riskleri ile kaza olasılıklarının değerlendirilmesi; bakım, onarım ve geçici durdurmaları da kapsayan düzenlemeler ve prosedürler; değişikliklerin planlanması veya yeni tesis, proses veya depolama tesislerinin tasarımı için düzenlemeler,
- Öngörülen acil durumların sistematik analizle belirlenmesi ve acil durum planlarının hazırlanması, denetlenmesi ve gözden geçirilmesi için düzenlemeler,
- BKÖP ve GYS’de verilen hedeflerin karşılanmaması durumunda araştırma ve düzeltici faaliyet mekanizmalarını içeren düzenlemeler,
- BKÖP ve GYS’nin periyodik değerlendirilmesi ve gözden geçirilmesi için düzenlemeler,
- Kuruluşta çalışan tüm personelin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi ve karşılanması için gerekli analiz, plan ve programlar.
BEKRA Mevzuatı’nın, en önemli yükümlülüklerinden biri “Güvenlik Raporu”dur. Güvenlik Raporu şartı, sadece üst seviyeli kuruluşlar için geçerlidir ve raporun bu kuruluşlar tarafından kuruluş faaliyete geçmeden önce sunulması gerekmektedir. Bu raporun bileşenleri kitabınızda S. 212, Resim 8.4’te verilmiştir.
Hazırlanacak Güvenlik Raporu’nun aşağıda verilen sorulara cevap vermesi gerekmektedir:
- Kuruluşta hangi teknik veya insana dayalı faaliyetler gerçekleştirilmektedir?
- Bu faaliyetler nasıl yönetilmektedir?
- Bir acil durum oluştuğunda iş ve proses güvenliği nasıl yönetilmektedir?
Mevzuat uyarınca Güvenlik Raporu’nda:
- Kuruluşun GYS ve BKÖP’ü ele alan organizasyonu hakkında asgari bilgiler içermelidir.
- Güvenlik Raporlarında, tehlikelerin belirlenmesi, kaza riskleri analizi ve önleme yöntemleri ile kuruluş hakkında bilgilere yer verilmelidir.
- Kuruluşun çevresi, güvenlik ve güvenilirlik için tasarım ilkeleri, korumaya yönelik inşaat, faaliyet ve bakım önlemleri ve kaza sonuçlarının sınırlandırılması için müdahale gibi konulara değinilmelidir.
- Bunların dışında Güvenlik Raporunun, Dahili Acil Durum Planlarının hazırlandığını göstermesi, Harici Acil Durum Planına destek olacak bilgiyi sağlaması ve Yİ’lere arazi kullanım planlamasında yardımcı olmak için yeterli bilgiyi kapsaması gerekmektedir.
Güvenlik Raporu Rehberi’ne göre Güvenlik Raporu için Orantılılık ve İspat yaklaşımı izlenmelidir:
Ayrıntı düzeyi, potansiyel risklerin kapsamı ve ilgili tesis/süreç/sistemlerin karmaşıklığı ile orantılı olmalıdır:
- Güvenlik raporu özetleyici nitelikte olmalıdır. Verilen bilgiler, büyük endüstriyel kaza tehlikeleri ile sınırlı tutulmalıdır.
- Ancak sağlanan bilgi, şartların yerine getirildiğini göstermek için yeterli olmalıdır.
- Önlemlerin açıklaması, kendi özel amaçları ve işlevleri ile sınırlı tutulmalıdır.
İspat yaklaşımı aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
Sistematik analiz;
- Tehlike tanımlama ve risk değerlendirme süreci sistematik olmalı
- Kuruluştaki büyük kaza tehlikelerini belirlemeli
- Kazaların sıklığı ve etkilerini tanımlamalı
- Referans senaryoları sıralamalı ve seçmeli
Ayrıntılı kanıtlar;
Güvenlik Raporu, seçilen senaryo ve alınan güvenlik tedbirleri arasında tutarlılık olduğunu göstermek için yeterli kanıt sunmalıdır. Güvenlik Raporu içeriğindeki bilgilerin doğruluğundan ve yeterliliğinden doğrudan işletmeci sorumludur ve raporunun hazırlanmasında uzmanlığından faydalanılan kişi veya kuruluşların yeterliliklerinin belirlenmesi işletmecinin sorumluluğundadır. Güvenlik Raporu’nun, işletmeciler tarafından mevzuatta belirlenen süre içerisinde güncellenmesi gereklidir. Ayrıca, aşağıdaki durumlarda:
- Kuruluşta büyük endüstriyel kazaya neden olabilecek;
- Kazaya ramak kalma,
- Kullanılan prosesin, mevcut tehlikeli maddelerin niteliğinin, miktarının veya depolama şeklinin değiştirilmesi halinde,
- Yönetmelik Ek-3’te belirtilen güvenlik yönetim sisteminde bir değişiklik yapılması durumlarında,
- Kuruluşta yapılan güvenlik yönetim sisteminin denetimi esnasında, kuruluşa ait güvenlik raporunun veya güvenlik raporunun güncellenmesine ilişkin ek bilginin kuruluştaki durumu yansıtmadığının tespit edilmesi hâlinde, Güvenlik Raporu’nun güncellenmesi gereklidir.
Büyük endüstriyel kazaların etkilerinin kontrol altına alınmasını ve kazaya anında müdahale edilmesini sağlayan Dahili Acil Durum Planı, güvenlik sisteminde önemli yer tutmaktadır. DADP, kuruluş içinde kazanın sonuçlarını kontrol etmek, etkileri en aza indirmek ve koruma önlemleri uygulamak için işletmeci tarafından alınacak tedbirlere yöneliktir. Üst seviyeli kuruluşlar aşağıda verilen amaçlarla bir DADP hazırlamakla yükümlüdür:
- Kazayı kontrol altına almak
- Kamuyu bilgilendirmek
- Büyük bir kazadan sonra çevreyi eski haline getirmek ve temizlemek
- İnsan ve çevreye zararı ve mal kaybını sınırlandırmak
- Gerekli tedbirleri uygulamak
Dâhilî Acil Durum Planının içeriği:
- İşletmeci tarafından hazırlanan Dâhilî Acil Durum Planı büyük kaza tehlikelerine karşı müdahale için acil durum önlemleri hakkındaki detaylı bilgi içerir ve Dâhilî Acil Durum Planının kuruluşta uygulandığını gösterir.
- Planın özeti, güvenlik raporu içerisinde yer almalıdır.
- Planın test edilmesi ve gözden geçirilmesinde kullanılacak prosedürlerin hazırlandığı ve uygulandığı gösterilmelidir.
- Senaryolarda öngörülen kazaların sonuçlarının değerlendirilmesinde, kazanın etki alanı belirlenirken simülasyon yazılımı kullanılır. Bu durumda, simülasyon yazılımında kullanılan modeller ve hesaplama parametreleri güvenlik raporunda belirtilir.
- Büyük kaza durumuna yönelik teyakkuz ve müdahale organizasyonu, tesis içinde gerekli tedbirlerin alındığını kanıtlayacak şekilde açıklanmalıdır.
- Dâhilî Acil Durum Planında, büyük kazaların sonuçlarının hafifletilmesi için kullanılacak ekipmanların, hedeflenen kullanım alanlarına uygun olduğu gösterilmelidir.
- Acil durum mücadele ekibinin gerçekleştireceği hafifletme eylemleri için uygun ve yeterli sayıda kişisel koruyucu ekipmanın hazırda bulunduğunu göstermelidir.
- Yerel ve diğer itfaiye ekiplerden bulunabilen kaynaklar dikkate alındığında yeterli sayıda uygun tesis içi yangınla mücadele ve yangından korunma imkânlarının sağlandığı gösterilir.
- Havadaki toksik ve/veya yanabilir maddelerin etrafa salınmasını en aza indirmek ve bundan kaynaklanan sonuçları hafifletmek için kullanılacak yeterli miktarda uygun kaynak bulunmalıdır.
- Tehlikeli maddelerin toprak veya suya karışmasını engelleyen tedbirlerin ortadan kalkmasından doğan etkileri azaltmada kullanılacak yeterli sayıda ve uygun kaynakların bulunduğu gösterilmelidir.
- İzleme ve/veya örnekleme için yeterli miktarda uygun kaynakların sağlanabileceği gösterilmeli, izleme/örnekleme kaynaklarının amaçları belirtilmeli ve ilgili sonuçlar tesis içi acil durum için alınacak kararlar ve etkiler açıklanmalıdır.
- Büyük kaza sonrasında çevrenin eski hâline getirilmesi ve temizlenmesi için gerekli olan yeterli miktarda uygun tedbirin alındığı göstermelidir.
- Acil durum müdahalelerinde yeterli ve uygun ilk yardım ve tıbbi desteğin sağlanabileceği gösterilmelidir.
- Acil durum müdahalelerinde gerekli olabilecek yardımcı ekipmanların bulunabilmesi için yeterli miktarda ve uygun kaynak ayrıldığı gösterilmelidir.
- İşletmecinin sorumluluğunda bulunan ve acil durum müdahalelerinde kullanılacak olan kaynakların ve diğer ekipmanların bakımı, muayenesi, incelenmesi ve test edilmesi için uygun düzenlemelerin yapılmış olduğu gösterilmelidir.
Güvenlik Yönetim Sistemi
BEKRA Mevzuatı; işletmecinin, sadece güvenli teknolojiyi kullandığını ispatlamasını yeterli görmemekte ve bu teknolojiyi yönetmek için ‘Yönetim Sistemi’ kurduğunu da ispat etmesi gerekmektedir. Bu sistem de ‘Güvenlik Yönetim Sistemi’ olarak adlandırılmaktadır. Güvenlik Yönetim Sistemi; kuruluşta meydana gelebilecek büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için gerçekleştirilen teknik ve organizasyonel faaliyetlerin bütünüdür ve GYS, BEKRA Mevzuatı kapsamındaki tüm kuruluşlar için tanımlanmış ve zorunlu kılınmıştır. GYS, BKÖP’de belirlenen genel hedeflerin özel hedef ve prosedürlere aktarılması olarak da kabul edilebilir. GYS ve BKÖP arasındaki ilişki özet olarak aşağıda verilmiştir:
- GYS, BKÖP belgesi üzerinden geliştirilir; BKÖP, GYS’in bir parçası olarak kabul edilir.
- Mevzuat üzerinden asgari gereklilikler olarak kabul edilir.
- Mevcut kuruluşun genel yönetim sistemi ile birleştirilir.
- GYS, mesleki iş güvenliği ile kısmen örtüşmektedir ama tamamen benzer değildir.
İş yerlerindeki tehlikelerin önlenmesi ve kontrol altına alınmasında, şu tedbirler önemli rol oynar:
- Tehlikenin en alt seviyede tutulmasını sağlayan tasarımlar
- Güvenlik ekipmanlarının sağlanması
- Uyarı ekipmanlarının sağlanması
- Prosedürler ve eğitimler ile kontrolün sağlanması
- Muhtemel diğer tehlikelerin önlenmesi
Güvenlik sisteminin ideal amacı, tehlikelerden arındırılmış bir sistemin oluşturulmasıdır. Enerji santralleri, petrol rafineleri gibi karmaşık sistemlerde tehlikelerin tümüyle ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu yüzden tehlikelerin kontrol altında olacağı bir sistem tasarlanmalıdır; işte bu Güvenlik Yönetim Sistemidir.
Bu kapsamda, GYS ile ilgili bir diğer konu da GYS’nin içeriğindeki yönetim kavramıdır. Farklı detaylı tanımları olsa da kapsamlı bir aktivitenin yönetimi; bir amacın belirlenmesi, bu amaca ulaşmak için bir plan yapılması, planın uygulanması için detaylı işlerin formüle edilmesi, işlerin yürütülmesi, plana göre çıktıların kontrol edilmesi, uygun düzeltici önlemlerin planlanması ve alınmasını içeren “yönetim döngüsü” olgusuna dayanmaktadır.
Genel olarak etkin bir GYS, aşağıda belirtilen unsurları içermelidir:
- Risklerin yönetiminde işletmenin nasıl bir yapılanmaya sahip olduğunun belirtilmesi
- İş yerinde mevcut olan riskler ve risklerin kontrol tedbirleri
- İş yerinde etkin iletişimin uygulaması
- Uygunsuzlukların belirlenmesi ve düzeltilmesi için süreçlerin uygulaması
- Sürekli iyileştirme sürecinin uygulaması
- Güvenlik yönetim sisteminin bir iş yerinde kurulma amaçları şu şekilde belirtilebilir:
- GYS ile güvenlik, bir iş yeri için temel amaç haline gelecektir.
- İş yerinde güvenliğin sağlanması için gereken sorumluluklar belirlenecektir.
- Güvenli bir işyeri hedefine ulaşmak için gereken ölçütler belirlenecektir.
- İş yerinde GYS’nin uygulanması ile ilgili kontrol mekanizması tesis edilecektir.
- GYS ile bir işletmede sürekli iyileşme sağlanacaktır.
GYS, çoğu zaman İSG yönetim sistemini kapsamaktadır. İSG yönetim sistemi, çalışanların sağlık ve güveliğinin temini ile ilgili süreçleri kapsamaktadır. GYS ise iş yerindeki tüm süreçlerin güvenliğini içermektedir. İSG yönetim sistemi, çalışan temelinde odaklanmıştır. GYS ise, çalışan ile birlikte ekipman, makine, teçhizat, tesis ve çevre güvenliğini de kapsamaktadır. İş yerinde güvenlikle ilgili tüm süreçler ve operasyonlar, GYS’nin ilgi alanındadır. Ayrıca, çevre yönetimi de her iki yönetim sistemi ile ilişkilidir.
GYS’nin kontrolünün sağlanması, iş yerlerinin İSG Mevzuatı ile ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun olarak faaliyet gösterdiğinin temini, iş teftişi tarafından yapılacak sistem denetimi ile sağlanacaktır. Sistem denetimi, uluslararası düzeyde birçok iş teftiş otoritesi için yeni bir tanımdır ve uyum sağlaması zaman almaktadır. Sistem denetimi, proaktif bir denetim anlayışına sahiptir. Sistem denetimi doğrudan sahada yürütülen teftişlere göre daha fazla zaman gerektirdiğinden daha fazla kaynağa ihtiyaç duymaktadır.
GYS kapsamında, güvenlik performansının izlenmesi süreci; hazırlanan düzenlemelerin kaza ya da olay olmadan önce uygulanıp uygulanmadığı ve kaza ile sonuçlanmış hataların araştırılması sonucu oluşan raporlardan oluşmaktadır.
Aktif izleme; güvenlik açısından kritik olan tesis, ekipman ve aletlerin denetimini, eğitimler, talimatlar ve güvenli çalışma uygulamalarının değerlendirmesini içermelidir. Pasif izleme ise kaza ve olayların raporlanması için etkin bir sistem gerektirmektedir. Ayrıca pasif izleme yalnızca kazaların arkasındaki nedenleri değil, kazaların oluşmasına sebep verebilecek hataların incelenmesini de içermektedir. Pasif izleme özellikle, önleyici tedbirlerin başarısız olduğu durumlara önem vermelidir. Pasif izleme sonucunda elde edilen deneyim ve bilgiler, tüm çalışanlara iletilmeli ve bu deneyimlerin gelecekteki faaliyetlere aktarılması sağlanmalıdır. Ayrıca, güvenlik performansının izlenmesi sonucu elde edilecek bilgi, GYS’nin denetim ve inceleme bölümü için girdi oluşturmalıdır.
GYS kapsamında “Denetleme” ve “İnceleme” terimleri, iki farklı faaliyet olarak belirtilmektedir. Denetleme; iş yerine ait teşkilat yapısı, süreçler ve prosedürlerin tanımına ve GYS’ye uygunluğunu belirlemek amacıyla yürütülen faaliyetlerdir. Denetimin, GYS’nin operasyonel yönetiminden yeterince bağımsız konumda olan kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. İnceleme; uygulanan GYS’nin işyerinin güvenlik politikası ve vizyonuna uygunluğunu belirlemek amacıyla üst yönetim tarafından yürütülen çok daha temel seviyede bir çalışmadır.
Rutin olarak yürütülen güvenlik performansının izlenmesi faaliyeti dışında, GYS’nin periyodik olarak denetimi sağlanmalıdır. Denetimin amacı, GYS’nin genel performansının işletme içi ve dışı gereksinimleri karşılama oranının belirlenmesidir. Denetim sonucunda ortaya çıkacak sonuçlar, GYS’nin elemanlarında ve uygulamasında yapılacak iyileştirilmelerin belirlenmesini sağlayacaktır.
Üst yönetim, iş yerinde uygulanan GYS’nin performansının iş yerinin güvenlik politikası ve misyonunu karşılama oranını belirli aralıklarla incelemelidir. Yapılan incelemeler sonucunda elde edilen bulgulara göre GYS uygulaması için gerekli kaynakların ataması yapılmalıdır. Bununla birlikte, bulgular sonucunda iş yerinin organizasyon yapısı, iş yerinde kullanılan teknoloji, standartlar ve iç düzenlemelerde GYS’nin performansının optimize edilmesi için gerekli değişiklik yapılmalıdır.