Acil Durum ve Afet Farkındalık Eğitimi Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Farkındalık Oluşturma Eğitimlerinin Uygulanması
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Farkındalık eğitimlerine başlamadan önce neler yapılmalıdır?
Farkındalık eğitimlerine başlamadan önce plan yapmalı ve bu planların gerçekten işe yarayacağından (oluşturmak istediğiniz farkındalığı oluşturup oluşturamayacağından, eğitimin katılımcılar için ilgi çekici olup olmayacağından, harcayacağınız zaman, emek ve paraya deyip deymeyeceğinden) olabildiğince emin olmalısınız. Öğretim tasarımı sürecinin uygulama aşamasında gerçekleştirdiğimiz işlerin başında, yapmayı planladığınız eğitimin işe yarayıp yaramayacağını test etmek gelmektedir. Bir başka deyişle pilot uygulama bu aşamanın önemli işlevlerinden biridir. Ek olarak, eğitim faaliyetlerinin organizasyonel boyutu da (eğitimlerin yeri, zamanı, katılımcıları, takvimi, bütçesi, vb.) bu aşamada planlanır. Ayrıca, eğitimde yer alacak eğiticilerin yetiştirilmesi ve katılımcıların (öğrenenlerin) hazır hale getirilmeleri ve özellikle fiziksel eğitim ortamlarının düzenlenmesi de bu aşamada gerçekleştirilen temel işlerdir.
Uygulama Stratejisi kavramını açıklayınız.
Öğretim tasarımının önceki aşamalarında eğitimin, hangi yeterlikleri kazandıracağına (ne), bunları hangi öğretim stratejileri ve araçları ile gerçekleştirileceğine (nasıl ve neyle) ve nasıl değerlendirilebileceğine ilişkin kararlar almış, ilgili malzemeleri hazırlamıştık. Uygulama aşamasında tüm bu kararları nasıl eyleme dönüştüreceğimizi planlarız. Bir başka deyişle;
• görev alacak eğiticileri ve diğer çalışanları belirlemek
• katılımcıların kimler olacaklarını ve eğitime nasıl kayıt olacaklarını saptamak
• takvimi oluşturmak
• oturum saat ve sürelerini belirlemek
• bütçeyi hesaplamak
gibi pratikte karşılaşılacak durumları uygulama stratejisi bağlamında düşünerek planlarız.
Eğitici seçimi yapılırken nelere dikkat edilmesi gerekmektedir?
Eğitici seçimi yapılırken eğiticinin özelliklerini ve çevresel faktörleri dikkate almak durumundayız. Eğiticinin özellikleri konu uzmanlığı, öğretim stratejisine yatkınlığı ve kişisel özellikleri bağlamlarında değerlendirilebilir. Konu uzmanlığı, genel olarak kişinin eğitimin konusuna ilişkin sahip olduğu bilgi, beceri ve tutumları ifade etmektedir. İyi bir eğiticinin, konuya ilişkin yeterli düzeyde kuramsal/kavramsal bilgiye sahibi olması, o konuda gerekli eylemleri gerçekleştirebilecek bilişsel (zihinsel) ve/veya devinsel (psikomotor) becerileri sergileyebilmesi, ayrıca, o konuya ilişkin becerileri bir tür alışkanlık haline getirmiş ve o konuda olumlu inançlara sahip olması gerekir.
Örneğin, daha önce verdiğimiz depreme yönelik tedbirler konusundaki eğitim için seçeceğimiz eğiticilerin, deprem öncesi ve sırasında alınabilecek önlemler konusunda yeterli düzeyde bilgiye sahip olmaları ve bu önlemleri uygulamalı biçimde gösterebilmeleri gerekir. Ayrıca bu eğiticilerin, kendi hayatlarında depreme karşı önlemler alıyor olmaları (örneğin, evlerinde kolay düşebilecek eşyaları duvara sabitlemiş olmaları, deprem çantası bulundurmaları, vb.) da, onların iyi birer eğitici olabileceklerinin göstergeleridir. Bazı insanlara sorduğumuzda, örneğin bir trafik kazazedesine ilk yardım konusunda neler yapılması gerektiğini çok güzel anlatabilirler ancak uygulamaya geldiğinde
tam olarak yapılması gerekenleri yapamayabilir ya da acele ederek hatalı davranabilirler. Bu tür bireylerin iyi birer eğitici olacağı kuşkuludur.
Eğiticinin öğretim stratejisine yatkınlığı bir başka eğitici seçim faktördür. Eğiticilerin çıkıp doğrudan ders anlatımı gibi sözlü sunum yapmalarını istemediğinizi, katılımcıların küçük gruplar halinde aktif olmalarını öngören bir eğitim gerçekleştirmek istediğinizi farz edelim. Bu yaklaşımda eğiticiden
bilge kişi rolünü üstlenmenin yanı sıra, asıl katılımcılar grup halinde etkinlik gerçekleştirirken onlara rehber olan kişi olmalarını istiyorsunuz. Uzun süre
sadece düz anlatım yoluyla eğitim veren eğiticiler bu yeni yaklaşımı uygulamada zorlanabilir ve hatta tasarımınız dışına çıkarak kendi bildikleri gibi ders
anlatmayı tercih edebilirler. Bu da vermek istediğiniz eğitimin etkililiğini etkileyen bir faktör olabilir.
Eğitici seçiminde diğer bir faktör kişisel özellikleridir. Kişisel özellikle yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum gibi genel özellikler ile doğrudan eğitimin konusuna ilişkin tutumları, inançları, motivasyonları gibi özel özellikleri içerir. Örneğin, cinsiyet farklılıklarının önemli olduğu nispeten kapalı diyebileceğimiz bölgelerde kadınlara yönelik verilecek bir eğitimde erkek eğitici seçilmesi sıkıntı oluşturabilir. Yeniliklerin Yayılması kuramında Everett Rogers (2003) insanların kendilerine yakın buldukları, benzer özellikler taşıyan kişiler tarafından sergilenen davranışları daha çabuk benimsediklerini belirtmektedir. Bu doğrultusunda,
örneğin son derece şık ve batılı tarzda giyinen ve konuşan bir kadın eğiticinin yine kırsal bir bölgede daha geleneksel yaşam tarzı olan kadınlara yönelik vereceği eğitimde de sorunlar yaşanabilir. Öte yanda, örneğin mültecilere karşı pek de olumlu düşünmeyen bir eğiticinin, mesleki eğitim vermesi de eğitimin kalitesi açısında sıkıntı oluşturabilir. Benzer biçimde, egosu yüksek bir eğiticinin verdiği eğitimde bunu kontrol edememesi ve ‘ben merkezli’ bir söylemi benimsemesi bazı katılımcılarda olumsuz tutum ve davranışların gelişmesine yol açabilir.
Eğitici seçiminde, eğiticinin özelliklerinin yanı sıra çevresel faktörler de önemli rol oynayabilir, bunu açıklayınız.
Eğitici seçiminde, eğiticinin özelliklerinin yanı sıra çevresel faktörler de önemli rol oynayabilir. Bu faktörler arasında maliyet, lojistik, hedef kitlenin büyüklüğü, eğitimin zamanı ve süresi en dikkat çekenleridir. Vermek istediğimiz eğitim için sahip olduğumuz bütçe ve bu bütçeden eğitici için ayırdığımız kısım eğitici seçimimizi etkileyecektir. Çoğu durumda bir eğiticinin bir günlük maliyeti (6-8
saat süreli), sadece eğitimi yürütme için 200TL’den başlayarak 3000-4000TL’ye varan rakamlara ulaşabilmektedir. Başka bir ilden geldiği düşünüldüğünde bu miktara yol ve konaklama kalemleri de eklenecektir. Bu örnekten anlaşılabileceği gibi lojistik de eğitici seçiminde önemli bir etkendir. Yerel uzmanların olmadığı durumlarda diğer yerlerden uzmanlardan yararlanmak isteyebiliriz. Ancak bu durumda da onların yol ve varsa konaklama gibi masraflarını karşılamak gerekecektir. Hedef kitlenin büyüklüğü de eğitici seçimini etkileyen faktörlerden biridir. Daha önceki bir örnekte orta okul altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerine deprem öncesinde ve sırasında yapılması gerekenler konusunda bir eğitim vermek istediğimizi ve yaklaşık 9000 kişilik bir katılımcı olacağını görmüştük. Bu oldukça büyük bir gruptur ve bu gruba eğitim vermek için çok sayıda eğiticiyi ihtiyaç duyulacaktır. Lojistik ve maliyet faktörlerini de göz önüne aldığımızda, okullardan birer öğretmen seçerek (50 öğretmen) bunlara bir tür eğitici eğitimi vermek ve sonrasında bu öğretmenlerin asıl hedef kitleye eğitim vermesini sağlamak daha verimli bir seçenek olarak görülmektedir. Bu noktada da eğiticinin daha önce söz ettiğimiz özellikleri dikkate alınarak öğretmenlerin seçilmesi önemli olacaktır. Eğitimin zamanı ve süresi de oldukça önemli bir faktör olarak değerlendirilebilir. Örneğin, bir önceki örnekte eğer eğitimleri okulların kapalı olduğu dönemlerde düşünürsek ne eğitici ne de katılımcı bulabiliriz. Benzer biçimde çoğu öğretmen hafta sonlarını farklı biçimlerde değerlendirmektedirler. Bu bağlamda, hafta sonuna konulacak bir eğitim için eğitici ve hatta katılımcı bulmak zor olabilir. Ancak diğer hedef kitleler için ise hafta sonları daha iyi bir seçenek olabilir.
Özetle, eğitici seçimi yaparken, bu bölümde açıkladığımız ve dahil etmediğimiz birçok eğitici özelliklerini ve çevresel faktörleri dikkate almak durumundayız.
Katılımcılara eğitim konusunda haber vermek ve onların ilgisini çekmek tasarımladığımız eğitimin beklenen çıktılara ulaştırmasında son derece önemlidir cümlesiyle ulaşmak istediğimiz katılımcılara nasıl ulaşırız?
Eğiticilerin seçimi kadar eğitim vermeyi planladığımız kitleye nasıl ulaşacağımız ve onları eğitimlere nasıl çekeceğimiz de uygulama stratejisi geliştirirken düşünmemiz gereken noktalardan biridir. Katılımcılara eğitim konusunda haber vermek ve onların ilgisini çekmek tasarımladığımız eğitimin beklenen çıktılara
ulaştırmasında son derece önemlidir. Çok etkili bir eğitim tasarımlamış olabiliriz ancak eğitime kimse gelmezse ya da katılım istenen ölçüde olmazsa tüm hazırlığımız anlamsız kalabilir. Bu duruma düşmemek için uygulama stratejisinin gereği olarak önceden belirlemiş olduğumuz hedef kitleyi eğitim konusunda
haberdar etmek ve onların katılımını sağlamak için bazı faaliyetleri planlamalıyız.
Farklı iletişim araçlarından yararlanarak hedef kitlemizi eğitim içeriği ve eğitime katılım yolları için bilgilendirmek bunlardan biridir. Poster, broşür ve el ilanı gibi farklı basılı malzemeler hazırlayarak hedef kitlemizin rahat erişebileceği yerlerde asılması ya da dağıtılmasını sağlayabiliriz. Örneğin, sel felaketine engel olmak için bireysel olarak yapabileceklerimize yönelik bir dizi farkındalık eğitimi gerçekleştirmek istediğimizi düşünelim. Eğitimlerin birincil hedef kitlesi olarak 16 yaş ve üzeri bölgemizdeki bütün halkı belirlediğimizi farz edelim. Eğitimlerimizin içeriğini ve isteyenlerin nasıl katılabileceğini içeren poster, broşür ve el ilanı hazırlayarak bunları muhtarlıklara, okullara ve iş yerlerine asabilir ve dağıtabiliriz. Özellikle bölgemizde sık ziyaret edilen alışveriş mekanları, pazar yerleri gibi alanlarda bu ilan ve posterlere yer vererek katılımcıları haberdar ederiz. Öte yanda eğer biraz maddi imkan bulabilirsek bu poster, broşür ve el
ilanlarını teknoloji ile zenginleştirebiliriz. Örneğin, sel konusundaki postere ekleyeceğimiz bir genişletilmiş gerçeklik uygulaması ya da bir karekod, hedef kitlenin cep telefonunu kullanarak eğitimin içeriği, yeri, katılım koşulları, zamanı ve süresi gibi ayrıntılı bilgilerin yer aldığı internet sitesine (mobil bir uygulama
da olabilir) erişebilir. Ya da cep telefonundan sel felaketine yol açan sebepler ile sonuçları konularında ilgi çekici videolara erişerek izleyebilirler. Günümüzde basılı malzemelere bu tür teknolojik imkanlar eklemek sanıldığından çok kolaydır.Katılımcılara erişebileceğimiz bir başka iletişim ortamı sosyal medyadır. İnsanların sosyalleşmek, haberleşmek, bilgi alışverişinde yararlanmak üzere kullandıkları mobil ve/veya web tabanlı uygulamalara sosyal medya olarak adlandırıyoruz. Çok çeşitli sosyal medya olmasına karşın özellikle ülkemizde en fazla Facebook, Twitter, Whatsup, Instegram ve LinkedIn kullanılmaktadır. Daha önceki bölümlerde bu uygulamalar ayrıntısı ile açıklandığı için burada bahsedilmemiştir. Ayrıca, bu araçları gençlerin kullandığı yönünde genel
bir algı vardır. Doğrudur da; ancak son yıllarda (2015 ve sonrasında) çok farklı yaştaki kitlelerin de bu araçları kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu bağlamda eğitim etkinliklerimizin öncesinde, sırasında ve sonrasında bu uygulamalardan çok verimli ve çekici biçimde yararlanabiliriz. Örneğin, sel felaketi konusundaki eğitimimiz için hazırlayacağımız hareketli görüntüleri
(video ya da animated gif) içeren bir mesajı hem kendi kurumumuzun hem de daha farklı grupların yer aldığı Facebook sayfalarında paylaşarak ve paylaşılmasını teşvik ederek çok geniş bir kitleye erişebiliriz. Bu mesajı
eğitim başlamadan en az bir ay önce yayınlayıp, sonrasında her hafta tekrar etmek ve son hafta hemen her gün yayınlamak yararlı olacaktır. Katılımcılara ulaşmak için yararlanabileceğimiz diğer iletişim ortamları geleneksel medya olarak adlandırılan gazete, televizyon ve radyodur. Bütçemiz el verdiğince yerel ve/veya ulusal gazetelerde, televizyon ve radyo kanallarında ilan vererek eğitimimizin içeriği ve katılım bilgilerini yayabiliriz. Bu araçlar arasında özellikle radyo dikkat çekicidir. Örneğin, taksici ve esnaf gibi hedef kitlelere ulaşmak istiyorsak radyo oldukça etkili iletişim aracı olabilir çünkü ilgili kesimler bu iletişim araçlarını başka bir iş yaparken dinleyebildikleri için tercih etmektedirler.
Hedeflediğimiz katılımcı kitlesine ulaşmak için farklı stratejilerde izleyebiliriz, bunlar nelerdir, açıklayınız.
İletişim araçlarının yanı sıra hedeflediğimiz katılımcı kitlesine ulaşmak için farklı stratejiler de izleyebiliriz. Örneğin, hedef kitlenin bağlı olduğu kurumlarla işbirliği yaparak farklı kurum içi iletişim kanallarıyla duyurular yayınlanmasını sağlayarak eğitim hakkında bilgi verebiliriz. Haber vermenin ötesine geçerek kurum yöneticileri ile işbirliği yaparak katılımı teşvik edecek dışsal motivasyon unsurları sunulabilir. Sertifika vermek, katılanları bazı zorunlu etkinliklerden muaf tutmak, şapka ya da benzeri hediyeler dağıtmak bu dışsal motivasyon unsurlarına örnek olarak verilebilir. Ayrıca, eğitimleri turistlik bir konaklama tesisinde gerçekleştirmek ve en fazla eğitim süresinin üçte biri kadar bir zamanı turistlik amaçlar için ayırmak, katılımcılara bir yemek ikramında bulunmak gibi uygulamalarda belirli durumlarda motivasyonu artırmaktadır.
Bir başka alternatif ise kurumların bu eğitimi zorunlu tutmasını sağlamaktır. Ancak bu tür zorunlu eğitimler genelde motivasyon eksikliğine yol açtığı
için etkili olmayabilir. Bu nedenle öncelikle hedef kitlede -özellikle yetişkin ve gençlerde (16 yaş ve üstü)- eğitime yönelik ilgi ve içsel motivasyonu
uyandırmak daha yararlı olacaktır.
Malcom Knowles’ın Yetişkin Öğrenenler Kuramı (Knowles, Swanson ve Holton, 2015) bize ilgi ve içsel motivasyonu uyandırmak için yapabileceklerimiz konusunda ipuçları vermektedir. Bu kurama göre yetişkin öğrenenlerin farklı özellikleri vardır ve bunlardan en önemlilerinden biri neyi, neden, nerede, ne zaman ve nasıl öğrenmeleri gerektiğini önceden bilmek istemeleridir. Bu bağlamda, farkındalık oluşturmaya yönelik bir eğitime başlamadan önce iletişim kurarken katılımcı adaylarına eğitimin içeriği, süresini, takvimini, kapsamını açık biçimde belirtmekte yarar vardır. Bu katılımcılarda, içsel motivasyonun uyarılmasına yardımcı olabilir. Katılımcıları belirledikten sonra haber verilmeli
ve eğitim günü yaklaştıkça eposta ya da kısa mesaj gibi farklı iletişim araçları ile eğitim hatırlatılmalıdır.
Eğitim takvimi, süresi ve oturumları neye göre belirlenir?
Uygulama aşamasında gerçekleştirilen işlerden biri de eğitim takvimini, oturumlarını ve sürelerini belirlemektedir. Eğitim takvimi, eğitimlerin gerçekleştirileceği günleri ve sürelerini içerir. Bu konuda farklı uygulamalar yapılmakla birlikte, hedef kitlenin büyüklüğü, eğiticilerin uygun olma durumları, eğitim mekanının uygunluğu, eğitim içeriğinin ivediliği ve hedef kitlenin katılma durumları gibi değişkenler göz önüne alınarak eğitim takvimi oluşturulur.
Geniş kitlelere , okullar gibi, verilecek olan eğitim nelere göre belirlenmelidir?
Deprem konusundaki eğitim gibi okullardaki geniş kitlelere yapılacak bir eğitimin okulların açık olduğu bir dönemde ve eğitici olarak belirlenen öğretmenlerin uygun olduğu gün ve saatlerde gerçekleştirilmesi gerekir. Öte yanda, özellikle dönem sonlarına doğru okullarda çok fazla sayıda etkinlik gerçekleştirildiği için çakışmalarla sık karşılaşılmaktadır. Bu durum hem eğitimlerin gerçekleştirilmesini
engellemekte hem de etkililiğini azaltmaktadır. Eğitimler sık sık birden fazla gün gerektirmektedir. Bu durumlarda eğitimin ardışık günlerde gerçekleştirilmesinde yarar vardır. Ara çok açıldığında kopukluklar olmakta ve katılımcıların motivasyonu düşmektedir. Ancak eğitimlerin en fazla 5 gün ile sınırlandırılması ve her gün en fazla 8 saatlik bir zamanın eğitime harcanması önerilmektedir.
Benzer ölçütler, eğitim sürelerinin ve oturumlarının belirlenmesinde de göz önüne alınmalıdır. Genç ve çocuklara yönelik eğitimlerin en fazla 50’şer dakikalık oturumlar halinde düzenlenmesinde yarar vardır. Hatta daha küçük yaştaki (8
ve altı yaşlardaki) çocuklar için 30 dakikalık oturumlar da önerilmektedir. Öte yanda, yetişkinlere yönelik eğitimler için de oturumlar en fazla 90
dakika olmalıdır: Eğiticinin uzun sunum yaptığı (düz anlatım ağırlıklı) eğitimleri 50 ya da 60 dakika, katılımcıların aktif olduğu eğitimler ise 90 dakikalık oturumlar şeklinde planlanmalıdır. Bazı eğitimlerde prosedür gereği açılışta gerçekleştirilmesi gerekenler (İstiklal Marşı, Saygı Duruşu vb.) ve konuşmalar uzayabilmektedir. Açılışa kimlerin katılacağı dikkate alınarak açılış oturularının ayrı ele alınmasında yarar vardır.
Bütçe konusunda iki temel yaklaşım izlenmektedir, bunlar nelerdir açıklayınız.
Eğitim hizmetlerinin bütçesini oluşturmak her zaman ve koşulda en zor gerçekleştirilen işlemlerden biridir. Çok çeşitli değişkenler bütçenin oluşturulmasında etken olmaktadır. Aslında eğitim maliyetlerinin bütçelendirilmesinde iki temel yaklaşım izlenmektedir. Bunları yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya şeklinde ifade edebiliriz. Yukarıdan aşağıya yaklaşımında size tahsis edilen bir bütçe vardır ve sizin eğitim etkinliğini bu bütçe sınırları içerisinde gerçekleştirmeniz beklenmektedir. Diğer yaklaşım ise sizden bir bütçe oluşturarak sunmanız ve sonra üst makamın ya da finansı sağlayanların onayını almayı içerir.
Doğrudan Maliyet ve Dolaylı Maliyet kavramlarını açıklayınız.
Hangi yaklaşımla ve eğitimle karşı karşıya kalırsanız -ki farkındalık oluşturma eğitimleri de dahil olmak üzere- bazı ortak maliyet kalemlerini göz önünde bulundurmak durumundayız. Bu kalemler doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki grupta toplanabilir. Doğrudan maliyetlerin başında eğitimde görev alacaklara ödenecek ücretler, eğitimde kullanılacak malzemelerin maliyetleri ve varsa seyahat, konaklama ile eğitim mekanı maliyetleri yer almaktadır. Dolaylı maliyetler ise eğitim faaliyetlerinin planlanması, yürütülmesi ve değerlendirilmesine ilişkin ofis harcamaları, ekipman kullanımı gibi yönetim maliyetlerini içermektedir.
Eğitimde görev alacakların başında eğitici maliyetleri gelmektedir. Bu maliyetlerin hesaplanmasında, eğiticinin deneyimi, uzmanlığı, unvanı, hazırlanma ve gerçekleştirme için harcayacağı zaman gibi farklı değişkenler dikkate alınabilmektedir. Özellikle harcanacak zaman önemli bir değişkendir.
Bütçe hazırlanırken dikkat edilmesi gereken diğer önemli konular nelerdir, açıklayınız.
Bütçe hazırlanırken eğiticinin belirlenmesi ve isteyeceği ücretin önceden belirlenmesi önemlidir. Diğer bir konu vergilerdir. Bazı durumlarda eğiticiler gelir vergisi türü vergileri eğitimi planlayanlardan istemektedir. Bu tür konuların da önceden ücrete dahil olup olmayacağı konuşulmalıdır. Örneğin, üniversite öğretim üyeleri eğitici olarak katıldıkları etkinliklerde aldıkları ücretten çeşitli
vergiler ödemek durumundadırlar. Genel olarak döner sermaye ya da üniversitelerin teknoloji transfer ofisleri aracılığıyla kurdukları şirketler üzerinden bu eğitimleri gerçekleştirebilmektedirler. Döner sermaye işletmeleri genelde en az yüzde kırk beş olmak üzere yüzde yetmişlere varabilen oranda, şirketler ise yüzde elli civarında vergi ve katılım payı kesintileri ile öğretim üyelerine ödeme yapabilmektedirler. Eğitici olarak üniversite öğretim üyeleri düşünüldüğünde bu tür maliyet kalemleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Eğitimde görev alacaklar ve maliyet sadece eğiticiler ile sınırlı değildir. Örneğin, eğitimin planlanmasında görev alan uzman ya da öğretim tasarımcısı ile organizasyondan sorumlu yardımcı çalışanlar, malzemelerin üretiminde yararlanılan görsel tasarım uzmanı, bilgisayar uzmanı, konu uzmanı gibi farklı çalışanlarda bir maliyet kalemi oluşturabilmektedir. Özellikle Avrupa Birliği fonları gibi uluslararası fonlarda
desteklenen projelerde bu çalışanlar, günlük (8 çalışma saati) 400 ile 1500TL arasında değişen oranlarda maliyetler oluşturabilmektedir. Diğer eğitim etkinliklerinde de 100TL başlayan fiyatlarda çalışanlara bir ücret ödenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise öğretim tasarımcıları yaklaşık saat başı 100TL, kurum dışı konu uzmanları saat başı 300TL, proje yöneticisi ve yardımcıları gibi
yönetim süreçlerinde yer alan ise ortalama saat başı 130TL ücret alabilmektedirler. Öte yanda, eğitimlerde kullanılacak görsel-işitsel, basılı ve bilgisayar tabanlı malzemelerinde bir maliyeti olmaktadır. Her ne kadar ülkemizde bu maliyetler nispeten diğer ülkelere göre daha uygun olsa da bütçede önemli bir yer tutabilmektedir. Ancak bu rakamların tamamen kestirim olduğu ve üretilecek olan malzemenin içeriği bağlamına fiyatların çok değişebileceğini unutmamak gerekir. Örneğin video üretimi oldukça maliyetlidir. Özellikle çok özgün ve profesyonel oyuncuları kullanmak istediğiniz bir videonun maliyeti tabloda belirtilenden çok yüksek olacaktır. Benzer biçimde, profesyonel
seslendirme yapan tanınmış sanatçıların işitsel bir ortam hazırlamasını istersek maliyetler tabloda belirtilenin binlerce daha fazlasına fırlayacaktır. Aynı
durum e-öğrenme malzemesinin ne kadar etkileşimli olmasını istediğinize bağlı olarak ya da grafiklerin kalitesini ve biçimini (3 boyutu olup olmaması gibi)
nasıl öngördüğünüz bağlamında artacaktır.
Doğrudan Maliyetlerle Dolaylı Maliyetlerin kalemlerini açıklayınız.
Doğrudan maliyetlerin bir başka kalemini varsa seyahat, konaklama ile eğitim mekanı maliyetleri oluşturmaktadır. Bu maliyetlerde genel olarak değişim göstermekle birlikte özellikle devlet görevlileri için yer yıl güncellenen
oranlar bulunmaktadır. Bu oranlar dikkate alınarak maliyetler hesaplanabilir.
Dolaylı maliyetlerin ise eğitim faaliyetlerinin planlanması, yürütülmesi ve değerlendirilmesine ilişkin ofis harcamaları, ekipman kullanımı gibi yönetim maliyetlerini olduğunu görmüştük. Bazı farkındalık eğitimleri haftalar ve
hatta aylar boyu sürebilir. Örneğin Avrupa Birliğinin fon sağladığı projeler bu tür süreleri içerebilmektedir. Bu durumlarda, eğitim projesinin yürütülmesi için ofis kiralanması, buranın elektrik, su, ısıtma gibi giderlerinin bütçeye kalem olarak eklenmesi gerekir. Benzer biçimde bu ofis ya da eğitim ortamlarına yeni bilgisayar, ekran, yazıcı ya da eğitimlerde kullanılacak türde farklı ekipman alınması ve bunların çalışır halde tutulması gerekebilir. Tüm bunlar için de bütçede kalem olmasında yarar vardır.
Özetle, eğitim faaliyetlerinin bütçesini hazırlamak ve bunun finansmanını sağlamak en zor adımlardan biridir. Bütçeyi hesaplarken doğrudan ve dolaylı maliyetleri dikkate almamız gerekir. Doğrudan maliyetleri, çalışanların ve
eğiticilerin maliyetleri, malzeme üretimi ve teminindeki maliyetler, seyahat, konaklama ve mekan ücretleri oluşturmaktadır. Dolaylı maliyetleri ise ofis ve ekipman için harcanan giderler oluşturmaktadır. Genelde aşağıdan yukarıya
bir yaklaşım (bizim bütçeyi oluşturup genel maliyeti üstlerimize ya da fon sağlayanlara sunmamız) önerilmesine karşın çoğunlukla yukarıdan aşağıya bir yaklaşımla (bize genel bir bütçe önerilmesi ve bizim bu bütçe içinde seçenekler oluşturmamız) karşı karşıya kalırız. Tüm bu maliyetlerin yanı sıra daha önce eğitici maliyetlerinde söz ettiğimiz vergi ve diğer kesintileri de hemen her bütçe kaleminde dikkate almak durumundayız.
Eğiticilerin eğitiminde dikkat edilecek ilk nokta nedir, açıklayınız.
Eğiticilerin eğitiminde dikkat edilecek ilk nokta eğitime katılacak eğitici adaylarını belirlemektir. Bir önceki başlık altında bu konuyu derinlemesine incelediğimiz için burada tekrar etmeyeceğiz. Ancak, eğiticilerin eğitimi etkinliğini, eğitici seçiminde bir araç olarak kullanabileceğimizi vurgulamak gerekir. İhtiyaç duyduğumuzdan daha sayıda adayı eğitime alarak onların performansını izleme ve en doğru adayları eğitici olarak seçme şansı bulabiliriz. Bu sık kullanılan
bir eğitici seçme yöntemidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, eğitici seçiminde eğitimdeki performansını gözlemlerken kendi başına kaldığında eğitimi gerçekleştirebilme yeteneğini de değerlendirebilmektir. Bazı durumlarda, özellikle
takım çalışması yapılan eğitim uygulamalarında takım içinde bazı eğitici adayları çok iyi performans sergilemelerine karşın yalnız kaldıklarında aynı başarıyı sergileyememektedirler. Bu nedenle eğitici eğitimlerini hem adayların bireysel hem de takım performanslarını gözlemleyecek biçimde tasarımlamamız gerekir.
Eğitici eğitiminin ikinci önemli noktası nedir, açıklayınız.
Eğitici eğitiminin ikinci önemli noktası amaçların, eğitim etkinliklerinin ve değerlendirme stratejisinin belirlenmesinde dikkatli olmaktır. Eğiticilerin eğitimi de aslında başlı başına bir tasarımı içerir ve kitabımızın önceki adımlarında belirtilen öğretim tasarımının tüm aşamalarını gerçekleştirmelidir. Ancak çoğu zaman ayrıntılı bir tasarım yapma şansını bulamayabiliriz. Bu durumda dahi
en azından eğiticilerin eğitimi sonunda katılan eğitici adaylarının hangi yeterlikler kazanacağını (amaçları) belirlememiz, eğitim içeriğinin bu yeterlikleri kazandıracak biçimde belirleyerek etkinlikleri bu doğrultuda hazırlamamız ve eğitimin ne ölçüde etkili olduğunu değerlendirmemiz gerekir.
Eğiticilerin eğitimi neleri kapsamalıdır?
Eğiticilerin eğitimi, öncelikle eğiticilerden vermelerini beklediğimiz eğitim içeriğinin tanıtımını kapsamalıdır. Bu tanıtımda hem içerik tanıtılmalı
hem de izlemeleri beklenen öğretim stratejisi konusunda bilgi verilmelidir. Ancak bu tanıtım sadece düz anlatım şeklinde olmamalıdır. Mümkünse eğitici adaylarının, katılımcılarla empati oluşturabilmelerini sağlamak için asıl verecekleri eğitimin küçük bir uygulaması yapılmalı ya da en azından bir bölümü uygulanmalıdır. Örneğin, deprem sırasında sınıfta öğrencilerin neler yapması gerektiğini öğretmeyi amaçlayan bir eğitimin eğitici eğitiminde katılımcı eğitici adayları da öğrenciler gibi sıraların altına girmek gibi uygulamaları yapmalıdırlar. Hatta bu uygulamalarda eğitici rolünü başka bir katılımcı aday üstlenerek hem eğitim sırasında eğiticinin hem de öğrencilerin deneyimleri rol oynama ile yaşatılmalıdır. Genellikle zaman sınırı nedeniyle eğitici eğitimlerinde katılımcıların takım çalışmaları yapmaları tercih edilir. Bu zamanı verimli kullanmak için etkili bir yöntemdir. Eğitimin içeriğinin ve öğretim stratejisinin yanı sıra eğitici eğitimlerinde, asıl eğitimin hedef kitlesine bağlı olarak çocukların gelişim özellikleri ve eğitimi ya da yetişkin eğitimi, sınıf yönetimi, motivasyon teknikleri, sunum teknikleri, teknolojinin etkin kullanımı, yeni öğretim yaklaşımları
gibi konular da eğitimin içeriğinde yer alabilir. Bu durum, adaylarının önceki bilgilerini hatırlamalarına, bilgilerini güncellemelerine ve yeni yaklaşımları öğrenmelerine yardımcı olabilmektedir. Ancak tüm eğitim etkinliklerinin kısa ve yol göstermeci (uzun anlatımlar ve betimlemeler yerine doğrudan neler yapabileceklerini aktaran) yapıda olması, uygulamalara ağırlık verilerek katılımcıların aktif olması son derece önemlidir.
‘Ölçemedin şeyi yönetemezsin’ şeklinde meşhur bir deyim vardır. Özellikle kurumsal eğitimde bu son derece önemli bir unsur olarak görülür. Aslında tüm eğitimlerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Böylece gerçekleştirmiş olduğumuz eğitimin ne ölçüde verimli, etkili, çekici ve sürdürülebilir olduğuna ilişkin veriler toplayıp kararla alabiliriz. Eğiticilerin eğitiminin de mutlaka ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Eğitici eğitimlerini yürütecek eğiticilere de önemli görev düşmektedir, bunlar nelerdir, açıklayınız.
• Eğitimi tasarımlayan olarak yürüttüğümüzde farklı bir eğitici aramaya gerek
olmamasına karşın genelde birden fazla eğitici ile çalışmak durumunda kalabileceğimizi;
• Her eğiticinin kendi deneyimleri sonucu oluşturduğu birbirinden farklı ön yargıları ve öğretme stratejileri ile alışkanlıkları olabileceğini ve bu farklılıkları en aza indirmek, olabildiğince tüm katılımcılara hedeflediğimiz aynı yeterlikleri kazandırabilmek için eğitici eğitimine gereksinim duyacağımızı;
• Eğiticilerin eğitimi etkinliğini, eğitici seçiminde bir araç olarak kullanabileceğimizi;
• Eğiticilerin eğitimi de aslında başlı başına bir tasarımı içerdiğini ancak çoğu zaman ayrıntılı bir tasarım yapma şansını bulamasak da en azından katılan eğitici
adaylarının hangi yeterlikler kazanacağını (amaçları) belirlememiz, eğitim içeriğinin bu yeterlikleri kazandıracak biçimde belirleyerek etkinlikleri bu doğrultuda hazırlamamız ve eğitimin ne ölçüde etkili olduğunu değerlendirmemiz gerektiğini;
• Eğitici eğitiminde, öncelikle eğitim içeriğinin tanıtımı uygulamalı biçimde yaparak eğitici adaylarını asıl katılımcılarla empati oluşturmalarının sağlanması gerektiğini;
• Eğiticilerin eğitiminin de mutlaka ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini;
• Eğitici eğitimini yürüten eğitimcilerin, eğitim boyunca model ve rehber olmaya
dikkat ederek adaylardan eğitici olduklarında sergilemeleri beklenen davranışları
bu eğitimlerde kendilerinin sergilemeleri gerektiğini;
• Bazı durumlarda eğitici eğitimleri için kıdemli eğitici adı verdiğimiz özel olarak yetiştirdiğimiz ya da yetişmiş uzman eğiticilerden yararlanabileceğimizi öğrenmiş olduk.
Pilot uygulama yapmak neden önemlidir, açıklayınız.
Farkındalık oluşturma eğitimlerinin uygulama aşamasında gerçekleştirilmesi önerilen faaliyetlerden biri de tasarımladığımız eğitimin pilot bir uygulamasını, bir başka deyişle küçük çaplı bir denemesini yaparak çalışan çalışmayan ve geliştirilmesi gereken yönlerini saptamaktır. Özellikle, geniş kapsamlı, sonuçları tam olarak tahmin edilemeyen, hedef kitlenin tam olarak bilinmediği, sonuçlarının geri alınamayacağı türde eğitim uygulamalarında pilot denemelerin yapılması önerilmektedir.
Özde, eğitimlerimiz için pilot uygulama gerçekleştirerek;
• Başarılı olmama riskini aza indirebilir
• Kaynakları daha verimli kullanma yolları bulabilir
• Katılımcıların ve eğiticilerin kontrollü ortamda gerçek performansı gözlemleyebilir
• Katılımcıların ve eğiticilerin olası tepkilerini görebilir
• Tasarımımızda çalışan ya da çalışmayan bölümleri öğrenebilir
• Geliştirilmesi gereken yönleri saptayabilir
• Malzemelerimizi ve etkinliklerimizi daha etkili olmaları için geliştirebilir
• Üstlerimizi eğitimin gerekliliğine ve etkisine ilişkin ikna edebiliriz.
Pilot uygulamanın neden önemli ve gerekli olduğunu açıklayınız.
• Pilot uygulamanın, tasarımladığımız eğitimin küçük çaplı bir denemesini yaparak çalışan, çalışmayan ve geliştirilmesi gereken yönlerini saptamak olduğunu;
• Eğitimlerimiz için pilot uygulama gerçekleştirerek başarılı olmama riskini aza indirebileceğimiz, kaynakları daha verimli kullanma yolları bulabileceğimizi, katılımcıların ve eğiticilerin kontrollü ortamda gerçek performansını gözlemleyebileceğimizi, katılımcıların ve eğiticilerin olası tepkilerini öğrenebileceğimizi, tasarımımızda çalışan ya da çalışmayan bölümleri saptayabileceğimizi, geliştirilmesi gereken yönleri belirleyebileceğimizi, malzemelerimizi ve etkinliklerimizi daha etkili olmaları için geliştirebileceğimizi, üstlerimizin eğitimin gerekliliğine ve etkisine ilişkin ikna edebileceğimizi;
• Pilot uygulama için öncelikle plan yaparak pilotun nerede, ne zaman, kiminle, nasıl gerçekleştirileceği, nasıl değerlendirileceğini belirlememiz gerektiğini;
• Pilot uygulamanın, farklı yerlerde, zamanlarda ve hedef kitlelerle, yeterli düzeyde veri topladığımıza ikna olana kadar gerçekleştirilebileceğini öğrenmiş olduk.
Mekanın eğitimin amaçlarına ve etkinliklere fiziksel olarak uygun olmasının yanı sıra katılımcıları günlük işlerinde uzaklaştırarak rahat biçimde eğitime odaklanmalarını sağlamalıdır cümlesinden yola çıkarak bu tür bir mekanın sahip olması gereken özellikleri sıralayınız.
Mekanın eğitimin amaçlarına ve etkinliklere fiziksel olarak uygun olmasının yanı sıra katılımcıları günlük işlerinde uzaklaştırarak rahat biçimde eğitime odaklanmalarını sağlamalıdır. Bu tür bir mekanın sahip olması gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
• Ulaşımı kolay ancak katılımcıların günlük iş ve aile sorumluluklarından yalıtılabilmesine imkan vermesi
• Oda sıcaklığının 21-24 derece arasında sabitlenebilmesi ve sürekli temiz hava akımının sağlanması
• Akustik ve ses düzeninin kolay dinleme ve konuşmaya izin vermesi
• Gözü rahatsız etmeyen ve ayarlanabilir aydınlatma ve güneş ışıklarının doğrudan katılımcılara gelmesine engel olacak perde düzenin olması
• Kolay erişilebilecek (eğitim mekanında uzakta olmayan) içecek ve yemek mekanı bulunması
• Aralarda katılımcıların temiz hava almasını sağlayacak dış mekana kolay erişim olması
• Katılımcıların kolay hareket etmelerine yardımcı olacak büyüklüğe sahip olma
• Farklı düzenlemelere imkan verecek sandalye ve masaların bulunması
• Herkesin kolayca görebileceği büyüklükte bir saatin duvara asılı olması
• Güvenli kablosuz internete bağlanma imkanı sunması
• Tüm katılımcıların bilgisayar ya da benzeri cihazları için kullanabilecekleri güç ünitelerinin yer alması
• Kablosuz çalışmaya imkan veren projeksiyon cihazı ya da cihazlarının bulunması
• Elektronik görsellerin yansıtılabileceği ve görünürlüğü kolaylaştıran perde ya da ekranların olması
• Gerektiğinde kullanılabilecek yazıcının bulunması
• Döner pano, yazı tahtası, poster ya da benzeri malzemelerin asılabileceği panoların olması
• Katılımcılar için yeterince boş not defteri, kalem ve kâğıdın yer alması
• Katılımcıların palto gibi kıyafetlerini koyabilecekleri askı ya da dolapların bulunması
• Engelli katılımcılar için erişimin kolaylaştırılması
• Duvarların açık, dikkati dağıtmayan ve pastel renklerle (mavi, yeşil, beyaz, vb.) boyanmış olması
Mekanın uygunluğu kadar hedef kitlenin büyüklüğü ve maliyet de önemli faktörlerdir, nedenini açıklayınız.
Mekanın uygunluğu kadar hedef kitlenin büyüklüğü ve maliyet de önemli faktörlerdir. Çok küçük ya da çok geniş mekanlar eğitimin etkililiği
azaltan etkiye sahiptir. Mekanın, katılımcıların rahat hareket etmesini sağlayacak ve farklı etkinlikleri (takım halinde ve bireysel) yapmaya imkan verecek
büyüklükte olmalıdır. Bazı eğitimler otel gibi özel yerlerde düzenlenmektedir. Bu tür mekanlar eğitimlerin çekiciliği artırırken maliyet açısında yük getirmektedir. Mekanın seçiminde bütçemizi düşünmek eğitimin verimliliği açısından önemlidir.
Mekan seçimi kadar düzenlenmesi de dikkat etmemiz gereken bir noktadır. Eğitim mekanının düzenlenmesinde farklı tasarım seçeneklerimiz bulunmaktadır.
• Eğitim mekanın seçimi konusunda dikkate aldığımız faktörler arasında uygunluk, hedef kitlenin büyüklüğü ve maliyet geldiğini;
• Mekanın uygunluğunun havalandırma, ışıklandırma, ses düzeni, ulaşım kolaylığı gibi fiziksel koşulların yanı sıra engellilere sunduğu kolaylıklar ile ortamda bulunan teknolojiler gibi farklı ölçütlerle değerlendirildiğini;
• Eğitim mekanının, katılımcıların rahat hareket etmesini sağlayacak ve farklı etkinlikleri (takım halinde ve bireysel) yapmaya imkan verecek büyüklükte olmalı gerektiğini;
• Oteller ya da konferans salonları gibi mekanların uygun olmakla birlikte maliyetli olabileceğini;
• Eğitim mekanının düzenlenmesinde anfi, u-şekli, sınıf, toplantı ve yuvarlak masa türü farklı tasarım modellerinin bulunduğunu;
• Bu modeller arasıdan yuvarlak masanın daha fazla esneklik sağladığı için önerildiğini öğrenmiş olduk.