İdari Yargı Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
İdari Yargının Görev Alanı Ve İdari Yargı Denetiminin Sınırı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İdari yargının görev alanına ilişkin ölçütler nelerdir?
İdari yargının görev alanını belirlemeye ilişkin
ölçütler kamu gücü, kamu hizmeti ve karma ölçütlerdir.
Bir uyuşmazlığın idari yargının görev alanında olup
olmadığı nasıl belirlenmektedir?
İdari yargının görevli olup olmadığının
tespitinde, öncelikler yasa koyucunun iradesi esas
alınmaktadır. Bu şekilde açık bir düzenleme yoksa yargı
yerleri bir uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girip
girmediği incelenirken, öncelikle ortada idari bir işlem
olup olmadığına bakmaktadırlar. İdarenin, kişi hak ve
hürriyetlerine açık ve haksız müdahale niteliği taşıyan
eylemleri, fiili yol olarak adlandırılmakta ve bu haksız
müdahale eylemin idarilik niteliğini kaybettirecek boyutta
ise bunlardan doğan zararların tazmini için adli yargıda
haksız fiil hükümlerine göre dava açılması gerektiği kabul
edilmektedir.
İdari yargı denetimine ilişkin sınırlamalar nelerdir?
Adli yargıya bırakılan bazı alanlar dışında da
idari yargı denetimi belli sınırlamalara tabidir. İdari yargı
yetkisinin ilk sınırını doğrudan Anayasa ile yargı denetimi
dışında bırakılan işlemler oluşturmaktadır. Bunun dışında
bir başka sınır, tahkim usulüyle çözümlenen
uyuşmazlıklara ilişkindir. Anayasa’nın 125. maddesinin 4.
fıkrası gereğince idari yargı yerleri idarenin takdir
yetkisini kaldıracak şekilde karar veremeyecekleri gibi,
yerindelik denetimi yapamazlar ve idari işlem veya eylem
niteliğinde karar veremezler
Bazı işlemlerin idari yargı denetimi dışında
bırakılmasının ne gibi sakıncaları olabilir?
Bazı işlemlerin idari yargı denetimi dışında
bırakılması, idarenin hukuka uygun hareket etmesini ve bu
şekilde hukuk devleti ilkesini yaşama geçiren idari yargı
denetiminin etkinliğini azaltmaktadır.
Her türlü idari işlem ve eylemlerden doğan
uyuşmazlıklar idari yargıda mı görülür?
İdari işlem ve eylemlerden doğan
uyuşmazlıkların idari yargı mercilerinde çözümlenmesi,
mutlak şekilde uygulanan bir kural değildir. Bazı idari
işlem ve eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar, adli
yargıda çözümlenebilmektedir.
Uyuşmazlığın hangi yargı düzeninde çözüleceğine
nasıl karar verilmektedir?
İdarenin işlem ve eylemlerinden doğan hangi
davaların adli yargıda hangilerinin idari yargıda
görüleceği bazen yasalarla açıkça belirlenmiştir. Ancak
bazı hallerde yasal düzenleme eksikliği veya yasa
kuralının yoruma açık olması sebebiyle idari-adli yargı
ayırımının kesin ve net sınırları çizilememektedir. Bu
durumda, uyuşmazlığın hangi yargı düzeninde
çözümleneceği sorunu, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne
götürülmekte ve dava süreci uzamaktadır.
Kamu gücü ölçütü dendiğinde ne anlaşılır?
İdari yargının ortaya çıkmasıyla, hangi
uyuşmazlıkların bu yargı düzeninde çözümleneceği
sorusuna cevap aranmaya başlanmış; kamu gücü ve kamu
hizmeti ölçütleriyle idari yargının görev alanı
belirlenmeye çalışılmıştır. Kamu gücü ölçütüne göre,
idarenin kamu gücü kullanarak yaptığı işlemler ve
eylemler, idare hukukunun konusuna girer. İdare tek yanlı,
egemenliğin bir parçası olarak emretme gücü (kamu
kudreti) kullanmaktadır. İlgililere bu tek yanlı iradesini
gerektiğinde zorla kabul ettirmek yetkisine sahiptir. Kamu
gücü kullanılarak yapılan işlem ve eylemlerden
kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargı mercilerinde
çözümlenecektir.
İdari yargının görev alanını belirlemede kullanılan
kamu hizmeti ölçütü neyi ifade etmektedir?
Kamu hizmeti ölçütüne göre idare hukukunun
uygulama alanı kamu hizmeti kavramıyla açıklanmaktadır.
İdarenin kamu hizmeti görmek için yaptığı işlem ve
eylemler, idare hukukunun alanına girmektedir, ortaya
çıkan uyuşmazlıkların çözüm yeri de idari yargıdır.
İdari yargının görev alanının belirlemede kullanılan
karma ölçüt neyi ifade etmektedir?
Kamu gücü ölçütü ve kamu hizmeti ölçütünün
birleştirilmesiyle, idarenin kamu kudreti kullanarak
yürüttüğü hizmetlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari
yargıda çözümlenmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Karma ölçüt olarak da adlandırılan bu görüş, idarenin özel
hukuku aşan, özel hukukta rastlanmayacak yetkiler
kullandığı işlem ve eylemlerinin denetiminin idari yargıya
ait olduğuna işaret etmektedir.
İdari yargı ile adli yargı arasındaki görev sorununu
çözmek nasıl mümkün olabilir?
Görev sorunu, mahkemelerin farklı
yorumlayabilecekleri ölçütler yerine açık yasa
hükümleriyle çözümlenmelidir. Adli yargıda
çözümlenmesi istenen idari uyuşmazlıklar açıkça
belirtilmeli; yasada aksi yönde açık hüküm bulunmaması
halinde idare makamlarının işlem ve eylemlerinden
kaynaklanan uyuşmazlıklarda idari yargı görevli olmalıdır
Çeşitli bazı nedenlerle adli yargı mercileri tarafından
görülen davalara bir örnek verilebilir mi?
Bazı idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan
davalar, yasal düzenlemeler nedeniyle adli yargı mercileri
tarafından görülmektedir. Örneğin Kamulaştırma Kanunu,
kamulaştırma işlemi dışında doğacak diğer uyuşmazlıkların
adli yargıda çözümlenmesini öngörmektedir.
Anayasa Mahkemesi kararına göre idari nitelik taşıyan
uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesinin istisnası
nelerdir?
Anayasa Mahkemesi kararlarında idari nitelik
taşıyan uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Konuyla ilgili son bir kararda,
idarenin kamu hukuku alanına giren eylem ve işlemleri
için idari yargının görevli olduğu, ancak, haklı neden ve
kamu yararı bulunması halinde, idari bir uyuşmazlığın
çözümünün adli yargıya bırakılabileceği belirtilmektedir.
İdari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın
çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda
yasa koyucunun takdir yetkisine ilişkin kıstaslar nelerdir?
Anayasa Mahkemesi’ne göre, idari yargının
görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli
yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun
geniş bir takdir hakkı yoktur. Yasa koyucunun takdir
yetkisine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları
doğrultusunda, şu tespiti yapmak mümkündür. İdari bir
uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesine ilişkin bir
kanun çıkarılması için;
• Anlaşılabilir, amaçla ilgili makul, adil ve haklı
bir sebep olmalı,
• Yürütülen hizmetin gerekleri adli yargının
görevli olmasını haklı kılmalı,
• Adli yargı denetimi ile hizmet arasında
gerçeklere uygun nesnel ve zorunlu bir neden
sonuç bağı bulunmalı,
• Yargı denetiminde yapılan tercih, Devletin temel
amaç ve görevlerine uygun olmalıdır.
Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesindeki “davaların en az
giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması
yargının görevidir” kuralından hareketle, adalete daha
kolay ve az masrafla ulaşılması, davaların süratli
sonuçlandırılması, hak arama hürriyetinin
kolaylaştırılması gibi sebeplerin varlığı halinde bazı idari
uyuşmazlıkların adli yargı mercilerinde çözümlenmesi
kabul edilebilir.
Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi ve
Danıştay kararlarında, uyuşmazlığın idari yargının görev
alanına girip girmediği incelenirken, öncelikle bakılması
gereken kriter nedir?
Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi ve
Danıştay kararlarında, uyuşmazlığın idari yargının görev
alanına girip girmediği incelenirken, öncelikle ortada idari
bir işlem olup olmadığına bakılmaktadır.
İdari işlem ne demektir?
İdari işlem kısaca, idare makamlarının idare
hukuku alanındaki işlem ve eylemleri olarak
tanımlanmaktadır.
İşlemi yapan makam idare teşkilatına dahil olmasa
dahi işlemin idari yargıda denetlenmesi mümkün müdür?
Evet, bazı uyuşmazlıklarda, işlemi yapan makam
idare teşkilatına dahil olmasa dahi işlemin idari yargıda
denetlenmesi gerekir.
İdare işlevi ne demektir?
Yasama, yargı ve yürütme işlevleri dışında kalan
tüm kamusal faaliyetler idari işlevini oluşturur.
Yasama organlarının geleneksel işlevleri nelerdir?
Yasama organlarının geleneksel işlevleri, yasa
yapmak, devlet bütçesini kesinleştirmek ve yürütmeyi
denetlemektir.
Yasama organlarının geleneksel işlevleri, yasa
yapmak, devlet bütçesini kesinleştirmek ve yürütmeyi
denetlemektir.
Anayasa’nın 87. maddesinde TBMM’nin görev
ve yetkileri genel olarak şöyle düzenlenmiştir:
• Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak,
• Bakanlar Kurulu’nu ve bakanları denetlemek,
• Bakanlar Kurulu’na belli konularda kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek,
• Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek
ve kabul etmek,
• Para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek,
• Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun
bulmak,
• Genel ve özel af ilanına karar vermek.
Nasıl bir devlet, hukuk devleti olarak tanımlanabilir?
Bütün işlem ve eylemleri hukuka uygun, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdürmekle kendini yükümlü sayan, hukuku tüm devlet
organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık
yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda
olduğu Anayasa’nın ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu
bilincinde olan devlet bir hukuk devletidir.
Kişilerin hukuk güvenliğine sahip olması ne demektir?
Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak
iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olması
durumunda kişilerin hukuk güvenliği vardır denilebilir.
Çekişmesiz yargı ne demektir ve çekişmesiz yargı bir
yargılama faaliyeti midir?
Çekişmesiz yargı, tek taraflı olarak davacının
istemlerine ilişkin karar verilmesin gerektiren yargıdır.
Çekişmesiz yargıda yargıç, yargılama usulü kuralları
çerçevesinde karar verdiği için yargılama faaliyeti
yapmaktadır.
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin unsurları nelerdir?
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin iki temel
unsuru vardır:
• İlki bağımsız mahkemelerde görevli yargıçlar;
• İkincisi ise yargısal usullerle yerine getirilme.
Yargı organlarının yargısal olmayan işlerine örnek
verilebilir mi?
Örneğin yargıçlardan oluşan adli yargı adalet
komisyonlarının, yargıda çalışan görevlilerin özlük
haklarına ilişkin işlemleri, yargı işlemi sayılmazlar.
Yargıçların özlük haklarıyla ilgili işlemler de yargı
fonksiyonu dışındadır.
Yargı organlarının tüm işlemleri yargısal mıdır?
Yargı organlarının tüm işlemleri yargısal
değildir. Yargıda görevli kurul veya hakimlerin, idare
işlevine giren ve bu sebeple idari işlem olarak kabul edilen
işlemleri vardır
. Fiili yol ne demektir?
İdarenin, kişi hak ve hürriyetlerine açık ve haksız
müdahale niteliği taşıyan eylemleri, fiili yol olarak
adlandırılır.
İdarenin kişi hak ve hürriyetlerine açık ve haksız
müdahale niteliği taşıyan eylemlerinden doğan zararlar
hangi yargı mercilerinde dava edilir?
İdarenin kişi hak ve hürriyetlerine açık ve haksız
müdahale niteliği taşıyan eylemlerinden doğan zararların
tazmini adli yargı mercilerinde dava edilir.
İdarenin eylemi ne zaman fiili yol olarak
nitelendirilebilir?
Fiili yol olarak nitelenen eylemler, idarenin
açıkça hukuka aykırı bir kararının uygulanması ya da
hukuka uygun kararının hukuk dışına çıkılarak yerine
getirilmesi durumunda söz konusu olur.
İdarenin eyleminin idarilik niteliğini kaybetmesinin en
önemli sonucu nedir?
Eylemin idarilik niteliğini kaybetmesinin önemli
sonucu kamu görevlilerinin ve idarenin bu tür
eylemlerinden doğan zararın, haksız fiil hükümlerine göre
adli yargı mercilerinde dava edilmesidir.
Anayasa’nın 125. madde hükmü neyi düzenlemektedir?
Anayasa’nın 125. maddesi, idarenin her türlü
eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu
söyleyerek yargı denetimini düzenlemektedir.
Yargı denetimine Anayasa’nın 125. maddesinde
getirilen istisnalar nelerdir?
Anayasa’nın 125. maddesine göre, idarenin her
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Ancak,
bu hükmün hemen altında Cumhurbaşkanının tek başına
yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura kararlarının
yargı denetimine tabi olmadığı belirtilmektedir.
2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle yargı
denetimine ilişkin yapılan değişiklerden Yüksek Askeri
Şura’ya ilişkin olan ne gibi bir değişiklik getirmiştir?
12.09.2010 tarihinde kabul edilen Anayasa
değişikliğiyle, Yüksek Askeri Şura’nın terfi işlemleri ile
kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü
ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararlarına
karşı yargı yoluna başvurmak mümkün müdür?
Anayasa’nın 159. maddesine göre ise Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun meslekten çıkarma
cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı
mercilerine başvurulamaz.
Bazı idari işlemlerin yargı denetimi dışında
tutulmasının ne gibi bir sakıncası olabilir?
Bir hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı
denetimi dışında tutulması kabul edilemez. tüm kamusal
işlemlerin yargı denetimine tabi olması, hukuk devleti
ilkesinin temel esasıdır.
Hukuk devleti ilkesinin temel esası nedir?
Hukuk devleti ilkesinin temel esası tüm kamusal
işlemlerin yargı denetimine tabi olmasıdır.
Anayasa değişikliği çalışmalarında Cumhurbaşkanının
tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura ve
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı işlemlerinin
yargı denetimi dışında bırakılmasının sakıncaları
nelerdir?
Hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı
denetimi dışında tutulması kabul edilemez. Çünkü tüm
kamusal işlemlerin yargı denetimine tabi olması, hukuk
devleti ilkesinin temel esasıdır. Bu sebeple, Anayasa
değişikliği çalışmalarında, Cumhurbaşkanının tek başına
yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura ve Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı işlemlerinin yargı
denetimi dışında bırakılması, hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır.
Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı
işlemlere karşı yargı yolunun kapalı olmasının gerekçesi
nedir?
Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı
işlemlere karşı yargı yolunun kapalı olmasının haklı,
anlaşılır e kabul edilebilir bir hukuki sebebi yoktur.
Anayasa Yüksek Askeri Şura’nın hangi kararlarını
yargı denetimi dışında tutmaktadır?
Anayasa’nın 125. maddesi, Yüksek Askeri
Şura’nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye
ayırma kararlarını yargı denetimi dışında tutmaktadır.
Yüksek Askeri Şura’nın üyeleri kimlerdir?
Yüksek Askeri Şuranın üyeleri;
• Başbakan,
• Genelkurmay Başkanı,
• Başbakan Yardımcıları,
• Adalet Bakanı,
• Dışişleri Bakanı,
• İçişleri Bakanı ve
• Milli Savunma Bakanı ile Kuvvet
Komutanlarıdır.
Yüksek Askeri Şura’nın görevi nedir?
Yüksek Askeri Şura esas olarak görüş
bildirmekle görevlidir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Şura’ya general ve amiralliğe terfi
edecekleri seçmek (m. 47) ve Silahlı Kuvvetlerden ayırma
işlemleri tesis etmek (m. 50) görevleri verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları yargısal
kararlar mıdır?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları
yargılama usulü kurallarına göre bir uyuşmazlığı
çözümleyen türde yargısal kararlar değildir. Kararlar, kamu
görevlisi olan hâkim ve savcılarla ilgili idari işlemlerdir.
İdarenin takdir yetkisi ne demektir?
İdarenin hangi durumlarda nasıl davranacağının
hukuk kurallarıyla belirlenmiş olması halinde yargıç, idari
işlemin hukuka uygun olup olmadığına, mevcut
düzenlemeye bakarak karar verir. Ancak, işlemin
sebebinin veya yapılacak işlemin açıkça belirtilmeyerek,
idarenin tercihine bırakılması da mümkündür. İdareye;
• İşlemin sebebini, konusunu, zaman ve yerini
belirlemek,
• Çeşitli çözümlerden birini seçmek,
• İşlem yapmak ya da yapmamak konusunda
verilen bu hareket serbestisi, takdir yetkisi olarak
adlandırılmaktadır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye
kararında takdir yetkisi nasıl tanımlanmıştır?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye
kararında takdir yetkisi: “idareye alınacak karar
konusunda belli ölçüde serbestlik tanıyan, yasal olarak
kabul edilebilir kararlar arasından uygun gördüğünü
seçme imkânı veren yetki” olarak tanımlanmıştır.
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken temel
ilkeler nelerdir?
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken
temel ilkeler şunlardır: Takdir yetkisini kullanan bir idari
makam;
• Yetkinin veriliş amacından başka amaç güdemez,
• Yalnızca somut olaya ilişkin öğeleri dikkate
alarak nesnelliğe ve tarafsızlığa uyar,
• Hakkaniyete uymayan ayrımcılıktan kaçınarak
yasa önünde eşitlik ilkesini gözetir,
• İşlemin amacıyla, kişilerin hakları, özgürlükleri
veya menfaatleri üzerindeki olumsuz etkileri
arasında bir denge sağlar.
Yerindelik denetimi ne demektir?
Yerindelik denetimi, takdir yetkisi kullanılarak
tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğunun
belirlenmesinde, idari yargı hâkiminin yetkisinin sınırıdır.
Yerindelik, takdir yetkisinin denetiminde kullanılan
hizmet gerekleri ve kamu yararı ölçütlerine uygun bir
işlemin, isabetli veya yararlı olup olmadığına hâkim
tarafından karar verilmesidir.
Yerindelik denetimi ile hukuka uygunluk denetimi
arasındaki fark nedir
Yerindelik denetimi ile hukuka uygunluk
denetimi birbirinden farklıdır. Hukuka uygunluk
denetiminde yürürlükteki mevzuata, yargı içtihatlarına ve
süreklilik kazanmış olan idari uygulamalara aykırılık olup
olmadığı araştırılır. Yerindelik denetimi ise, hukuk
kurallarına uygun bir işlemin veya eylemin yapılıp
yapılmamasına veya ne şekilde yapılması gerektiğine
karar vermektir.
İdarenin yargı kararlarıyla işlem yapmaya
zorlanamaması ne demektir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre idari
mahkemeler, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen
şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini
kısıtlayacak veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak
biçimde karar veremezler. Bu kural, uygulamada, idarenin
yargı kararıyla işlem yapmaya zorlanamayacağı şeklinde
yorumlanmaktadır.
Taşınmazı kamulaştırılmayan veya imar planında
değişiklik yapılmadığı için mülkiyet hakkını
kullanamayanların başvurabilecekleri hukuki yol nedir?
Taşınmazı kamulaştırılmayan veya imar planında
değişiklik yapılmadığı için mülkiyet hakkını
kullanamayanların, başvurabilecekleri tek hukuki yol,
kamulaştırma veya plan değişikliği talebiyle idareye
başvurmak; bu talebin reddi halinde ise iptal davası
açmaktır. Ancak, bu tür davalarda idarenin yargı kararıyla
işlem yapmaya zorlanamayacağı yorumuyla
karşılaşılmakta; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
müracaat zorunluluğu doğmaktadır.
İdari yargı yetkisinin sınırları hangi Kanun ile
düzenlenmektedir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi
idari yargı yetkisinin sınırlarını belirlerken idari işlem
veya eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini de
hüküm altına almıştır. Danıştay, idare ve vergi
mahkemeleri, önlerine gelen davalarda davayı kabul
(işlemin iptaline-tazminata) veya ret kararı vermektedirler.
İdari yargı yetkisinin sınırlanması, idari yargıyı nasıl
etkilemektedir?
İdare mahkemesi kararlarının kendiliğinden
sonuç doğurmaması kararların idare tarafından
uygulanmasının gerekmesi, idari yargının etkinliğini
azaltmaktadır. Kanun’dan kaynaklanan sorun, idari
yargının yetersizliği veya etkisizliği gibi algılanmaktadır.
Oysa ki idare mahkemelerinin yetkisi sınırlıdır.
İdari yargının görev alanı hangi ölçütlerle belirlenmeye çalışılmıştır?
İdari yargının ortaya çıkmasıyla, hangi uyuşmazlıkların bu yargı düzeninde çözümleneceği sorusuna cevap aranmaya başlanmış; kamu gücü ve kamu hizmeti ölçütleriyle idari yargının görev alanı belirlenmeye çalışılmıştır (Diğer ölçütler için bkz.
Giritli, Bilgen ve Akgüner, 2002, s.32 vd.).
Kamulaştırma Kanunu' nun amacı ve alanı nedir?
Kamulaştırma Kanunu, kamulaştırma işlemi dışında doğacak diğer uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesini öngörmektedir. İdarenin İş Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu kapsamındaki eylem ve işlemleri de adli yargının görev alanındadır. Nüfus ve tapu sicili ile ilgili davalar da yasa gereği adli yargıda görülmektedir (Darendeli, 2004, s.153 vd.).
İdari işlem ve eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar hangi gerekçelerle adli yargı tarafından denetlenir?
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarından anlaşıldığına göre, idari işlem ve eylemlerden
kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesi zorunludur. Ancak haklı bir
neden ve kamu yararı bulunması koşuluyla, istisnai olarak idari işlemlerin adli yargıda denetlenmesi mümkün olabilecektir.
İdare işlevinin içeriği nedir?
İdare işlevinin içeriğini, idare etmek, ihtiyaçların belirlenmesi ve giderilmesi veya kişi, mal ve değerlerin korunmasına yönelik sürekli olarak yapılması gereken kamu hizmetlerini görme oluşturur.
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin iki temel unsuru nelerdir?
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin iki temel unsuru vardır: İlki bağımsız mahkemelerde görevli hâkimler; ikincisi ise yargısal usullerle yerine getirilme (Erkut, 1990, s.78).
Fiili yol ne anlama gelmektedir?
İdarenin, kişi hak ve hürriyetlerine açık ve haksız müdahale niteliği taşıyan eylemleri, fiili yol olarak adlandırılır ve bu eylemlerden doğan zararların tazmini, adli yargı mercilerinde dava edilir.
Tüm idari işlemlerin yargı denetimine tabi olmasını zorunlu kılan ilke nedir ve anayasanın kaçıncı maddesinde yer alır?
Anayasa’nın 2.maddesindeki hukuk devleti ilkesi, tüm idari işlemlerin yargı denetimine tabi olmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak, devletin nitelikleri arasında hukuk devleti olmak da sayıldığı halde, bazı işlemler yargı denetimi dışında tutulmuştur. Dolayısıyla, yargı denetimi dışında bırakılan işlemler, idari yargı yetkisinin ilk sınırını oluşturmaktadır.
Hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı denetimi dışında tutulmasının kabul edilememe sebebi nedir?
Tekrar belirtmek gerekir ki hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı denetimi dışında tutulması kabul edilemez. Çünkü tüm kamusal işlemlerin yargı denetimine tabi olması, hukuk devleti ilkesinin temel esasıdır. Bu sebeple, Anayasa değişikliği çalışmalarında, Yüksek Askeri Şura ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı işlemlerinin yargı denetimi dışında bırakılması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 125.maddesi, Yüksek Askeri Şura’nın hangi işlem ve kararlarını yargı denetimi dışında tutmaktadır?
Anayasa’nın 125.maddesi, Yüksek Askeri Şura’nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma kararlarını yargı denetimi dışında tutmaktadır. 125. maddede yapılan değişiklik öncesinde Yüksek Askeri Şura’nın tüm kararları yargı
denetimi dışındaydı. Yapılan değişiklikte, meslekten çıkarma kararlarına karşı dava açma imkânı tanınmış oldu. Fakat terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemlerini dava etmek mümkün değildir. Bu işlemlerin yargı denetimi dışında kalması da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararında takdir yetkisi nasıl tanımlanır?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararında takdir yetkisi: “idareye alınacak karar konusunda belli ölçüde serbestlik tanıyan, yasal olarak kabul edilebilir kararlar arasından uygun gördüğünü seçme imkânı veren yetki” olarak tanımlanmıştır.
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken temel ilkeler nelerdir?
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken temel ilkeler şunlardır: “Takdir yetkisini kullanan bir idari makam:1. Yetkinin veriliş amacından başka amaç güdemez; 2. Yalnızca somut olaya ilişkin öğeleri dikkate alarak nesnelliğe ve tarafsızlığa uyar; 3. Hakkaniyete uymayan ayrımcılıktan kaçınarak yasa önünde eşitlik ilkesini gözetir; 4. İşlemin amacıyla, kişilerin hakları, özgürlükleri veya menfaatleri üzerindeki olumsuz etkileri arasında bir denge sağlar;” (Karahanoğulları, 1996, s.323 vd.).
İdarenin takdir yetkisini kullandığı işlemler yargı denetimi dışında mı kalmalıdır?
İdareye takdir yetkisi tanınan durumlarda yargının bu yetkinin kullanımına müdahale etmemesi gerektiği söylenebilir. Ancak, idarenin takdir yetkisi kullanarak yaptığı bir işlemin yargı denetimi dışında kalmasını ileri sürebilmek için, idarenin şaşmaz, yanılmaz biçimde kamu yararı amacıyla hareket ettiğini ve kamu yararını gerçekleştirdiğini de kabul etmek gerekmektedir. İdari işlemlerin şaşmaz ve yanılmaz biçimde kamu yararını gerçekleştirdiği söylenemeyeceğine göre, kişi hak ve hürriyetlerinin korunması bakımından bu işlemlerin yargı denetimine tabi olması vazgeçilmez bir güvencedir.
Özellikle taşınmaz mülkiyetine sınırlamalar getiren imar planlarının uygulanması ve kamulaştırma işlemlerinde idarenin uzun seneler hareketsiz kalması halinde hangi durumlar meydana çıkabilir?
Ayrıca özellikle taşınmaz mülkiyetine sınırlamalar getiren imar planlarının uygulanması ve kamulaştırma işlemlerinde idarenin uzun seneler hareketsiz kalması halinde, yargı kararı zorunlu hale gelmektedir. Taşınmazı kamulaştırılmayan veya imar planında değişiklik yapılmadığı için mülkiyet hakkını kullanamayanların, başvurabilecekleri tek hukuki yol, kamulaştırma veya plan değişikliği talebiyle idareye başvurmak; bu talebin reddi halinde ise iptal davası açmaktır. Ancak, bu tür davalarda idarenin yargı kararıyla
işlem yapmaya zorlanamayacağı yorumuyla karşılaşılmakta; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat zorunluluğu doğmaktadır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi neyi ifade eder?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi idari yargı yetkisinin sınırlarını belirlerken idari işlem veya eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini de hüküm altına
almıştır. Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri, önlerine gelen davalarda davayı kabul (işlemin iptaline- tazminata) veya ret kararı vermektedirler.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesine göre idari ve adli yargı arasındaki fark nedir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi idari yargı yetkisinin sınırlarını belirlerken idari işlem veya eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini de hüküm altına almıştır. Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri, önlerine gelen davalarda davayı kabul (işlemin iptaline- tazminata) veya ret kararı vermektedirler.
Halbuki adli yargı mercileri için böyle bir sınırlama olmaması sebebiyle, adli yargı hâkimleri, idareye ne şekilde hareket edeceklerini söyleyebilmekte, bazen idare yerine
geçerek karar alabilmektedirler.
İdare mahkemesi kararlarının kendiliğinden sonuç doğurmaması kararların idare tarafından uygulanmasının gerekmesi nasıl bir sonuç doğurur?
İdare mahkemesi kararlarının kendiliğinden sonuç doğurmaması kararların idare tarafından uygulanmasının gerekmesi, idari yargının etkinliğini azaltmaktadır. Kanun’dan kaynaklanan sorun, idari yargının yetersizliği veya etkisizliği gibi algılanmaktadır. Oysa ki idare mahkemelerinin yetkisi sınırlıdır. Bu sınırlamanın önemi, kararların uygulanması görüldüğünde daha iyi anlaşılacaktır.
İdari yargı yetkisinin ilk sınırını neler oluşturur?
İdari yargı yetkisinin ilk sınırını doğrudan Anayasa ile yargı denetimi dışında bırakılan işlemler oluşturmaktadır.
Yerindelik ne anlama gelmektedir?
Yerindelik, takdir yetkisinin denetiminde işlemin hizmet gerekleri ve kamu yararı ölçütlerine uygun kullanılıp kullanılmadığının ötesine geçilerek işlemin isabetli veya yararlı olup olmadığına hâkim tarafından karar verilmesidir. Bu durumda hukuka uygunluk denetimi yapması gereken hâkim idarenin yerine geçerek bir işlemin, isabetli veya yararlı olup olmadığına karar verdiğinden Anayasayla kendisine verilen yetkiyi aşmış olur.
Yerindelik denetimi nedir?
Yerindelik denetimi, takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen işlemlerin yargısal denetiminde, idari yargı hâkiminin yetkisinin sınırıdır.